Geçtiğimiz günlerde ÖSYM tarafından YKS yerleştirme sonuçları açıklandı. Ülkemizdeki üniversiteler yüzde 99 gibi bir doluluk oranına ulaştı. Bu sene üniversitelerdeki tüm kontenjanların dolmasında yerleştirme konusunda yapay zekâ kullanılmasının büyük etkisi olduğu ÖSYM tarafından açıklandı.
Üniversitelerdeki bu doluluk oranı bir yandan sevindirici gözükürken, diğer yandan da endişe verici bir görünüm sergilemektedir. Ben hukuk öğrenimim için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tahsil görmekteyken, o dönem adada 5 üniversite vardı ve adanın nüfusu yaklaşık olarak 300.000 civarında idi. Bu tablo doğrultusunda adadaki 25-40 yaş arasındaki hemen hemen herkes üniversite mezunuydu. Mimar taksici, mühendis berber, işletme mezunu temizlik görevlisi gibi birçok meslek erbabı üniversite tahsili görmüş olmalarına rağmen emek verdikleri, tahsil gördükleri alanlarda faaliyet gösterememekteydiler. Bu ne yardan geçilir, ne serden misalinde olduğu gibi bir alana tam olarak yoğunlaşamamış ve gerçek mesleğini yapamayan bu yüzden mevcut sisteme küsmüş kitleler meydana getirmişti.
Yaklaşık 20 sene evvel KKTC de ki durum, artık ülkemizde de söz konusu olmaktadır. Üniversiteler tıka basa dolarken, üniversite mezunu işsizler ordusu her geçen gün büyümekte ve sistem kendisine her yıl binlerce yeni düşman yaratmaktadır. Hal böyleyken zanaatkara olan ihtiyaç da gündeme gelmektedir. Sanayi sitelerinde işin erbabı ustalar yetişmemekte, serbest meslek erbabı olan gençler her an atanma ümidi ile KPSS’ye bel bağlamaktadır. Şahsen, üniversite mezunu olmanın yüceltildiği zamanların artık çoktan geride kaldığına inanıyorum, nitekim bir şeyin çok olduğu yerde o şey artık değerli değildir. Ülkemizde üniversite ve üniversite mezunu enflasyonu yaşanmaktadır. Artık kıymetli olan zanaat ve zanaatkardır. Buna göre eğitim sisteminde yeni tedbirler alınmalı, teknik eleman yetiştirmek amacıyla ustalık, kalfalık, çıraklık eğitiminde yeniliklere gidilmelidir.
Aksi halde, ülkenin can damarlarından biri olan zanaatla olan bağı hepten kopacak, böylece tarım ülkesi vasfını kaybettiğimiz gibi, sanayii ülkesi olması iddiasından da vazgeçmiş olacağız. Kala kala elimizde herkesin illallah ettiği bürokrasi kalacak ki bundan da hepimizi Allah muhafaza etsin.