Suçluları cezalandırmanın bir yöntemi olan “hapis”, özgürlüğün kısıtlandırılması durumu, günümüzdeki cezalandırma kavramının artık tek karşılığı olmaktadır. Suçun niteliğine, kastın durumuna bakılmaksızın tüm suçlara karşılık gelen en ağır ceza “hapis” tir.  Yani kasten bir kişiye de öldürseniz, hırsızlıkta yapsanız, okumuş veya cahilde olsanız bir suç işlediğinizde alacağınız yegane ceza, hapis cezasıdır.

Bu bağlamda ilimizde,

-Van M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

-Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

-Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

-Van Açık Ceza İnfaz Kurumu

-Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

-Gevaş Açık Ceza İnfaz Kurumu

-Erciş Açık Ceza İnfaz Kurumu

-Erciş Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

-Başkale Kapalı Cezaevi

-Gürpınar Kapalı Cezaevi

-Muradiye Cezaevi

- Özalp Cezaevi

Şeklinde benim bildiğim 12 adet ceza evi bulunmaktadır. (Şehrimizde 12 adet sinema, 12 adet tiyatro, 12 adet park veya bahçe, 12 adet kütüphane, 12 adet köprülü kavşak, 12 adet alternatif yol… Bulunmamaktadır.) Bu cezaevlerinde kaç tutuklu, kaç hükümlünün bulunduğunu bilmemekle birlikte geçtiğimiz yıllarda yapılan ceza infaz düzenlemesi ile cezaevlerinden çıkan vatandaşlarımızı sayısı yabana atılmayacak kadar fazladır. Buna rağmen yıllarda günlerde Erciş İlçemizde; Adalet Bakanlığı tarafından 90 Milyon TL'lik yatırım ile 185 dönüm alan üzerine 66 Bin metrekare kapalı alan olarak yaptırılan Erciş T Tipi Cezaevi’nin yapımı haberi sosyal medyada yer almıştı.

O dönem Haber videosunu izlediğimde ilgili bürokratlara, projeyi anlatan yetkilinin 66.000 metrekarelik bir alana yerleşkenin yayılacağını belirtirken, arkadan başka birinin “hey maşallah” deyişi de video kaydına yansımış. Bu beğeni nidası duyunca istemsizce irkildim, neticede yapılan bir sosyal alan, eğitim kompleksi, millet parkı, stadyum, fabrika, kütüphane yerleşkesi değildi, inşa edilecek olan bir ceza ve tutuk evi olup, kente fazladan bir değer katmayacak bir inşaattan ibaretti evet rakamlara bakınca hayret duymamak mümkün değil fakat bu hayret nidası “maşallah” (nazar değmesin)  değil, “Mazallah” (Allah’a sığınırım) olmalıydı.

Yapılacak olan cezaevleri, adalet sistemi açısından elzem olsa da, gerçek mana da bir kentsel yatırım değildir. Aynı ölçekte, şehrimize değer katacak yatırımların hasretini Vanlılar olarak yıllardır beklemekteyiz. Adalet Bakanlığı’nın sadece ceza evi inşa eden bir kurum olmadığı göz önüne alınırsa şehrimize, cezaevi dışında; sosyal alanlar, suça sürüklenen çocuklarının eğitimi için yapılacak kompleksler, şiddete uğramış kadınlara ilişkin, aile destek merkezlerinin daha fazla yaygınlaştırılması, avukat, hakim ve savcıların eğitimi için verilecek konferans, sempozyumlar için de ilimizin unutulmaması gerektiği inancındayım.

Özellikle, şehrimizde açılması uzun süreden beri planlanan hukuk fakültesi için, üniversitemizin, adalet bakanlığı, baro ve diğer adli makamlarla bir an önce iletişime geçilip, hukuk fakültesinin alt yapısının oluşturulmasında Adalet Bakanlığı’ndan istifade edilebilinecektir. Bu projenin bir an önce hayata geçirmesi, açılacak diğer cezaevlerinin önüne bir nebze de olsa engel teşkil edecektir.

Ülkemizde ve ilimizde cezaevlerinin tamamen kapanması belki büyük bir ütopyadır. Fakat idealler ve çalışmalar bu yönde olursa, gelecekte yaşanabilir olmaya devam edecek bir ülkeyi, genç nesiller için inşa etmiş olacağız…