Aylardır sosyal medyada paylaşılan bir video var.

Siz okuyucularımızdan muhakkak denk gelmişsinizdir.

Ağrı'nın Taşlıçay ilçesine Bağlı Gözücü Köyünde kaçak elektrik kontrol ekibinin periyodik köy kontrolleri sırasında çekilen bir görüntüde bir amcanın doğal tepkileri izlenme rekorları kırıyor.

Köylü vatandaş ile kaçak elektrik kontrol ekibi arasındaki komik tartışma fenomen olmaya aday gösteriliyor

İddialara göre kısa süre önce İstanbul'a tedavi olmak için giden C.T adlı vatandaş köyüne geri döndüğünde elektrik sayacını ve kablosunun çalındığını iddia ediyor.

Bu durumu kaçak elektrik kontrol ekibine;

“Ola hani pano, ola hani saat, ola hani kablo” diyerek isyan ediyor.

 

***

 

O video paylaşıldığından beri herkes o videoyu konuşuyor.

Videodaki o “Ola hani kablo” sözleri film repliği gibi sağda solda kullanılıyor.

Şehrivan’ın dünkü manşeti de bundan nasibini aldı.

Gazetemizin ‘parlak’ gençleri bir kez daha manşette deyim yerindeyse ‘konuştururken’ Van’ın kütüphane meselesini ‘Hanê Kütüphane?’ başlığı ile verdiler.

Haber oldukça yerindeydi.

Malumunuz uzun süredir kütüphanemiz yok. Daha doğrusu doğru düzgün bir kütüphanemiz yok. Kütüphanemiz yok deyip cevap hakkı doğurmayalım.

O mevcut kütüphanenin hiç de kente yakışan bir kütüphane olmadığı konusunda kimse bizi yalanlamayacaktır.

Öyle umuyorum.

 

***

 

Depremden bu yana Devlet Tiyatrosu arkasında bir kütüphane ile idare ediyoruz.

Ama hepimiz de biliyoruz ki bu kütüphane Van ayarında bir büyükşehir için yeterli değil.

Allah aşkına 1 milyonu aşkın nüfusa sahip bir kentin küçücük bir halk kütüphanesinde idare etmesi mümkün mü?

Hele de kütüphane olgusu ve algısının bu kadar değiştiği şu modern dönemde olacak iş mi?

Bakın büyük kentlerde kütüphane diye bir sorun yok.

Asıl devasa kütüphanelerin yanında şimdi kütüphanelerle beraber müthiş devasa çalışma salonları oluşturuluyor.

Öğrenciler hem ders çalışıp hem kütüphaneden faydalanıyor.

Kütüphaneler her geçen gün hizmetlerini artırıyor.

Bizde ise küçülmeye gidiliyor.

Son küçülme adımı da depremle atıldı.

 

***

 

Hadi deprem Allah’ın bize verdiği bir afetti.

Peki bu afet bir çok anlamda kent adına fırsata dönüştürüldü de Allah rızası için neden bir kütüphane bile yapılmadı o zamandan sonra?

Hadi biz yapmadık, dert etmedik.

Şehrivan’ın da gündeme getirdiği gibi niye yapmak isteyene yardımcı olmadık?

 

***

 

Şimdi kentte her konuda söyleyecek sözü olan meşhurlar biliyor.

Eğitim konulu güçbirliği toplantısında DAP bölge idare başkanı Van’a gelmedi mi?

O toplantıda iyice dinledikten sonra Erzurum’da düşünülen o şehir kütüphane projesini Van’da yer olursa Van’a kaydıracaklarını söylemedi mi?

Hemen yer talebinde bulunmadı mı?

Peki o tarihten sonra neden kimsecikler ses vermedi?

Yoksa kütüphane konusu tartışmalarda konuşacak kadar kesmiyor mu?

 

***

 

Niye kimse bu konuyu dert etmiyor?

Lafa gelince Erzurum’a kaydırılan bölge müdürlükleri gibi konularda sızlanıp duruyoruz...

Biz kütüphane yaptırabiliyor muyuz da, Erzurum’a fazla destek gittiğini, bölge müdürlüğü gittiğini tartışıyoruz?

Biz çocuklarımıza bir kitap bile okutma imkanı sunacak kütüphane sunamazken gelecekte ne vadetmeyi düşünüyoruz?

Biz bu kentte gece gündüz yatırımları şunları bunları tartışıyoruz da niye hiç kütüphane diye bir mesele olduğunu hatırlamıyoruz?

 

***

 

Bence ipe sapa gelmeyen tartışmalara girileceğine...

O nerde, bu nerde diye soracağımıza

Bir kerede etrafımıza bir bakıp şunu soralım:

Ola hani kütüphane?

Ola hani kitap?

Ola hani çalışma salonları?

Ya da dur ben sorayım.

O herşeyi konuşan abiler.

Ola hani nerdesiniz?