Başlığı okur okumaz.
Hepinizin aklına ‘Alan’ aşireti ile ilgili espri gelmiştir muhakkak.
Aynı espriyi yapıp suyunu çıkarmak istemiyorum.
Bu alan başka alan…
Bildiğiniz gibi…
Depremden bu yana bir ‘alan’ tartışmasıdır almış başını gidiyor!
Depremde hasar göre kamu kurumlarının şehir dışına çıkarılması gibi ‘devrim’ niteliğindeki karardan sonra Van’da büyük bir değişim dönüşüm yaşanacağı bekleniyordu.
“Oh be” dedik.
Sonunda nefes alacağız.
Bu ‘alanlar’ hayırlı alanlara dönüşcek, kentin merkezindeki bir çok alana değişir umuduna kapıldı.
Örneğin Valilik yeni İmar’da yeşil alan olarak görünüyordu. Burası bir kent meydanı olacaktı. İlk zamanlar bu dillendirildi, büyük bir heyecan yaşadık.
Ardından diğer kurumların yerlerine yine yeşil alanlar ve benzeri projeler konuşuldu.
Fakat zaman içinde gördük ki bu ‘alanlar’ ile ilgili değişen çok da bir şey olmadı.
DBP’li belediye tarafından mülkiyeti TOKİ’ye ait alanlar meclis kararı ile hemencecik yeşil alanlara ve parklara dönüştürüldü.
Fakat yarın öbürgün bu alanların TOKİ’nin inşaat sahasına dönüştürmeyeceğinin garantisi yok.
Geriye kalan kurum arazileri ise yeşil alana dönüşmekten ziyade ‘garip’ şekillerde kullanıldı.
Örneğin Defterdarlığın kentin göbeği sayılacak Beşyol’daki binası yıkıldı.
Yeri otoparka dönüştürüldü.
O gün bugündür işletiliyor. Akıbeti nedir, kim işletiyor, ne olacak kimsenin bir şey dediği yok. Koca alanı otoparka kiraya veren Defterdarlık da hala kiralık binalarda ‘maliye’ hizmeti vermeye çalışıyor.
Van Devlet Hastanesi’nin yeri…
Koskoca bir alan…
Başlarda burası da ücretsiz otopark olarak kullanıldı.
Sonra otopark olarak kiralandı.
Akıbeti aynı.
Halbuki burasının da kentin nefes alacağı bir kültür kompleksi yapılması en büyük beklentiydi.
O da olmadı şükür…
Araştırma Hastanesi’nin yeri… En popüler alanlardan biri.
YYÜ depremden sonra tamamıyla kendisine ait olan bu alanın yarısını DBP döneminde Büyükşehir Belediyesi’ne verdi. “Al” dedi, “Kente yeşil alan olarak kazandırın” dedi. Elini verdi kolunu kaptırdı. Büyükşehir temelli alana dalınca YYÜ, “Dur” dedi. “Ben hepsini değil bir kısmını vermiştim, vermiyorum.” Dedi. Sonra olay mahkemeye taşındı.
Olay arapsaçına döndü. Yeşil Vadi meselesine dönen alanda bir gün başımızı bir kaldırdık, ne görelim!
Tapu Kadastro İl Müdürlüğü!
Hay bin…
Sonra olayın devam geldi.
Aslında arazi üçe bölünmüş.
Şehrivan’ın manşetine taşıdığı şekliyle “Altınlar 4’e bölünecek misali”
Bir kısmı YYÜ’ye kalmış, bir kısmı kentin göbeğinde bir kurumun ‘beton’ binasına.
Allah’tan İpekyolu belediyesi zamanında yetişmiş…
Büyükçe bir alanda İpekyolu belediyesi de yeşil alan yapacak.
Buna da şükür…
Ama Tapu Kadastro gibi bir alan için başka yer mi yoktu be hocam?
Hani kurumlar şehir dışına taşınacaktı?
Bunun adı kurumların yer değiştirmesinden başka bir şey değil…
Şimdi de Ordu Evi’nin yeri…
Yeni kavga konusu.
Belediye ücretsiz otoparka çeviriyor.
Cumhuriyet Mahalle muhtarı Leyla Tanrıtanır yaptırmam diyor.
Fena halde kızgın.
“Nefes alamıyoruz. Mahallemize yeşil alan kazandıracağız, otopark yaptırmayız” diyor.
Haklı…
Önce ücretsiz otopark, sonra birilerinin işletmesine verilen otopark bir süre sonra ise halkın lehine bir alana dönüşmesinin kimseye hayrı yok.
O yüzden “Otopark olacağına yeniden Ordu Evi yapılsın” diyecek kadar da gemileri yakmış Leyla Muhtar!
Peşini bırakmayacağı benziyor.
Bırakmamalı da.
Bence bu alanlar nefes alma alanları olmalı.
Büyükşehri Belediyesi yetkilileri bu konuda kapsamlı bir çalışma yapıp bu alanların halkın yararına kullanılması üzerine önemli projeler geliştirmeli.
Öyle yapın ki
Şehir içinde sıkışıp kalan araçlar değil,
Alanlar ön plana çıksın!
Vallahi de nefes alamıyoruz!