Van’da ve Türkiye’de gözlerin çevrili olduğu iki parti olan AK Parti ve HDP için ‘seçimlerin seçimi’ diye anılan 2015 genel seçimleri takvimi işlemeye başladı.
AK Parti Van’da 118, HDP ise 86 milletvekili aday adayı başvurusu aldı. İki partinin de büyük bir ilgi alarak aday adayı kabul ettiği bir dönemde, bu seçimi diğer seçimlerden ayıran çok önemli faktörler var elbette.
Türkiye ile birlikte Van da ilk kez hangi partinin kaç oy alacağını değil, HDP’nin barajı geçip geçemeyeceğinin hesabını yapıyor. Çünkü Türk solu ile yıllarca öyle ya da böyle mecliste yer alan, son seçimlerde mecliste grubunu hep bağımsızlar ile kuran HDP seçime parti olarak girerek sadece siyasal bir adım atmıyor, aynı zamanda Kürtler ve Kürtlerin temsiliyeti üzerine de çok kritik bir inisiyatif alıyor.
Haliyle tüm hesaplar bunun üzerine: HDP barajı geçer mi geçmez mi?
Şehrivan’ın büyük bir ekiple yaptığı dev anketin sonuçları bugün de gazetenin manşetinde yer alıyor. Aslında uzun süredir herkesin konuştuğu, tartıştığı, üzerinde hesaplar yaptığı seçim tahminlerini anket 3 aşağı 5 yukarı gösteriyor gibi.
Bu seçimin Van açısından iki farklı sonucu var, ötesi yok.
Ya HDP barajı geçecek ve Türkiye’de en çok milletvekili götürme rekorunu kırarak Van’da geçen yıl 4 olan vekil sayısını bir kademe daha da öteye götürecek. Ya da baraj altında kalacak ve AK Parti’ye 8 milletvekilini kendi eliyle teslim edecek. Tüm bunların anket üzerinde dökümü bugün Şehrivan’da okunabilmekte. 7 Haziran akşamında iki ihtimalli bu sonuçtan birini resmen duymuş, görmüş olacağız.
Bu hesaplardan öte hesaba katılması ve üzerinde esas konuşulması gereken esas yorum HDP’nin barajı geçip geçmeyeceğine dair doğru ve mantıklı yaklaşımlar sergilemek.
Özellikle Ak Parti çevresinin HDP’nin kesinlikle barajı geçmeyeceği ve Van’dan 8 milletvekili çıkaracağı gibi bir ihtimali içselleştirip bunu sıralamaya da yansıtması çok da doğru değil. Hesapları sadece; “HDP barajın altında kalacak, AK Parti 8 milletvekili götürecek.” mantığı ile yapmak doğru olmayacak. Kulislerde Ankara’da AK Parti ile HDP arasında ciddi hesapların ve anlaşmaların yapıldığıyla ilgili neler konuşulursa konuşulsun HDP’nin meclise girememesi hem bu süreç çözüm süreci için hem de bölge için sıkıntılar yaratacaktır. Olayı sadece matematiksel milletvekili üstünlüğü şeklinde görmemek gerekiyor haliyle…
Bu süreçte türlü türlü iddialar, ilginç anlaşmalar, farklı işbirlikleri de konuşulmuyor değil. Diyorlar ki:
-Ak Parti ile HDP anlaştı. Ak Parti anayasayı değiştirecek, başkanlık sistemi gelecek. HDP de bu süreçte Diyarbakır merkezli bölgesel meclisini kuracak.
-HDP barajı geçmezse bölge karışacak, büyük yıkımlar yaşanacak, en fazla 2 yıl içinde yeniden seçime gidilmek zorunda kalınacak.
-Anayasanın değişmesiyle başkanlık sistemiyle beraber af da gelecek. PKK’lilere siyaset yolu açılacak. Öcalan da olası bir Kürdistan eyaleti başkanlığında rol alacak.
Daha neler neler…
Ama HDP lideri Demirtaş farklı konuşuyor. Diyor ki:
“Seçimleri ölüm kalım meselesi olarak görmüyoruz. Barajı aşamazsak 4 yıl dışardan çalışırız. Parlamentoya girmedik diye kan gövdeyi götürecek değil. Barajı aşamazsak yüzde 18 civarında irade parlamentoya yansımayacak demektir.”
Yani Cumhurbaşkanlığı ile birlikte büyük bir sempati ve beraberinde oy kazanan, HDP’nin hiç olmadığı yerlerde HDP’ye oy getiren Demirtaş, öyle ‘yakarız, yıkarız’ diye bir şey demiyor. Tabi zaman zaman HDP ve diğer kanatlardan bunun aksi minvalde açıklamalar yapmıyor değil…
Tabi bu süreçte HDP’nin de öyle oturup ‘geçer miyiz, geçmez miyiz?’ hesabını yapması da çok mantıklı gelmiyor. HDP’ye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş ile yakalanan ivmeden çok daha büyük bir ivme gerekiyor. Bir başka deyişle HDP’nin barajı aşabilmesi için bugüne kadar Kürt siyasetinin Türkiye genelindeki en yüksek oy oranına ulaşması gerekiyor. Bu, diğer partilerden HDP’ye oy akışının olmasıyla mümkün. Bu durumda bütün dengeler değişecek. AK Parti, CHP ve MHP’nin kazanacağı milletvekili sayısının azalması HDP’nin ise sayıyı artırması anlamına geliyor. HDP’nin barajı aşması durumunda 50’nin üzerinde milletvekili çıkarabileceği tahmin ediliyor.
Bilindiği gibi HDP, bir diğer uzantısıyla BDP zaten Doğu ve Güneydoğu’da alacağı oyun maksimumunu yakalıyor zaten. Yani Başkale’de, Özalp’te, Çaldıran’da yüzde 80-90 oy oranlarını yakalayan HDP artık Van’da yüzde 60’ın üzerine çıkmayı bekleyemez. HDP’nin bölgenin değil Türkiye’nin batısının oyuna ihtiyacı var. Haliyle bu bölgede AK Parti’ye ve diğer partilere oy veren kesimin çok daha sempati duyacağı isimlere adaylık vermesi, batıda ise tüm partilerden ciddi oy alması gerekiyor.
Bu kapsamda aday gösterilen Gaziantep eski milletvekili ve belediye başkanı Celal Doğan büyük bir hamledir. Keza Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal da büyük bir hamledir. Prof. Dr. Kadri Yıldırım doğru bir hamledir.
Belki Malatya seçmeni Turgut Özal’ın oğluna Malatya’da büyük oy vermeyecek ama Özal’ın adaylığı Türkiye’nin batısında ‘Özal da HDP’den adaysa…’ diye bir algı oluşturacak. Bu HDP’nin ihtiyacı olan ilgiyi çekmesi anlamına gelecek. Hakeza Celal Doğan gibi markalaşmış bir ismin Gaziantep’ten öteye bir etki yaratması, Mardin Üniversitesi ile Kürtçe üzerindeki tabuları yıkan Kadri Yıldırım hocanın özellikle dindar kesim üzerinde büyük bir etkileyici rol oynaması HDP’nin ihtiyacı olan şeyi analiz etmiş olması anlamına geliyor.
Ama yeter mi? HDP’ye dahası gerekiyor…
***
HDP, barajı aşar mı hesapları yaparken Ak Parti Van’da 8-0 üzerinden listeler yapmaya devam ediyor. Görmemek, duymamak mümkün değil. Van’ın AK Partili 4 milletvekili başta olmak üzere, teşkilatlarının ve birçok kesiminin kendilerince farklı listeler üzerinde çalıştığı herkesin malumu.
Van’da 6-0 ve 7-1’lik sonuçlu seçimlerden sonra ilk kez hesaplar 8 ismin tamamının Meclise girdiği bir seçim üzerine yapılıyor.
Bu hesaplar yapılırken, matematiksel hesaplar mı dersiniz, aşiret dengeleri mi dersiniz, partisel yakınlıklar mı dersiniz, adamcılık oyunları mı dersiniz… Ne ararsanız var!
Herkesin kendi listesini yaptığı şu sıralar Van adına önemli şeyler oluyor. Hüseyin Çelik’ten sonra ‘Ha oldu, ha olacak’ diye diye alamadığımız bakanlık için de 1 adayın liste başında yer alacağı söyleniyor.
Bu isim büyük bir kesimin sürekli dillendirdiği isim olan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ı Van listelerinde zikretmeden önce şöyle geniş çaplı bir analiz yapmak da gerekiyor.
Önceki Van Valisi Aydın Nezih Doğan’ın gidişi sadece kendisi için değil Van için de büyük sürpriz olmuştu. Vali Doğan, Van’dan ayrılırken ‘Demek ki başarısız olduk ki merkeze alındık’ diye biraz da sitem dolu konuşmuştu ama bu gidişin öyle ‘başarısızlık’ ile alakalı bir gidiş olmadığını onu da merkezi de tanıyanlar şöyle bir akıllarından geçirmişti.
Doğan’ın ardından Van’a Bingöl eski valisinin atanması başlarda öyle derin hesaplar yaptıracak bir atama olarak düşünülmemişti. Fakat ardından konuşulmaya başlananlar ve telaffuz edilenler olayın seyrini değiştirmeye yetti de arttı bile.
Şimdi fotoğrafa bu kez biraz daha yukardan bakalım.
Bingöl Valisi Van’a atandı.
Bingöl Valisi’nin hemen ardından Van’a bir bakanlık verilebileceği söylentileri siyasilerin de zikrettiği söylezcelere döndü.
Bölgeyi iyi tanıyan bir isim olarak düşünülen Cevdet Yılmaz’ın Van’ın yeni Valisi ile de ciddi bir uyum içinde çalıştığı birçok kesim tarafından teyit edildi.
Van’da Vali’nin gidişiyle birlikte görevden alınan Van Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yine Bingöl’den bir atama ile müdür getirildi.
Tüm bunları bir araya getirdiğinizde Van’da AK Parti’nin seçim öncesi bir idari yapı hazırlığı içine girdiğini söylemek yanlış olur mu? Bence olmaz.
Haliyle Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ı yazdık mı 1’inci sıraya…
Madem 1’inci sırayı konuştuk. 2’yi de konuşalım madem. Van’da AK Parti ikinci sıraya kimi koyuyor? Erciş adayını.
Van’ın iddialı ve güçlü Erciş adayları kim? Fatih Çiftçi, Abdulahat Arvas. Başka bir isim var mı? Var.
Prof. Dr. Ömer Çaha. Ak Parti’de başvurduğu günden sonra kulislerin hiç şüphesiz en çok tartışılan ismi Ömer Çaha oldu. Herkes bu ‘gizli’, ‘mütevazı’ bir o kadar da dolu adayın Ak Parti’nin Van’a merkezden müdahalesinin 2’inci ayağı olduğunu konuşuyor.
Hem Ercişli, hem Ak Parti’nin uzun yıllar içinde yer alıp, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı kademelerini görmüş bir isim. Çaha’nın CV’si de Van’a merkezden ‘ideal’ bir liste gönderileceği iddialarını doğruluyor.
“O halde Çaha gelirse, Fatih Çiftçi liste dışı mı kalacak?” gibi şeyler de akıllara gelmiyor değil? Ak Parti’de tam da yetkinliğe ulaşmış ve ileriki dönemlerde bakanlık yakıştırmaları yapılan Çifti gözardı mı edildi? Yoksa Çaha ismi yapay bir gündem oluşturmak için mi konuşuluyor?
Listenin 2’inci sırasında bir sürpriz olabileceği ve Çaha’nın 2 numara olabileceği ihtimali ile yazımıza son verip kendisi ile ilgili daha detaylı konuşacağımız bir analizle 2 numarayı tartışacağımız sözüyle kapatalım.
Yapacak daha çok tahmin var. 2 numarayı netleştirmek ve kalan 6 sıralamayı yapmak için bana biraz zaman verin…