Ömer Aytaç Aykaç yazdı: Van’ın başkan enflasyonu ve sahipsizliği üzerine…

Arşiv yazılarına dönüp şöyle bir baktığımda, “Van’ın sahibi yoktur” şeklindeki alegoriyi uzun süredir bu köşeye konu etmediğimi fark ettim. Şaşırdım doğrusu! Oysa ki Van’ın sahipsizliğini yazmadığım, türlü sorunlarla bağdaştırıp köşeye konu etmediğim vakitte bu kentin sahipsiz hissetmesine dair çok şey olmuş. Günlük hayattaki konuşmalarımızın olmazsa olmaz cümlesi haline gelmiş bu sahipsizlik olayını ıskalayalı uzun süre olmuş. Gerçi sağ olsun, kent de bu anlamda yokluğumu aratmamış. Öyle ki bu söylem kentin her türlü platformunda paylaşılan sorunlarının altına şak diye yapıştırılan bir etikete bile dönmüş. O derece yani…

Sonra geçenlerde okuduğum bir X sosyal medya mesajı konuya aslında biraz daha farklı bir yerden bakmamız gerektiğini hissettirdi bana. İşin bu kısmından söz edeceğim. Müsaadenizle evvela o mesajın da öncesine gideyim.

Geçtiğimiz günlerde Bitlis sayfalarında bir mesaj paylaşılmıştı. Mesaj aynen şu şekildeydi:

“Hayırsever iş insanı Ahmet Eren tarafından yapılacak olan 300 servis yataklı, 58 yoğun bakım yataklı, 25 palyatif yataklı toplam 383 yataklı olan; ihtiyaç halinde 517 yatak kapasitesine çıkabilecek modern yapı ve mimarili Bitlis Eren Devlet Hastanesi’nin temelleri atıldı.”

Hemen dikkatimi çekti açıkçası. Azıcık da gazeteci refleksi ile, “Bundan iyi haber olur” dedim. “Biraz irdeleyeyim” derken paylaşımın altındaki yorumların yüzde 99’unun Vanlılar tarafından yapıldığını fark ettim. Mesajlar da hepimizin ortak alışkanlığı olduğu üzere sahipsizlik üzerine temellendirilmişti. “Haksızdırlar” diyemiyorum. İnsan ister istemez içerliyor görünce. Bahse konu Eren Hastanesi’ni yapacak olan Eren Holding, Kiler Holding ile birlikte Bitlis’in girişinde yapılan iki devasa tekstil fabrikasının da yatırımcısı. Kiler Holding sahibi aileler gibi onlar da Bitlisli… Üniversitede imzaları var, kentin eğitim kurumlarında imzaları var, istihdamda var, günlük yaşamda var. Var da var… Gıpta edilmeyecek gibi değil.

***

Neyse gelelim X’teki o vurucu mesaja. Mesajın sahibi YYÜ’nün mahretli hocalarından Şehnaz Nigar Çelik’e ait. Tanıyanlar bilir, Van doğumlu değildir ama Van hassasiyeti birçok Vanlıdan daha yüksektir. Tam bir kentlidir, kent meseleleriyle hemhal olan ve bunun üzerine yerinde değerlendirmeler yapan yerinde gözlemleri olan bir kent sakinidir. Bildiğinden şaşmaz, kitabından okur ve konuşur, yaranmak için değil yaraya merhem olmak için yazar. Hasılı tarafsız ve biz Vanlılar için bir hakem konumundadır, o yüzden söyledikleri kıymetlidir. Olayı bu yüzden Şehnaz hocamın söylemleri üzerinden yorumlamak konusunda bir beis görmüyorum.

Şehnaz hoca bizi sahipsizlik, Bitlis ve Van bir mesajı ile ortak paydada buluşturan bir mesaj yazmış: “Bitlis’e her geldiğimde onlar adına gurur duyuyorum: Şehrin girişinde iki büyük üretim merkezi: Biri Kiler’lerin diğeri ise Eren’lerin. Van’da ise herkes ‘başkan’. Herkes yönetme derdinde, üretim kimsenin önceliği değil. Velhasıl; Van sahipsiz değil aksine çok sahibi var!”

Bingo! Sanırım bir çoğumuzun gözünden kaçan önemli tespitler ayrıntıda gizli!

***

Birincisi husus: Herkesin başkan olması meselesi… Hakikaten ilginç bir durum. Ta 2020 yılının verilerinde bile bu kentte 700’den fazla dernek vardı. Şimdi kim bilir hangi seviyelerde. Bunun dışında bir sürü kuruluş, oluşum, birleşim, kesişim falan var. Sadece buradan çıktı mı size binlerce başkan. Bir de kentte hasbelkader bir başkanlık hadisesi yarışına girmiş ve başkan olmaya namzet olan ya da geçmişte bu başkanlık unvanına sahip olanların muhafaza ettikleri var: Etti mi on binler. Sonracığıma aktif STK’lar, meslek kuruluşları, yerel yönetimlerdeki aktif başkanlar var. Say say bitmez.

Peki bu kadar başkanın olduğu bir yerde Van’ın yıllardır bu kente dair bir şeyleri konuşmak için bir ortaklaşma sağlayamaması ciddi bir mesele değil midir? Biz olaya hep bu yönüyle baktık. Meğer olay daha farklıymış. Binlerce başkanın olduğu yerde siz kentin bırakın Çevre Yolu’nu, Van-Şırnak Karayolu’nu, İmar Sorununu çözmeyi, uçak sorunu, trafik sorununu, park sorununu da çözemezsiniz. Hoca haklı! Sen ağa, ben ağa bu ineği kim sağa?

Bizim çözmemiz gereken esas sorun, bu kadar başkan olan yerde şu başkanlık krizini çözmek. Bize çok başkan değil. Yükte hafif, pahada ağır sözler söyleyebilecek. Şöyle elini masaya vurduğunda sesi Ankara’dan duyulacak, bu kentin meselelerini hariçten gazel okuma ile ilintili bir Van aşıklığı üzerinden değil, insani şartlarda yaşamayı kendisine de kentinde yaşayana da yaşamayı hak gördüğü için başkanlara ihtiyaç var. Sayın desem kaç tane sayarsınız Allah aşkına?

***

Gelelim sahipsizlik meselesine. Meseleye girmeden bir fıkrayı paylaşmama müsaade edin ama.

Fıkra bu ya: Bektaşi’nin biri her gün kasabada “Her şey Allah’tan”, “Her şey Allah’tan” diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi’nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce; “Ne bakıyorsun öyle baba demiş, hani her şey Allah’tandı?” “Tabii” demiş Bektaşi, “Her şey Allah’tan da ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.”

Biz şu meselelerimizi çözme meselesinde hep olayı kentin sahipsizliğine yorup durduk ya, acaba gereğinden fazla sahiplik ve bu sahipliği bir tür bahaneye dönüştürmüş olmak bizim sorunumuz olmasın?

Mesela kentin çözülmeyen ve kronikleşmiş sorunlarını çözme konusunda ortaya gerçek manada bir sahiplik koymuş olsak; sosyal medyadaki ultra her şey dahil Van sevdalılarının ve sahiplerinin vasat söylemlerinden medet umarak değil de gerçek manada sahada olan az ama öz sahipler üzerinden bir çözüm arayışı ortaya koysak daha büyük çözümler elde edebilir miydik acaba?

İsteyen ediyor vallahi! Uçağı eksilen gidip Ankara’da uçuş sorununu çözüp geliyor, turizmde bir planlaması olan kentler gidip Turistik Ekspres vagonları ayarlayıp geliyor, lobisi güçlü kentler hızlı tren raylarını kendi kentine doğru çekiyor, güçlü başkanlar kentleri için tünel üstüne tünel açtırıyor, çevre yolu üstüne çevre yolu yaptırıyor.

Kedimizi eş değer tuttuğumuz tüm kentlerin yolu kestirmeden Ankara’ya çıkarken bizde “Yoktuuuur, yoktur” diye bir sahipsizlik türküsüdür aldı başına gidiyor. Kusura bakmayalım ama hocam haklıdır. Bu kadar başkan kadar bu kadar vasıfsız sahip de Van’a çoktur!