Yerel seçim çalışmalarının son sürat ilerlediği ve nabzın her geçen gün biraz daha yükseldiği şu günlerde adaylardan başka hiçbir şey konuşulmuyor.

 

Bizim de yazılarımız dahil tüm gazete ve internet haberlerini aday adayları ve bu insanların ‘ütopak’ ya da ‘fizikötesi’ proje vaatleri ve hayalleri süslüyor. Herkese başkanlığa aday herkes Van’ı cennetten bir parça yapmaya peşinde.

 

Şöyle durup bir günde birkaç adayı dinlediğinizde şöyle bir izlenime kapılıyorsunuz: Van sokakları New Yorku’u andırıyor. Edremit cennetten bir parça gibi turizmin gözdesi olmuş oteller müşteri kabul etmiyor, Van’daki esnaf yok satıyor. İpekyolu'nda her şey tamam bir yollarında ipeği eksik. Tuşba ticaretin ve sanayinin merkezi, çevre iller ve ülkelere ürün yetiştiremiyor. Erciş il olmuş Van’dan öteye gitmiş bile. Özalp sınır ticareti zengini, Çatak kültür, sanat. Bahçesaray 9’uzuncu gezegen değil de dünyanın 9’uncu harikası olmuş, Muradiye’de şelale bahane çalışmalar şahane. Çaldıran’da güllük gülistanlık hakim Saray’da lale devri yaşanıyor. Muradiye muradına ermiş, Gürpınar’dan şamram akıyor. Gevaş zaten tam bir Bodrum oraya gidebilene aşk olsun! Başkale zaten bizden değil, adayını İran gönderecek...

 

Bir Allah’ın kulu çıkıp da demiyor ki yahu tamam hayallere bir ara verin de, “Biz nasıl bir belediye başkanı ya da belediye istiyoruz?”

 

Diyen oldu mu?

 

Sadece Van Ticaret ve Sanayi Odası (VAN TSO) yaptı böyle bir çalışma. Seçim manifestosunda yer alan o çalışmayı gerçek kılan Başkan Takva, sözünde durdu ve küçük çaplı bir araştırma ile en azından VATSO’ya bağlı esnafların büyükşehire dair beklentirini derledi ve bunları yorumlayarak hem sunumunu yaptı hem yayınladı. Tebrik etmek gerek.

 

O çalışmalardan da satır başlarını vermek gerekirse şu başlıklar çıkmış:

 

Nasıl bir belediye başkanınız olmasını istersiniz?

-Değişime açık, adaletli ve halk için çalışan bir belediye başkanı (Oy oranı yüzde 29,79)

 

Nasıl bir belediye olmasını istersiniz?

-Tarafsiz, çalışan, görevlerini yerine getiren ve özgür bir belediye istiyorum. (Oy oranı yüzde 40,85)

 

Nasıl bir kentte yaşamak istersiniz?

-Temiz, güvenli ve ulaşımı rahat bir kentte yaşamak isterim. (Oy oranı 29,36)

 

İlimiz ile ilgili gelecekten beklentileriniz neler?

-Sanayisi gelişmiş ve iş imkanlarının fazla olduğu bir il istiyorum. (Oy oranı yüzde 28,40)

 

Bunlar o çalışmanın sadece bir kısmı dediğim gibi. Bununla ilgili detaylı bilgiye VAN TSO’nun bastığı kitapçıktan da ulaşabilirsiniz.

 

Buradaki esas deyinmek istediğim nokta VAN TSO ve Necdet Takva dışında hiçbir STK’nın veya meslek kuruluşunun veya derneğin bu konularda görüş bildirmemesi. Hiç olmadık meselelerde kalkıp ağız açan, temsil ettiği esnafın veya kesimin menfaatlerinden çok kendi menfaati zedelenince basın açıklamaları düzenleyen diğer insanlar neredeler merak ediyorum…

 

Yerel seçim yaklaşıyor… Kentin bu değerlerinin kimi A Partisi, kimi de B Partisi’ne yaranma veya adaylık koparma peşindeler. Kalanları da “Aman ben karışmayayım, ne olur ne olmaz.” Kaygısı içinde.

 

Hal böyle olunca siyasi partilerin önümüze sundukları –bir çok kıymetli adayı tenzih ediyorum- çok yontulmuş, kalastan az daha kişilikli aday adaylarının bize her attığınını havada tutup inanmak zorunda kalıyoruz.

 

Onların da suçu değil: Böyle başa böyle tarak.

 

Falzasıyla hakediyoruz!

 

***

 

SALI GÜNÜ KOMEDYASI

 

Dün partilerin grup toplantılarında hareketli ve hararetli dakilar yaşandı. Geçtiğimiz haftasonu Diyarbakır’daki o tarihi buluşma neredeyse tüm partilerin ana gündem maddesiydi. Ama bir nokta vardı ki belki de herşeyden daha çok ön plana çıktı. O da Başbakan Erdoğan’ın kendi sözleri ile Ahmet Kaya’yı anması.

 

14 yıl önce Magazin Gazetecileri Derneği ödül töreninde Kürtçe albüm yapacağını açıklayan Ahmet Kaya'ya karşı oradaki davetliler tarafından yapılan saldırıyı bugünkü grup konuşmasında hatırlatan Başbakan Erdoğan, "O gün Ahmet Kaya'ya saldıranlar bugün 'Ben o sırada tuvaletteydim' diyor. Ulan Hepiniz oradaydınız. Kimlerdi o saldıranlar? Gezi Parkı'nda bize kimler saldırdıysa, Ahmet Kaya'ya saldıranlar da onlardı" dedi. Doğru da dedi bence.

 

Aralarında Mahsun Kırmızıgül gibi Kürt isimlerin yeraldığı bir çok isim o gün Kaya’ya bıçak çatal fırlatanlarla birlikte saf tutup 10’uncu yıl marşı okurken bugün çıkıp kameralar önünde göz yaşı döküp biz yoktuk yalanını utanmadan, sıkılmadan söyleyebiliyorlar.

 

Ya da bir çoğu suskun kalıp hiç orada değilmiş havası verebiliyorlar. Ama o gün orada kimlerin olduğunu bizler de biliyoruz kendileri de. Başbakan’ın dediği gibi sadece belirli bahanelerin altına sığınıp o gün suskun kalmalarının günahını çıkarmaya çalışıyorlar.

 

Allah kabul etmesin…

 

***

 

(S)USKUN (T)OPLUM (Ö)RGÜTLERİ

 

Ahmet Kaya’nın gündemden düşmedi. O günlerde herkesin tanımazlıktan geldiği Kaya şu sıralar en popüler dönemlerinden daha çok gündemde. Ben de şarkılarının, eski demeçlerinin TV’lerden eksik olmadığı şu sıralar en çok onun ‘yorgun demokrat’ şarkısını anımsıyorum.

 

Sonra da diyorum ki:

 

-Depremden sonra Van harap ve bitap haldeyken hükümet sözcülüğünü yapan STK’lar, meslek örgütü temsilcileri, dernekler ve vakıflar neden il adına yeterli önerileri sunmayarak hep sus kaldılar da şu sıralar konteyner kentteki açlık grevi üzerinden günah çıkarıyorlar?

 

-O günlerde bakanlar neredeyse her gün Van’a çıkarıyor ve bu bahsettiğimiz STK ve meslek örgütü temsilcilerinin her dediğini dikkatle dinlerken bu isimler neden bakanlardan çadır ve küçük talepler istemekten öteye geçemediler? (Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz Vanlı STK’ların küçük hesapları ve öneri kıtlığı noktasında şok bir şekilde Van’dan ayrılmıştı)

 

-Hükümet bu kadar yatırımı yaparken ve Van’da tam bir kıyamet senaryosu varken bir çoğu şehir dışında takılan STK’lar, meslek örgütleri ara ara gaza gelip vekillere manifesto gönderip ardından da “Vallahi ben yapmadım sayın vekilim, haşa” diye ‘U’ dönüşü yapmadınız mı?

 

-Kent öneriler noktasında açık, bakanlar ve bilimum yetkililer cepleri paralarla dolu gelirken neden Van adına haklı taleplerle bu insanların yanında olmadınız da şimdi konteyner kenttekilerin sorunlarını biz çözelim de kahraman olalım rolü oynuyorsunuz?

 

-O gün birilerine yardakçılık yapacağınıza neden tarafı olduğunuz siyasi partilere, bu partilerin elinde bulundurdukları iktidarlara ve yerel yönetimlere bu mazlum halk adına birşeyler yapması noktasında çağrıda bulunmadınız? Yoksa Antalya, İzmir, Muğla’daki tatillerinizi yaparken Van’dan bihaber mi kaldınız da sonradan mı aklınıza geldi?

 

-On binlerin sokakta kaldığı dönemde bu insanların mazlumiyetini görmediniz de konteyner kentte ‘Bize malzeme var’ diyerek yüz küsür bu insanın üzerinden popüler olma ve hükümete çakarak bir adım öne çıkma peşindesiniz?

 

İnsaf yahu!