UNICEF’in son dönemlerde çocuklarla ilgili yaptığı kapsamlı araştırmalar sonucunda olumlu-olumsuz yeni bilgiler elde etmiştir. Çocukların dünyanın her yerinde aynı imkânlara sahip olmadığının yanında aynı sorunları da yaşamadıkları görülmüştür. Evet, sorunlar var ama kıtanın, bölgenin, ülkelerin ve şehir merkezlerinin kendine özgü sorunları olduğu belirtilmiştir. Buradaki sorunların yarattığı en olumsuz sonuçlardan biri de çocukların okullardan uzak kalmış olmalarıdır. Başta kızlar olmak üzere çocuklar yoksulluk ve/veya dışarıda çalışma, tutucu toplumsal kurallar, kırsal ya da ulaşımın zor olduğu bölgelerde yaşıyor olmak, etnik ya da dil temelli azınlıklardan olmak gibi nedenlerle okullarını terk ediyorlar veya okula düzenli devam edemiyorlar. Engeli olan çocuklar eğitimden mahrum kalarak kendilerini yaşam boyu yoksulluk ve hayatın zorluklarından kurtarmak için ihtiyaç duyacakları becerileri edinemiyor.

Temelinde çocuklar ve çocukların hayata daha adil bir şekilde katılımını sağlamak olan UNİCEF, çocukların var olan sorunlardan ötürü eğitimden uzak kalmalarına en yüksek perdeden itiraz etmeye çalışmaktadır. Tek bir bölgenin çocuğu için değil dünyanın her noktasında yaşayan her çocuk için fırsat eşitliğinin sağlanılması için var gücüyle çalışmaya çalışan UNİCEF günümüzde de bu konuya kafa yormaya çalışmaktadır. Her kız ve erkek çocuğun eğitime fırsat eşitliği temelinde özgürce erişmesi UNICEF’in küresel önceliklerindendir. ‘’UNICEF olarak inanıyoruz ki, eğitim hizmetleri, çocukların şiddet ve istismardan korundukları, katılım haklarına saygı gösterilen sağlıklı ve güvenli ortamlarda ayrımcılık yapılmadan verilmelidir.’’

Günümüzde çocukları en çok etkileyen olay kesinlikle savaşlardır. Savaşların maddi ve manevi olarak sebep olduğu yıkımlar insanları çaresin ve yalnız bırakmıştır. Küresel güçlerin sahip olduğu konumlardan kaynaklı güç savaşları ve kendi topraklarından binlerce kilometre uzaktaki topraklarda söz sahibi olmak istemeleri sonucu insan kıyımları kaçınılmaz olmuştur. Burada en çok zarara uğrayan kesim ise çocuklar olmuştur. Annesiz, babasız, topraksız, atasız kalan çocuklar dünyanın her noktasına sürüklenir olmuşlardır. Ve bu sürüklenme sonucunda hem insan olarak var olma mücadelesinde hem de bir çocuk olarak fırsat ve imkan eşitliğinden bir diğer çocuğa göre eksik kalmış-bırakılmıştır. En az savaşlar kadar çocuklar üzerinde etkili olan bir diğer olay ise doğal afetlerdir. Doğal afetler de çocukların eğitim almalarını kısıtlayan hatta yok eden bir oluşumdur ve bu durum dünyanın her noktasında olabilecek bir oluşumdur. Burada önemli olan bu afetlere karşı ülkelerin ne kadar hazır olduğu ve çocuklarının eğitiminin kısıtlanmaması konusunda ne kadar değerli bir alt yapıya sahip olduklarıdır. Maalesef dünyanın her noktasında olabilecek afetlere karşı her ülkenin aynı hazırlığa aynı imkana sahip olmadığı bir gerçektir ve burada da çocukların aynı düzeyde bir sonuçla karşılaşması imkansızdır. Burada UNİCEF dünyada savaş, çatışma ya da doğal afet bölgelerinde olan çocukların bulundukları bölgelerde eğitimden yoksul olmalarını ve eğitime erişimde cinsiyet eşitliğinin yanı sıra dezavantajlı çocukların eğitimine odaklanmaya çalışmaktadır.

Ülkemizde de UNİCEF’in 2016-2023 ülke programı kapsamında kız ve erkek çocukların eğitim için fırsat eşitliği, engeli olan çocuklar, yoksulluk nedeniyle çalışmak zorunda kalan çocuk işçiler ya da Suriyeli çocuklar gibi dezavantajlı gruplara dahil olan çocukların eğitime erişimi için çalışmalar yürütmektedir. Bu sürede planlamanın dışında olan bir diğer konu ise pandemi ve depremler olmuştur. Hükümetlerle ortak bir plan uygulayıp ülkemizdeki çocukların eğitimde fırsat ve imkân eşitliğini en olumlu seviyeye çıkarmak için yapılan çalışmalar olumlu sonuçlarda vermiştir. Çocukları okula kazandırmak için yapılan çalışmalar sonucunda kız çocuklarının okullaşma oranları artırılmış ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuklar eğitimle buluşturulmuştur. Aynı şekilde engeli olan ve okula gelme imkânı olmayan çocukların eğitimden uzak kalmamaları için yeni eğitim modelleri benimsenmiş ve bu çocuklara evde eğitim verilmeye başlanılmıştır. Aynı şekilde pandemi ve depremler sonucunda çocukların eğitimden uzak kalmamaları için uzaktan eğitim uygulamaları devreye sokulmuştur.

UNİCEF ile birlikte hükümetlerin de bu olaylara bakış açısı, planlama yapması-uygulaması, her çocuk için en doğru ve kapsayıcı olanı bulması olmazsa olmazdır. Bu iki ayak ile birlikte uçuncu ayak ailelerdir ve aileler de doğru eğitim ve bu eğitimin uygulanması için elinden geleni yapması gerekmektedir. Savaşın, doğal afetin ve pandemi kaynaklı zorunlulukların olmadığı dönemlerde çocukların eğitimden uzak tutulması ve bunu farklı, kabul edilemeyen sebeplere bağlanması ailenin sorumluluğundadır. İhtiyacı olmamasına rağmen çocuk işçiliğini bir geçim kapısı olarak görmek te aile sorumsuzluğudur. Burada herkese düşen bir görev vardır ve bu görevi ayaklardan birinin ihmal etmesi devamında hem kendine, hem ailesine hem de devletine faydası olmayan çocukların yetişmesine zemin hazırlayacaktır.