Bundan 10 yıl önce falan akıllara ne zaman üniversite gelse, hele de cümle için de kent ve şehir geçse yapılan yorum istisnanız aynı idi.
Van’ın üniversite ile olan ilişkisi her seferinde sorgulanır ve şu sözler sarf edilirdi:
“Kent ve üniversite iş birliği çok zayıf”
Yıllar yılı bu hep böyle görüldü ve böyle anlatıldı.
Kime sorsanız “Orada bir üniversite var uzakta” diye bakardı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne.
Hem gönülden hem gözden uzak bir üniversite algısı vardı.
Dı…
Sonuca baştan geleyim.
Artık durum böyle değil.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi aradan geçen 10 yıl içerisinde özellikle de son birkaç yılda bu işi çok farklı bir noktaya taşımayı başardı.
Artık kente uzak bir üniversite imajı yok.
Aslında üniversite kentin her alanında bilinir, görünür bir kurum.
Mesele görünür olmak değil elbette.
İşin içine girmeyi falan da kast ediyorum.
Nasıl bir giriş anlatayım…
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi uzun bir zaman bu kentin üniversitesi olma gerçeğinden uzak kalmış.
Her bölümde, her birimde birçok çalışma yapılmış ama en az Van çalışılmış.
Tarihi anlamda müthiş zenginliğe sahip olan bu kenti hep yabancılar ve başka üniversitelerden gelenler okuyup araştırmış.
Tarihi ile, doğası ile, sosyolojisi ile, coğrafik konumu ile bu kadar zengin bir il bir anlamda azıcık es geçilmiş.
Fakat son 10 yıla hatta biraz daha uzun bir süreye bakın.
Kenti ilgilendiren tezlerin sayısı çok fazla.
Kenti konu alan çalışmaların sayısı ciddi oranda arttı.
Yani Van birçok anlamda akademik anlamda konuşulmaya tartışılmaya başlandı.
Bununla sınırlı kalınmadı.
Van ile ilgili meselelere de dahil olundu.
Kentte olan biten konulara yabancı kalmayan bir duruş sergilenmeye başlandı.
Ama bunun da öncesinde önemli bir şey daha oldu.
1982’de kurulan Van YYÜ’de 37 yıllık tarihinde ilk kez Vanlı bir rektör atandı.
Prof. Dr. Hamdullah Şevli, üniversitenin bu kente doğup büyüyen ilk rektörü olarak tarihe geçti.
Tabi bu atama üniversitenin kent anlamındaki çalışmalarını biraz daha öteye taşıdı.
Kente dair neredeyse bütün çalışma ve buluşmalarda yer alan bir Van YYÜ imajı iyice belirgin olmaya başladı.
Tarihi, sosyolojik, idari anlamda birçok etkinlik ve çalışmada Van YYÜ bir şekilde dahil oldu.
Bakın çok yakın zamanda olan ve benim hatırladığım birkaç etkinlikten söz edeyim.
Uluslararası Van Gölü Sempozyumu bu anlamda önemli bir adım.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın da katıldığı toplantıda Van ve Van Gölü tüm yönleriyle konuşuldu.
Van Gölü ve dolaylı birçok konu detayları ile alındı.
Öte yandan kentte ciddi anlamda baş gösteren iklim değişikliği ve kuraklık gibi konular da YYÜ’nün içinde olduğu ciddi programlarda konuşuldu.
Van YYÜ ve YYÜ’lü akademisyenler bu anlamda kenti her anlamda çalışıp detayları ile bu sorun temelinde ele aldı.
Kent bu anlamda ne kadar sürece dahil olabildi, tartışılır tabi…
Bir buluşma daha ekleyeyim…
Van’ın yeni Valisi Ozan Balcı’nın kente gelir gelmez başlattığı Van’ın Geleceği Çalıştayı’nda da Van YYÜ sürecin en önemli ortaklarından birisi idi…
Kentin birçok dinamiğinin yer aldığı o buluşmalarda akademisyenler yoğunlukta katılım sağlayıp tüm sektörleri temsilen oturum başkanlıkları yaptı.
Daha sonra bu çalışma daha kapsamlı bir hale getirildi…
İki gün önce de Van’ın Geleceği Sempozyumu başladı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ev sahipliği yaptı.
Yine Van konuşuldu ve tartışıldı.
Bakın sempozyum deyip geçmeyin.
Bu sempozyumun konusu da konuşulanı da tartışılanı da hep Van.
Van’ın geçmişi ve geleceği üzerinden bir vizyon ortaya koyma meselesi…
Yani önemli ve kıymetli.
Bunlar dediğim gibi kent-üniversite işbirliği konusunda aklıma gelen birkaç husus yalnızca.
Van YYÜ her anlamda kenti konuşuyor ve kentin meselelerine ortak oluyor.
Bakın son dönemlerin en çok konuşulan meselesi olan Vanspor’un yeni döneminde de Van YYÜ işe girdi ve hem takım hem taraftarla ilgili projelere dahil oldu.
Bunun gibi birçok örnek daha var.
Daha önce Van mesele olunca konuşmayan, tartışmayan bir çok akademisyen kente dair gazeteler, televizyonlar aracılığı ile görüşler paylaşıyor.
Değerlendirmeler yapılıyor…
Prof. Dr. Hamdullah Şevli de Van YYÜ rektörü olarak kentin adının geçtiği tüm çalışmalarda yer alıyor, görüş bildiriyor, akademik destek sağlıyor.
Anlayacağınız kentin artık Van-Üniversite iş birliği zayıf şeklinde bir yorum ve eleştiri ortaya koyma şansı yok.
Hatta daha önemlisini söyleyeyim mi?
Şimdi de kent üniversiteyi sahiplenme ve üniversiteden faydalanma konusunda zayıf kalıyor.
Bence Van YYÜ’de önemli bir hareketlilik var.
Ama kent birçok konuda sığ tartışmalardan falan kurtulamıyor.
Ya da şöyle söyleyeyim bu kentin önemli meseleleri için ortaya konulan vizyon konusunda siyasetçiler ve yöneticiler yeteri derecede payına düşeni almıyor.
Bu kez de üniversite hazırken kent geride kalıyor.
Bu önemli bir mesele olarak önümüzde duruyor.
Bence 40’ıncı yılını kutlayan Van YYÜ’nün bu anlamdaki öncü rolü bir kez daha yeniden düşünülmeli ve tartışılmalı.
Van YYÜ sadece bir üniversite olarak görülmemeli ve kente dair yapılacak ve konuşulacak her şeyin önemli ortak, paydaş ve dinamiklerinden birisi olmalı.
Çok önemli fırsatların yakalandığı, çok verimli bir dönemden geçirilirken bu işe biraz daha kafa yormak gerektiği kanaatindeyim.
Bu vesileyle üniversitenin 40’ıncı yılını kutluyor, kent-üniversite işbirliğinin daha öteye taşınması temennisini sunuyorum.
Hayırlı uğurlu olsun.