"Bir insan büyürken bilgisini, kültürünü, görgüsünü artırırsa kaliteli insan olur. Artırmazsa sadece büyümüş olur.” (Mahfi Eğilmez)
Mahfi Üstadımız, insan ile diğer canlılar arasındaki farkı bir cümlede çok güzel özetlemiş. Bu söze benzer bir başka söz daha var: “Hayvan, hayvan olarak doğar. İnsan, insan olarak doğmaz; oluşturulur.” Demek ki insanın gerçek anlamda "insan" olabilmesi için çaba göstermesi gerekir.
İnsan ile diğer canlılar arasındaki bir fark da, insanın düşünen ve kendini geliştiren bir varlık olmasıdır. Sevgili Peygamberimizin (sav) şöyle bir hadisi vardır: “İki günü eşit olan ziyandadır.” Bazı âlimler bu hadisin zayıf olduğunu söylese de ben bu hadisi kıymetli buluyorum. Bu hadisi "Her gün bir önceki günden daha fazla ibadet etmeliyiz." gibi bir anlamda yorumlarsak bana göre hata yapmış oluruz. Çünkü buna ne gücümüz ne de zamanımız yeter. Ancak, her günü kültür, görgü, bilgi ve ilmimizi artırarak geçirirsek insanlığa ve âleme daha fazla katkı sunmuş oluruz. Bu yaşımda (63), fırsat buldukça okuyorum, kendimi geliştirmeye çalışıyor ve başta kendime, aileme, topluma ve tüm âleme faydalı olmaya gayret ediyorum. İnsan, faydalı oldukça ve hayır dualar aldıkça mutlu olur. Bu yüzden, iki günümüzün bu anlamda eşit olmamasına dikkat ederim.
"Hani Rabbin meleklere, 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.' demişti." (Bakara 30)
Hz. Âdem’in ve neslinin halifeliği, Allah’ın mülkü olan yeryüzünde, O’nun emir ve tavsiyeleri doğrultusunda yaşamaktan ibarettir. Yüce Allah bizlere böylesine ulvi bir görev bahşetmiştir. Bizim de bu göreve uygun bir şekilde yaşamaya çalışmamız gerekir. Şöyle bir masama baktım, sonra pencereden dışarıya seyre daldım. Masamda bilgisayar, telefon, kalem... dışarda ise çeşit çeşit arabalar, elektrik direkleri vs. Dünya yaratılırken bunlar yoktu. Bunlar, kendini ilme adayan ve bilgisini artıran insanların eseridir. Birkaç istisna dışında, bu bilim insanları icatlarını ticari beklentilerle yapmamışlardır. Şu anda kullandığımız teknoloji harikası akıllı telefonlar, kendini ilme adayan insanların ürünüdür.
Etrafımıza bir bakalım. Hayatımızı kolaylaştıran buluş ve icatların hangisinde bizim katkımız var? Tekrar tekrar dönüp bakalım. Maalesef, bakışımız hüzünle bize dönecektir.
Her birimiz dönüp düşünmeli ve kendimize şu soruları sormalıyız: Âleme ve insanlığa daha fazla nasıl katkı sunabilirim? Katkı sunmak için neye ihtiyacım var? Hangi çalışmayı yapmalıyım? Kendimi nasıl geliştirebilirim? Kendime bu soruları sordum ve aldığım cevaplardan biri de insan ve toplumsal konularda eğitim görmenin katkı sağlayabileceğiydi. Bu nedenle Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji Bölümüne kayıt yaptırdım. Altmış iki yaşında başladığım bu bölümü, ömrüm vefa ederse, 66 yaşında bitirmeye çalışacağım. Bu süreçte eminim ki yazılarım daha ilmî olup çok daha faydalı olacaktır.
Siz de kendinizi geliştirmeye ve daha faydalı olmaya var mısınız?