Van’da son zamanlarda art arda çıkan sazlık yangınları endişe verici duruma geldi. En son pazar günü Edremit ve Gevaş ilçelerinde çıkan yangınlar, sazlık alanları büyük ölçüde tahrip etti. Kuş türlerinin barınma ve üreme alanı olan bu bölgelerdeki yangınlar, doğal yaşamı tehdit ederken, sazlıkların korunmasına yönelik çağrılar da artıyor. Yangınların çıkış nedeni henüz netlik kazanmazken, son dönemde artan yangınlar durumun vahametini gözler önüne seriyor. Van Gölü çevresinde artan yangınlarla ilgili Şehrivan’a konuşan Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği (Van ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık, Van Gölü çevresindeki sazlık alanların hem göçmen kuşlar hem de yerel ekosistem için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayarak sazlık alanların korunması için kapsamlı bir önlem planının hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.

VAN’DA SAZLIK YANGINLARI ALARM VERİYOR!

Van Badem Çiçeği Festivali’nin lansman toplantısı düzenlendi! Van Badem Çiçeği Festivali’nin lansman toplantısı düzenlendi!

Edinilen bilgilere göre, pazar günü öğle saatlerinde Edremit ilçesi sahil kesiminde bulunan sazlık alanda yangın çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine Van Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’na bağlı Edremit Grup Amirliği ekipleri sevk edildi. Ekiplerin hızlı müdahalesiyle yangın kısa sürede kontrol altına alındı. Aynı gün akşam saatlerinde bir diğer yangın haberi Gevaş ilçesinden geldi. Akdamar Mahallesi yakınlarında bulunan sazlık alanda henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangın, itfaiye ekiplerini seferber etti. Bataklık zeminden dolayı araçların giremediği alana, ekipler küreklerle müdahale etti. Zorlu şartlara rağmen 3 saatlik çabanın ardından yangın söndürüldü. Olayla ilgili jandarma ekipleri soruşturma başlattı.

BAŞKAN KALÇIK: SULAK ALANLAR YERYÜZÜNÜN EN ÖNEMLİ EKOSİSTEMLERİDİR

Başkan Kalçık, sulak alanların önemini dile getirerek, “Sulak alanlar yeryüzünün en değerli ekosistemleri olmasına karşın dünyanın en çok tehdit altında olan ekosistemleridir. Ormanlardan en az üç kat daha hızla yok olmaktadırlar. 1700’lü yıllardan bu yana yeryüzündeki sulak alanların yüzde 80’i, son 50 yılda ise en az yüzde 35’i yok olmuştur. Ülkenin 1930’lu yıllarda sıtma hastalığını önleme amacıyla başlayan sulak alan kurutma çalışmaları; gelişen teknoloji ve hayatımıza güçlü iş makinalarının girmesiyle yeni tarım alanları elde etme amacına yönelmiş ve son 70 yılda ülkenin sulak alanlarının yüzde 60’ından fazlası yok olmuştur. Dünya ve Türkiye’de hal böyleyken, bulunduğumuz bölgede daha vahşi şekilde devam etmektedir” dedi.

VAN GÖLÜ HAVZASI, ÜLKENİN EN ÖNEMLİ SULAK ALANLARINA SAHİP!

Van Gölü Havzası’nın sulak alanlar açısından önemine değinen Kalçık, “Ülkenin sulak alanlarının yaklaşık 1/5’i Van Gölü havzasında bulunmaktadır. Bu anlamda Van Gölü Havzası, ülkenin en önemli sulak alanlarının yer aldığı bir bölgedir. Ancak bölgedeki sulak alanlar, Kıyı Kanunu ve Çevre Kanununa aykırı uygulamalar nedeniyle meydana gelen habitat tahribi ve su kirliliği, dönemsel kuraklık ve küresel iklim değişikliğinin etkisiyle meydana gelen su çekilmesi, gölü besleyen akarsular üzerine yapılan HES’ler, yasa dışı uygulamalar. Nedeniyle tehdit altındadır. Bu tehditlerin önlenmesi ve Van Gölü havzasındaki sulak alanların sağlıklı bir şekilde gelecek kuşaklara aktarılması için ilgili kurum ve kuruluşlarca acil önlemlerin alınması bir gerekliliğin de ötesinde zorunluluktur” ifadelerini kullandı.

“VAN GÖLÜ ÇEVRESİNDEKİ SAZLIKLAR, BÖLGEDEKİ BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASINDA KRİTİK BİR ROL OYNUYOR”

Kalçık, Van Gölü çevresindeki sazlıkların bölgedeki biyolojik çeşitliliğin korunmasında kritik bir rol oynadığını belirterek, “Sazlık alanları, yalnızca kuşlar için değil, aynı zamanda diğer birçok hayvan türü için de barınma ve üreme alanları sağlar. Van Gölü çevresindeki sazlıklar, bölgedeki biyolojik çeşitliliğin korunmasında kritik bir rol oynar. Yangınlar, bu alandaki ekosistemin dengesini bozarak, flora ve fauna üzerinde geri dönülmesi zor zararlar bırakabilir. Ayrıca, bu alanlar suyun kalitesini iyileştirir ve su döngüsünde önemli bir rol oynar. Bu yüzden bu tür alanların korunması, sadece yerel değil, bölgesel bir öncelik olmalıdır” şeklinde konuştu.

DİLKAYA SAZLIĞI BÖLGENİN EN ÖNEMLİ SULAK ALANLARINDAN BİRİ!

Kalçık, Dilkaya Sazlığı’nın önemini dile getirerek, “Dilkaya, hem en güzel sulak alanlardan biri hem de canlı organizmanın üremesi için çok önemlidir. Dilkaya’nın değeri ölçülemez. Dilkaya, bölgenin önemli sulak alanlarından biridir ve birçok farklı kuşa ev sahipliği yapmaktadır. Çok kıymetli bir sulak alandır. Bu anlamda Van Gölü Havzası’ndaki sulak alanlara gözümüz için bakmamız gerekiyor. Canlıların üreme alanlarıdır. Oksijen depolarıdır. Böylesi önemli bir görev yapan doğal alanlarımızdır” diye aktardı.

VAN’IN ÖNEMLİ SAZLIKLARINDA YANGIN TEHLİKESİ!

Dilkaya Sazlığı’nda çıkan yangınlarla ile ilgili konuşan Kalçık, “Maalesef Dilkaya’nın değeri bilinmemektedir. Maalesef sulak alanlarımız bir bir yok oluyor. En acısı da hemen hemen her sene tam da bu aylarda Dilkaya yakılıyor. Dilkaya yakılınca içerisindeki canlılar yok oluyor. Oradaki canlı organizma zarar görüyor. Çok büyük bir değerimiz zarar görüyor. Doğada en kutsal alanlar sulak alanlardır. Bu alanlar doğanın olmazsa olmazıdır. Böylesi değerli yerler yok ediliyor ve yetkililer buna bir çözüm bulmuyor. Hangi amaçla yapılırsa yapılsın bu ilkelliktir, vahşettir, kabul edilemez” diye konuştu.

YANGIN SONRASI ACİL ÖNLEM ÇAĞRISI: 1. DERECEDE KORUNMALI!

Kalçık, Dilkaya’nın 1. derecede korunması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Dilkaya ve diğer sulak alanlar 1. derecede korunması gereken sulak alanladır. Bunlar korunmalıdır. Bu korunma kâğıt üzerinde kalmamalıdır. Önlemlerin alınması gerekiyor. Bütün yetkililere çağrımızdır: Dilkaya’nın 1. derecede korunması lazım. Sadece biz insanlar bu doğanın sahibi değiliz. Bizim dışımızda da dünyada yaşayan canlılar var. Dilkaya, Van için çok değerlidir. Mutlaka ama mutlaka korunmalıdır. Dilkaya’da bu yangına neden olanlara gerekli yaptırımlar yapılmalı. Halkımız sulak alanların önemi konusunda bilinçlendirilmeli.”

VAN’DA SAZLIKLAR TEHLİKEDE!

Sulak alanlar için alınması gereken önlemleri açıklayan Kalçık, “Van Gölü Havzasındaki 36 doğal sulak alandan 13’ü Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün Ulusal Sulak Alan Envanteri Yönetim Bilgi Sisteminde yer almaktır. Listede yer almayan diğer alanlar da ivedilikle Yönetim Bilgi Sistemine dahil edilmeli ve söz konusu alanlarda tescil ve değerlendirme çalışmaları bir an önce tamamlanmalıdır. Yine bu 36 sulak alandan 15’ine doğal sit statüsü verilmiştir. Bunların dışında herhangi bir koruma statüsü olmayan 21 sulak alan bulunmaktadır. Bunlardan özellikle su kuşları açısından yaşama ortamı olarak önemi çalışmalarla belirlenmiştir” dedi.

“DİLKAYA SAZLIĞI RAMSAR SÖZLEŞMESİ LİSTESİNE DAHİL EDİLMELİ”

Kalçık, sazlıkların korunması gerektiğinin altını çizerek, “Edremit Sazlıkları, Gövelek Gölü, Yeşilsu Sazlıkları, Yaylıyaka Sazlıkları, Hasantimur Gölet’i, Alman Kampı Gölet’i, Çilli Gölü ve Tendürek Sazlıkları ivedilikle koruma altına alınmalıdır. Kuş varlığı yaşam ve üreme bakımından ülkemizin en önemli sulak alanları arasında yer alan Dilkaya Sazlığı, Erçek Gölü ve Arin Gölü Ramsar Sözleşmesi listesine dahil ettirilmeli ve uygun koruma statüsü verilmelidir. Bu sulak alanlar özellikle Flamingolara ev sahipliği yapan, aynı zamanda nesli tükenme tehdidi altında olan Dikkuyruk ve Elmabaşların koruma altına alınması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

YANGINDAN SONRA NELER YAPILMALI?

Kalçık, yangınlardan sonra ekosistemi yeniden canlandırmak için ne tür çalışmalar yapılabileceğini açıklayarak, “Yangından sonra doğanın kendini toparlaması zaman alabilir, ancak doğru adımlar atıldığında bu süreç hızlandırılabilir. Yangın sonrası, zarar gören alanların rehabilitasyonu ve ağaçlandırma çalışmaları yapılabilir. Ayrıca bölgedeki fauna ve florayı yeniden eski haline getirebilmek için ekolojik restorasyon projeleri hayata geçirilebilir. Bu tür projeler, ekosistemi eski sağlığına kavuşturmanın yanı sıra, gelecekteki yangınların etkilerini de minimize edecektir” diye konuştu.

Muhabir: ZENÜN YEŞİL-ŞABAN BEYAZSAÇ