Bir gün bir şirket iş ilanı veriyor; iş ilanında 5 kaynakçı ve 2 inşaat mühendisine ihtiyaçlarının olduğunu belirtiyorlar. Belirtilen şartları sağlayanları işe alınacağı duyuruluyor. Buraya kadar her şey normal ama hikâyenin bizi düşündüren tarafı iş başvurusuna gelenlerin sadece bir tanesi kaynakçı yaklaşık 200 tanesi de inşaat mühendisi. Lütfen beni yanlış anlamayın burada amacım bir mesleği yüceltip diğerini yermek değildir, her meslek bizim için değerli ve değerli olmalıdır da. Burada çok yorum yapıp sizleri yormayacağım işin ciddiyetini sizlerde en az benim kadar farkındasınız.
Yukarıda verdiğimiz örnek aklımızda kalsın, ben bugün sizlere bir ülkenin eğitim sisteminden bahsedeceğim. Eminim çoğunuz gene mi Finlandiya eğitim sisteminden bahsedecek diye düşünmüşsünüzdür. Hayır bugün size artık ütopik hikayeler barındıran Finlandiya eğitim modelinden bahsetmeyeceğim. Dilim döndükçe kalemim yazdıkça sizlere Güney Kore eğitim sisteminden bahsedeceğim ve bizim ülkemizle karşılaştıracağım.
Sizleri çok boğmadan kısaca Güney Kore’nin tarihi ile ilgili kısa bilgiler vereyim: Güney Kore’nin bulunduğu bölgede yıllarca Çin ve Japonya’nın nüfuz oluşturma çekişmeleri ile geçmiştir. Rusya’nın da bu topraklarda bulunma isteğine 1904-1905 Japonya ile yaptığı savaşta son bulmuş ve Kore 35 yıl boyunca Japonya’nın etkisinin altına girmiştir. 2. Dünya savaşından sonra Kore cumhuriyeti kurulmuştur. Kuzey Kore’nin 1950’ler de Güney Kore’ye saldırması bir çok ülkeyi de karşı karşıya getirmiştir. Türkiye bu savaşta tarafını Güney Kore’den yana kullanmıştır 21.212 askerle katıldığı savaşta yaklaşık 1000 şehit vermiştir. Burada bizim ülke olarak bağlarımızın olduğunun da bir göstergesidir. Özetle geçtiğimiz bu bilgilerden sonra asıl konumuza eğitime değinelim.
Güney Kore 50 milyonlu homojen nüfuslu bir ülkedir ve halkının %98 i okuryazardır. Güney Kore anayasasının 27. Maddesinde eğitimle ilgili şu bilgiler mevcuttur: Her vatandaş eğitimden eşit yararlanma hakkına sahiptir. Her vatandaş tüm çocuklarının eğitimini almasından sorumludur. Zorunlu eğitim parasızdır. Eğitimde özgürlük ve politik tarafsızlık sağlanır. Eğitim sistemindeki temel hususlar kanunla düzenlenir. Aslında bu maddeler bize fazla yabancı değil çünkü bizim anayasamızda da bunlar mevcuttur. Ülkedeki ilkokulun amacı, ortaokulun amacı ve liselerin amacı bizim ülkemizdeki amaçlarla üç aşağı beş yukarı aynıdır.
Güney Kore eğitim sistemi 6+3+3+4 şekilde bir aşamalı sistemi vardır, bu sistemin iki aşaması zorunludur yani ilkokul ve ortaokul zorunludur diğer aşamalar isteğe bağlıdır. İlköğretime başlama yaşı yedidir ve ilkokul ücretsizdir. Liseler: mesleki, genel ve diğer(yabancı dil, güzel sanatlar…)olmak üzere üç türde eğitim vermektedir. Yükseköğretim kurumları ise öncelikle kendi öğrencilerini kendileri seçmektedir ve yedi farklı türde hizmet sağlamaktadırlar. Güney Kore de milli eğitim bakanlığı eğitimle ilgili her türlü sorumluluğa sahip kurumdur. Kişinin ilkokuldan yükseköğretime kadar aldığı eğitiminden milli eğitim bakanlığı sorumludur. Bizim ülkemizde zorunlu eğitim 12 (oniki) yıldır yani buna liselerde dahildir ve yüksek öğretimden ÖSYM sorumludur.
Ülkemizde zorunlu eğitimin 12 yıl olması maalesef herkesi üniversiteye gitmeye adeta mecbur kılıyor. Aile baskısı, komşu baskısı, arkadaş baskısı… Kişiyi özünden becerilerinden ayrı bir role bürünmesine sebep oluyor. Çok iyi şoförlük yapacak birisi baskılardan üniversitede kendisinden uzak bir mesleği okuyor ve yüksek ihtimalle işsiz kalıyor. Ülkemizde birkaç meslek dışında üniversitelerden genelde işsiz gençler yetişiyor. Bize 200 mühendis değil kaliteli eğitim almış donanımlı 1 mühendis lazım. Üniversitelerin nicel olarak fazlalığı kaliteyi düşürüyor. Burada daha önceki makalelerimde de değindiğim gibi üniversite düşmanı gibi algılanmak istemiyorum. Benim amacım, ara eleman önemi, çiftçiliğin önemi, zanaat öğrenme, sokakta öğrenme, iş başında öğrenme süreçlerinin öneminin de unutulmamasını sağlamaktır.
Güney Kore de eğitim de hiyerarşi ne kadar önemli ise yerel eğitimde o kadar önemli. Güney Kore de; bölge veya ilde ki coğrafi yapı, ekonomik yapı ve sosyal yapıya uygun eğitimlerde mevcuttur. Bu sistem benim çok hoşuma giden ve önemsediğim bir konudur. Van da ilkokulu, ortaokulu okuyan hatta liseye giden bir çocuğun inci kefalini bilmemesi, tarım yapmaktan uzak olması, Van kalesini görmemiş ve Akdamar adasının nerede olduğundan habersiz olması, küçükbaş havyacılığın önemini bilmemesi ve otlu peynirin önemini kavramamış olması yerel eğitimin eksikliğidir. Karadeniz de yetişen bir çocuğun çay ve fındık üretiminden uzak olması, Marmara da yetişen bir çocuğun inşaat sektörünün çok uzağında kalması ve sanayilerin önemini kavramamış olması bizim için çok büyük eksiklerdir. Bu örnekleri diğer bölgeler için de söyleyebiliriz. Hazıra alışmış masa başı işlerden medet uman ve bir kuruma kapak atıp emekliliği daha 25 yaşından itibaren beklemek büyük bir kayıptır. Bölgeleri öğretemezsek, önemini kavratamazsak insanları oralarda tutmakta zorlaşır. Gün geçecek kırsalda insanlar kalmayacak, üretimden uzak sürekli tüketici rolünde kent insanları dolup taşacaktır.
Güney Kore de müfredat sabit değildir, olmazsa olmaz konuların dışında yerel eğitim yetkilileri yöreye uygun konularda müfredata ekleyebilirler. Güney Kore’de de bizim ülkemizdeki gibi fazla üniversite var. Üniversiteye gitmeyen genç Koreli yok gibi. Öğrenci günün neredeyse 15 saatini okulda veya ders çalışarak geçirir. Etüt ve dershane kültürü oldukça fazladır. Üniversite sınavları bizimkilerden daha zor ve sınavlar için, rekabet için çocukluktan başlarlar çalışmaya. Evet, bu son yazdıklarım pek hoşunuza gitmemiş olabilir bende işin bu tarafına fazla katılmıyorum. Çocuklar başlıca piyano, İngilizce, el sanatları, tekvandodan oluşan en az 3-4 kursa katılırlar ve bu kurslar için yılda 15 milyar dolar para harcanmaktadır.
Yukarıda saydığım olumlu yönlerinin yanında eğitim sistemlerinde ezberci ve çok zor olmasını da olumsuz olarak görüyorum. Özel kurs ve dershane sistemi çok yaygındır bizim ülkemizde yapılan yeni eğitim politikaları ile dershanecilik sistemi minimuma indirilmiştir. Güney Kore de üniversiteler fazla gelişmiştir özellikle mühendislik ve sayısal bölümlerde çok ileridedirler
Sayısal ve mühendislikte ileri olan bu ülke robotlarla da arası epey iyidir. Yakında eğitim sistemlerini de bu cihazlara teslim edecekler. Robot hizmetçiler, robot klonlar ve hatta robot hamam böceklerinden sonra şimdide robot öğretmenler ortaya çıkıyor. R-learning adı verilen proje dahilinde 2020 de 1000 anaokulunda ve 10000 eğitim merkezinde robot öğretmen kullanılmıştır. Aslında biz ülke olarak eskiye nazaran şu son dönemlerde teknolojide çok çok ileri bir seviyedeyiz. 2020 deki birçok olumsuzluğa teknolojimiz ve iyi yetişmiş mühendislerimiz sayesinde kolay atlattık. Robot kullanımı şimdilik bize heyecan verici gelebilir ama zamanla çoğalması ve insan gücünün yerine geçmesi olumlu yönlerinin yanında olumsuz tarafları da ortaya çıkacaktır. Evet, zamanda tasarruf edilebilir ama yerine robot alınan insanların işsiz kalacağını da göz ardı edilmemelidir. Şimdi bana kızabilirsiniz olaya dar görüşlü bir şekilde baktığımı da düşünebilirsiniz ama siz geniş açıdan da düşündüğünüzde bana hak vereceksiniz.
Sizleri çok yormadan dikkatimi çeken başka bir konudan daha bahsedeyim sonrasında öğretmenlik ile ilgili bölüme geçeceğim. Kore de sınıfların kapısının önünde çocukların ayakkabıları vardır çocuklar sınıfın içine terlik ile girerler aslında biraz bizdeki okulöncesi eğitimin verildiği sınıflara benziyor. Çocukların çoğu renkli ve baskılı çorapları tercih ediyor. Okulda makyaj, küpe, uzun saç yasak dolaysıyla çocuğun kimliği için çorabı önemli, evet biraz mizahi olabilir ama öyle , aslında şöyle de diyebiliriz; kimlik ayaklar altında! . Bir diğer konu ise çocukların sınıfa yastıklarını da getirmesi olayıdır çünkü çocuklar çok ders çalışır ve gerektiği kadar uykularını alamazlar .Ben sizlere Güney Kore eğitimdeki başarılarından bahsetmeye çalışıyorum ama katılmadığım konularda var . Evet, başarılılar ama pek aklı başında bir başarı değil gibi. Bu çalışmalarını daha sağlıklı yürütebilirler.
Öğretmenlik mesleği bizim ülkemizde eski saygınlığını pek korumuş değildir. olayın bu hale gelmesinde herkes suçludur; komşular, aile, toplum, öğrenciler, devlet politikaları… Bu sonuçtan herkesin payı var yani. Güney Kore’de öğretmenlik saygı duyulan bir meslektir. Daimi bir iş ve çalışma koşullarının iyi olduğu bir meslektir. Güney Kore de ilköğretim öğretmeni, ortaöğretim öğretmeni, asistan öğretmen, profesyonel danışman, bakıcı öğretmenler şeklinde sınıflandırılmıştır. İlkokul öğretmenliği en çok talep edilen mesleklerden biridir ve lise mezunlarının yalnızca %5 i üniversitedeki bu bölümlere alınır. Sınıf öğretmenliği için, Türkiye ve Güney Kore de öğretim 4 yıldan oluşmaktadır. Bizim ülkemizden farklı olarak üniversitede bilişim ve teknoloji derslerine çok fazla ağırlık verilmektedir. Ben kendim Trakya üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümü mezunuyum, öğrencilik yıllarımda çok karşı olduğum bize hiç katkısı olmayan dersler vardı bu derslerin yerine bilişim ve teknoloji derslerinin verilmesi daha doğru bir yaklaşım olurdu. Şu dönemlerde teknolojinin ne kadar önemli olduğu hatta kullanmayı bilmenin daha da önemli olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Güney Kore de öğretmenliğe verilen değer diğer ülkelerden çok daha fazladır. Eğitime büyük önem verilen bu ülkede zengin olmanın en önemli yolu öğretmenlikten geçmektedir. Bazı öğretmenlerin kazançları yılda 4 milyon doları bulmaktadır. Aslında ülkemizle kıyaslandığında öğretmen maaşlarında büyük uçurum var buda tabiî ki de eğitime yansımaktadır. Güney Kore de özellikle matematik ve teknoloji branşındaki öğretmenler çok büyük paralar kazanılmaktadır. Dijital sistemin geliştiği bu ülkede ders kayıtları ve internet üstünden yayınlar fazla popülerdir. Özellikle matematik dersleri veren öğretmenler çok meşhur ve öğretmenler web sitesiyle 50 bin dolayında öğrenciye internet üzerinden ders verebiliyor. Özel dersler üniversiteye girişte önemli bir anahtar konumundadır buda özel sektörde ders veren öğretmenlere çok iyi bir kazanç sağlıyor.
Buraya kadar dilim döndüğünce Güney Kore de ki eğitim yapısından bahsetmeye çalıştım şimdi birazda PİSA (uluslar arası Öğrenci Değerlendirme Programı) dan bahsedeyim. OECD’ nin yürüttüğü PİSA testleri 3 yılda bir yapılıyor. Genelde Matematik, Bilim ve Okuma alanlarında yapılıyor. Türkiye genelde ortalamanın altında kalıyor. En başarılı ülkeler Singapur,Japonya, Estonya ve Finlandiya dır. Guney Kore ise bu sıralamada Genelde ilk on ülke arasına girmektedir, buda sıkı eğitim politikasında ne kadar karşı olduğumuz durumlar varsa da ülke eğitimde başarılı bir ülkedir.