Harun Reşid, bir gün Bağdat çevresinde gezerken, bahçesine hurma ağacı dikmekte olan yaşlı bir kişi görmüştü. Yanına gitti ve merakla sordu:

“Meyvesini yiyemeyeceğin bir ağacı neden dikiyorsun?” dedi. “Bilmez misin ki hurma ağacı, meyvesini ancak kırk yıl sonra veren bir ağaçtır.”

Yaşlı kişi, bahçesindeki öteki ağaçları gösterdi:

“Bu ağaçların meyvelerini de onları dikenler yiyemediler ama, yıllar sonra şimdi bizim yiyebilmemizi sağladılar” dedi. “Ben de bunu, bu dünyaya benden sonra gelecekler için dikiyorum.”

Sorusuna verilen böylesi bir yanıtından çok hoşlanan Harun Reşid, elini kesesine attı ve ona bir altın bağışta bulundu.

Yaşlı adam, elindeki altını görünce sakalına sürdü ve “Allah’a şükürler olsun” dedi.

Harun Reşid bu kez, bir merakını daha gidermek istedi:

“Niçin şükrediyorsun?” diye sordu.

Yaşlı adam, olgunluğunu yansıtan bir biçimde gülümsedi:

“Neden şükretmeyeyim?” dedi. “Herkes diktiği ağacın meyvesini kırk yıl sonra alırken, ben bugün diktiğim ağacın meyvesini bugün alıyorum...”

Harun Reşid bu yanıttan da çok hoşlandı ve bir altın daha bağışladı.

Yaşlı adam ikinci altını da sakalına sürdükten sonra bir kez daha “Allah’ım sana şükürler olsun” dedi ve...

Harun Reşid’in sormasını beklemeden, onun da nedenini açıkladı:

“İkinci şükrümün nedeni ise, şudur” dedi. “Başka kişiler bahçelerinden yılda bir kez ürün alırlarken ben, bir günde hem de iki kez ürün alıyorum...”

***

Mart 2019 yerel seçimlerinin arifesiydi. Büyük bir gümbürtü kopuyor tüm Türkiye’de olduğu gibi Van’da da belediyelerle ilgili büyük heyecan yaşanıyordu. Adaylar arasında kıyasıya bir yarış sürerken, herkes bol keseden ‘proje’ dağıtıyordu toplantılarda. Geçtiğimiz yıllarda bir adayın vadettiği gibi Van Gölü üzerine köprü yapan vadeden olmasa da çıtayı yüksek tutanlar fazlacaydı. Bu süreç devam ederken birkaç isim makul ve adem-i makuliyet çerçevesinde konuşuyordu.

İşte bu isimlerden birisinin seçime sayılı günler kala yaptığı tanıtım toplantısındaydım. Sahneye çıkar çıkmaz bol alkış, gümbür gümbür müzik, görsel şölen sunmak yerine sözlerine şöyle başladı: “Ben Dertliyim, bizler dertliyiz. Bizler bu memleketten yana dertliyiz. O yüzden buradayız. Bir aradayız.”

Diğer birçok adayda olduğu gibi gümbürtü kopmadı tabi. Taraftardan değil de birçoğu saygın iş adamlarından, STK temsilcisinden, aklı başından oluşan isimler daha bir ilgiyle dinlemeye başladı. Dikkatler gark oldu.

“Biz iş diyoruz, aş diyoruz, gelecek diyoruz, yarınlarımız diyoruz. Başkalarının ise ne dediği ne demediği ortada.” diyerek bir parti seçimi değil bir yerel yönetim seçimine gidildiğine özellikle dikkat çekti.  “Evimizde musluğu çevirdiğimizde akan suyun kalitesinden, dışarda ayağımızı bastığımız yolun kalitesine kadar belediyenin dokunduğu her alanda değişiklik yapabilir ve insanlara dokunabilirsiniz.” Deyip iyice detaylandırdı. Sonra bizim evimizin içine kadar ilgilendiren bir idarenin yapması gerekenlerini ‘Projelerimiz’ adı altında sıraladı.

Bu başlıklar altında altyapısız mahalle/köyün kalmaması, Van Gölü gibi önemli bir değerin korunması, Edremit’te millet bahçelerinin yapılması, Edremit’in kent meydanı inşası, çarşılar kurulması, yollar yapılması, güneş enerjisi üretim merkezi olması, et ve süt merkezi kurulması, mahalle bazlı üretimlerin teşviki gibi birçok konu vardı. Bunlar iyece etüt edilmiş ve detayları ile anlatılan projelerdi. Diğer adaylar gibi ‘google’den en güzel görselin alınıp altına ‘şak’ diye yapıştırıldığı türden değildi. Her projenin de kendine özgü projesi ve proje detayı vardı.

***

Mesela, “İstemez misiniz Edremit’te doğan her çocuğun adına bir dikili ağacı olsun?” diye sordu. “Bizim Edremit’te bir kent ormanımız yok. Biz hem orman yapacağız hem de çocuklarımıza dikili bir ağacı olmasını sağlayacağız. Bizim düşündüğümüz yeni Edremit’te bunlar var.” Dedi. Görevinin birinci yılında da daha önce tabelasında ‘Kent Ormanı’ yazan, kapısı büyük boşluklara açılan Van’ın ilk kent ormanını da kurdu. Öyle havada kalmayacak projeler olduğunun sağlamasını da daha ilk yılında yaptı.

“Biz projelerimizi sahada gezerken kararlaştırdık. Bunun için geçti. Biz kanalizasyonu olmayan, asfaltı olmayan yerde teleferikten bahsedemeyiz. Tamam biz teleferik de yapacağız ama öncelikle acil eylem planıyla yolu, suyu, altyapısı eksik olan bu insanlarımızın insanı ihtiyacını karşılayacağız. İlk işimiz bu olacak.” Dedi. İnsanların ihtiyacını karşılama anlamında çok ciddi adımlar da attı.

Fakat sadece Edremit’i değil tüm kenti ilgilendiren konulara da yaptığı vurgu nazar-ı dikkati tam anlamıyla celp etmeye yetti. Tam bu noktada dedi ki:

“Bizim en önemli başlıklarımızdan birisi. Biz işsizliği azaltmak istiyoruz. Biliyorsunuz 6 tane teşvik bölgemiz var. Van da bu noktada en fazla faydalanması gereken ilk bölgelerden biri. Ama şu ana kadar çok az yatırım almış. Bundan sonra biz bunu değiştireceğiz. Edremit Belediyesi olarak Edremit’i 7. Bölge ilan edeceğiz. Bunu da tüm Türkiye’ye buradan ilan ediyoruz.”

Burası ilginçti. Hani Büyükşehir Belediye Başkanı bunu dese çok yadırgamaz “Olabilir” derdiniz. Ama bir ilçe belediyesi kalkıp bir otelin toplantı salonunda kenti bir yatırım bölgesi ilan etmekten bahsediyordu. Üstelik dahası da var, değil Van’ın ülkenin sorunu olan işsizliği düşürmekten de söz ediyordu:

“5 bin civarında bir istihdam sağlayacak çalışmalar hazırladık. Biz Edremit belediyesi olarak yatırım olanaklarını kolaylaştırarak en az 5 bin istihdam yaratacağız. Bunun da müjdesini vermek istiyorum.”

***

Tamam, toplantıyı izlemeye gelen vatandaş, partili unutur da gazeteci unutmaz be kardeşim. Kayıt var, fikri takip var, arşiv var. Haliyle o gün takip ettiğimiz o projeleri gazetede çalışan arkadaşlara talimat vererek tam haliyle yazmalarını istedim. O projelerin tamamını cümle cümle yazarak ertesi gün haber olarak yayınladık. O tarihten sonra da o isim ile beraber birçok ismin seçilmeleri halinde o projelere ne kadar sadık kalacaklarını görmek babında bir köşeye kaydedip zaman zaman bakmak üzere rafa kaldırdım.

Aradan bir yıldan fazla zaman geçtikten sonra dönüp belediye başkanı İsmail Say’ın o gün söyledikleri ile bugün olanlar arasında bağlantı kurmaya çalıştım geçenlerde. Henüz değerlendirmek için çok erken olsa da onun ilçeyi yatırım bölgesi ilan etme, ilçede iş-aş yaratma sözlerinin farklı şekillerde vuku bulmaya başladığını gördüm.

Yapılan yolları, parkları, sokaklardan söz etmiyorum. Gençlik merkezleri, millet kıraathaneleri, pazarları geçiyorum. Alt yapıya dair sorunların çözülmesini, ilçenin görünmeyen kısımlarındaki önemli belediyecilik hizmetlerinden bahsetmiyorum bile. Bir yılı aşkın bir zaman içerisinde Edremit’te sessiz sedasız önemli yatırımlar oldu ki, bu yatırımlar yazının başında sunduğum hissede olduğu gibi belki de kendisinin değil Vanlı’nın kırk yıl sonra meyvesini yiyebileceği yatırımlardı.

Ama can alıcı olan başka… Mesela ilçeyi yeni bir teşvik bölgesi ilan eden Başkan Say, birisi belediyenin kendi projesi olmak üzere ilçenin ruhuna uygun 7 civarında otel/turizm yatırımının öncüsü oldu. Van Gölü’nün ilki olacak yüzen otel Edremit eliyle yapılacakken bunun dışında ilçeye cazibe katacak 7 civarında marka yatırım öyle görünüyor ki kısa sürede hayat bulacak.

***

Dünya değiştiği gibi belediyenin yazılı kuralları da değişti. Belediyecilik artık sadece yol yapmak, kaldırım yenilemek, ışık dikmek değil. Belediye yatırımı çekmek, cazibe katmak, değer kazandırmak demek. Her yıl yolları bozup yeniden yapmaktansa cazibe katmak istediğiniz yere doğru bir yatırımcı getirip orayı cennet köşesine çevirip tüm yatırımları özel sektör eliyle oraya uygulatmak bir zeka ve ileri düzey yöneticilik işidir.

7’inci teşvik bölgesi olarak ilan edilen ilçede 7 otel, 7 turizm yatırımı bilmem kaç yüz istihdam, kaç bin karın tokluğu demek. Gençlerin batıya göç etmesinin önüne geçmek, inşaat köşelerinde çalışmanın son bulması, bu kentin kentliliğini İstanbul’a taşımasına engel olmak demek.

Dahası var. Bir de kendisinin de haftasonu tapu dağıtımında “Bitmeyen aşkımız” dediği Çevre Yolu hikayesi var. Toplantıda ufku geniş tutan İsmail Say’ın, Çevre Yolu için bizatihi işle ilgilenmesi gereken isimlerin birçoğundan daha büyük bir çaba vermesinin öyle lüzumsuz bir iş olmadığını hepimiz biliyoruzdur. Say, Çevre Yolu’nun ilçenin görünmeyen bir yerinden, arka tarafından dolaşacak olan Çevre Yolu konusunda hiç canını sıkmayıp vitrine oynayacak işlerle uğraşıp sahil meydanına biraz daha makyaj yapabilirdi. Ama bu arada önemli bir lojistik merkezinin yatırımını kente çekti, birçok dev yatırımcı ile bağlantı kurdu, özel yatırımcıların peşine düştü, Ankara’da vekillerle mesai yaptı, ilçedeki yatırımcıyla barışıp yatırım yapmak isteyen herkesin deyim yerindeyse evrakını bile kendisi hazırladı.

Bununla sınırlı değil. Say, Çevre Yolu’nun Edremit için de ‘nur alem nur’ olduğunu bilecek kadar öngörülü davrandı. Çevre Yolu’ndan geçen fiş kesmeyecek Say. Ama o Çevre Yolu ilçeye gelecek olan yatırımları ikiye katlayacak, orada nitelikli yatırımın önünü açacak. Edremit’in sadece önü değil arkası da cazibe merkezi olacak. Üstelik Van Gölü’nü görebileceğiniz en güzel noktalardan birisine kurulan Edremit artık koca iş makinelerinin değil deniz ile buluşan Vanlılar’ın denizin mavi kokusunu içlerine çekecekleri bir güzergah olacak. Van gibi 1 milyonu aşkın nüfusu ilgilendiren bir meselede sorunun çözümünde rol oynayacak ve yıllarca dua alacak bir isim olarak kalması da cabası tabi.

***

“Biz Edremit’i sevdik, Edremit de bizi sevecek inşallah.” Say seçim döneminde severek çalıştığını, insanların elini yürekten sıktığını belli etmişti. Yapmacıklıktan uzak, iş görmeye odaklı bir profil olduğunu onu yakından tanıyanlar zaten biliyordu. Bu süreçte çok tanımayan halka da göstermiş ve hissettirmiş oldu.

Dediğim gibi isterse vitrine daha çok süsleyebilir. Ama görünen o ki Say, toprağa bir şeyler ekip uzun vadede birilerinin çok ekmeğini yiyeceği tohumları toprak ile buluşturma peşinde. O yatırımlar ya da yenileri ne zaman Edremit’i Türkiye’nin en cazip en yaşanabilir ilçelerinden birisi yapar bilmiyorum ama niyetin halis olduğundan şüphemiz yok. Vatandaş da bunu hissetmeye başladı. Gördüklerimiz, tecrübelerimiz geçmişte de güne değil geleceğe yatırım yapanların, toprağa tohum atanların hep ‘hayırla’ anıldığının tecrübeyle sabit olduğunu teyit ediyor. En azından şu ana kadar gördüklerimiz budur.

Ve sanırım gördüklerimiz üzerinden şunu da diyebiliriz: “Edremit de seni sevdi.”