Önceki gün gazetemizde yer alan bir haber vardı.
Van İl Milli Eğitim Müdürü Mucip Kına’ın sosyal medyada paylaştığı görüşler habere taşınmış, Taksim Gezi Parkı olayları ile ilgili sarf ettiği ‘Medya Öküzleri’ ifadeleri ön plana taşınmıştı.
Sosyal medyada Van’ın önde gelen isimlerini sıkı takip edenlerdenim bende. Kına’nın yaptığı çalışmaları da çoğu ziyaret haberi olsa da hem medyadan, yazdıklarını ise sosyal medya aracılığıyla takip ediyorum. O yüzden, görünce çok şaşırdım. Hükümet lehine yazdığı satırlara karışmamız pek doğru değil ama yorumlarda kullandığı dil ve yazdıklarını okuyunca ilk tepkim “Hiç yakışmadı” şeklinde oldu.
Kişisel yorumumu biraz daha ileriye taşıyayım ne kullanılan dil, ne de böylesi bir Başbakan sempatizanlığının o satırlara yansıması hiç de etik gelmedi bana. Üstelik bu görüşlerin sahibi Van’ın İl Milli Eğitim Müdürü. Zaten biz de sorduk: “Van’ın eğitim sorunlarında da böyle ‘hararetli’ olmanız gerekmez miydi? İlin eksikliklerinin çözülmesi noktasında bu kadar ‘istekli’ davranamaz mıydınız?” diye…
Cevap gelir mi bilmem, ama gelmezse de şaşırmayacağım. Ne de olsa kendisi de Vanlı her kurum amirinin görevden alınmasının ardından Van’a gelen ‘Başbakanın Adam’larından biri olarak anılıyor.
Hiç duymadınız mı?
Bahse konu isim bu tabire sadece bir örnek. Son zamanların moda ifadesi bu artık. İlden başarısız diye gönderilen Vanlı kurum amirlerinin yerine her gönderilen isim ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapılıyor önce.
‘Ak Parti’nin mi, Cemaatin mi?’ adamımı gelecek derken, pat diye bir isim atanıveriyor.
Atamadan üç beş gün sonra da yeni paşamızın(!) pardon müdürümüzün kimin adamı belli oluyor: Başbakanın adamı!
Aynen böyle işliyor son zamanlarda bizim yöneticilerimizin atanma serüveni. Sonrası ise tam bir trajikomik olaylar silsilesi.
Hani bu isimler Başbakanın adamı ya, ne 7 vekilimiz ne siyasilerimiz ne de ildeki diğer amirlerimiz paşazadelere söz geçiremiyor. Başbakanın adamı ya, haşa ne haddimize!
Memlekette eğitim sorunu mu varmış, Van Türkiye’de dibe mi vurmuş, sağlıkta skandallar mı yaşanıyormuş, hastanelerimiz çöplüğe mi dönmüş… Kimin umurunda…
Hal böyle olunca da eğitimde de, sağlıkta da, ekonomide de halimiz ortada:
Eğitimde bir türlü çıtayı yükseltemiyoruz. Yeni yeni okullar yapıyoruz ama ne okulları layık kaliteli eğitimi yönetebilecek amirler ne de bu işe hakkıyla sarılacak müdürler getirebiliyoruz. Giden hemşerilerimizin yerine gelenlerin aklı fikri İstanbul’larda, Ankaralar’da...
Sağlıkta gelinen durum ortada. Son zamanda sağlıkla ilgili şikâyetlerin ardı arkası kesilmez oldu. Keyfi hastane kapatmaları mı desek, çöp içindeki hastaneler mi desek, döner sermayesi son aylarda her geçen gün biraz düşen ve gitmeyi düşünen doktorların çaresizliği mi desek…
Ya iyice çığırından çıkan özel hastanelerdeki denetimsizlik?
Bunlar sadece sorunların bir kaçı. Muhatabını bulmadığınız bu konuları vatandaşa sorduğunuzda ise aldığınız cevap aynı: Bu isim bizzat Başbakan tarafından gönderilmiş. Öyle diyorlar…
Görüyor musunuz siz Başbakan Erdoğan’ı. Sağ olsun duyarlı davranmış, Sağlık Genel Sekreterini de, Milli Eğitim Müdürünü de, DSİ Müdürünü de, Karayolları Müdürünü de işin kısası ilde kilit noktalarda bulunan herkesi de bizim yerimize düşünmüş bizzat kendi seçip göndermiş.
Emir büyük yerden olunca, Van’da ite kalka çalışan bu isimlere de söz geçirmek zor oluyor. Biraz vicdanlı yöneticiler kente bir şeyler yapmaya çalışsa da Başbakanın adamlarının engellerine takılıyor. Eee nasılsa milletvekillerinin, iktidar partisinin il yönetiminin de söz hakkı yok, onların canı sıkılana kadar da biz onların efkarlı halleri ile idare etmeye mahkum oluyoruz.
***
Dediklerime lütfen kulak verin sayın vekiller.
Başbakanın adamları olarak anılan bu isimler yarın öbür gün siz vatandaşın karşısına çıktığınızda koca bir taş olarak her yerde karşınıza çıkacak.
Onların bu vurdumduymazlığı, sizlerin ise bu söz geçirememe haliniz hem Van için hem de sizin için büyük bir tehdit oluşturuyor. Kurum amirleri ne sizlerin nede parti teşkilatınızın kuklasına dönüşmesinler. Sizler halkın talepleriyle kamu görevlilerini buluşturması gereken kişilersiniz.
Biliyoruz ki hükümetin yolladığı paranın haddi var hesabı yok. Bu paraları hizmete dönüşsün diye yolluyorlar. Ama ‘Başbakanın adamları’ yüzünden bu paralarda heba oluyor.
Siz bir kentin üç temel taşı olan eğitim, sağlık ve ekonomisinde söz sahibi insanlara halkın beklentilerine cevap olmak adına söz geçiremiyorsanız, bu insanlarla birlikte çalışamadığınız için yaptıramadıklarınızın hesabını vatandaşa ödersiniz. Daha doğrusu onlar size hesabı sandıkta ödetirler.
Olayın ciddiyeti nasıl anlatılır bilmem ama, bir ağabeyim eğitim, sağlık, işsizlik ve belediye hizmetlerinin yetersizliğinin orta sınıf aileler için bir göç sebebi olduğunu bununda Van için geçerli olduğunu zaman zaman dile getiriyor.
Bu durumun vehametini anlatır umarım.
Olayın başlangıcındaki Twitter mevzusu sadece bir bahane ama dediğim gibi bu rahatlık hayra alamet değil. Ne il için ne de sizin için.
Başbakanın adamı olmak kolay değildir, olanlarında Başbakan’ın bu güvenine karşılık geceli gündüzlü nasıl hizmet için çalıştıklarını, milletin rızasını kazanmak için çabaladıklarını biliyoruz, görüyoruz, şahit oluyoruz (Bakınız Van Valisi).
Bir söz de bu kurum amirlerine:
Çok sıkılıyorsanız, zorla bu ilde durmanızın anlamı yok. Bir telefona bakar, Sayın Başbakandan değişiklik talep edin. Hoş biliyoruz ki Başbakan işi gücü bırakıp bu işlerle uğraşmıyor ancak arkasından seçip meclise yolladığımız vekillerin onayı olmayan kurum amirleri hele birde bu şehri bilmiyorlarsa burada stajyer gibi kalıyorlar…
Size değil, bize yazık!