Bugünkü Van ziyaretiniz ne deprem sonrası defalarca yaptığınız geldiğiniz o ziyaretlere ne de Genel Seçim öncesi yaptığınız ziyaretlerinize hiç mi hiç benzemiyor. Gelinen kritik eşikten dolayı bu seferki Van ziyaretiniz hem Van halkı hem de partinizdeki sorumlu her bir siyasetçi için ciddi bir anlam taşıyor.
Yola çıktığınız günden bu yana sizinle yer alan ve on yılı aşkın bir süredir sizinle aynı yolu yürüyenler, daha önce gönül koymuş olsa da size ve partinize gönül koyanlar, geçmiş dönemde görev yapmış vekiller, belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, kısacı partinizin her türlü kademesinde yer almış isimler, partiniz nezdinde uzun uzadıya yapılan konuşmaların bizzat içinde bulunanlar, seçim dedikodularında yer alan isimler, adaylığını saklayıp saklayıp geldiğiniz tarihe denk getirenler, aday olmak için gidişinizi bekleyecekler, görmezden gelinenler, yok sayılanlar, küçümsenenler, şans verilmeyenler, hesaba katılmayanlar kısaca tüm Van sizi izleyecek.
Malumunuz uzun soluklu bir yerel seçim heyecanı ve hemen bir yıl sonrasında vuku bulacak genel seçimlerin arefesindeyiz. Elbette ki siyasetiniz sadece Van’ı kapsamıyor ama Van bugün karşınızda Urartu Kırallığı’nın başkenti, Osmanlı’nın önemli Kürt bölgelesi olmanın dışında başlattığınız çözüm sürecinin önümüze sunacağı yeni Türkiye’nin de önemli kavşaklarından biri olarak duruyor. Bugün ve yarın buluşacağınız Van, kuruluşunuz sonrasında sizi büyük bir muhabbetle karşılamış, uzun süre iktidarda tutmuş son yerel ve genel seçimlerde ise muhalefet konumuna düşürmüş bir kent olarak karşılıyor sizi.
Bugün Van size hayran ama partinize kırgın olarak çıkıyor karşınıza. Siz Van’a hayran, Van size hayran. Lakin ortadaki soğukluk aşık usandırır cinsten. Sizi başına taç eden analar, kendine örnek alan genç nesiller, kahvede kardeş muhabbetiyle adınızı anan babalar, televizyonda izlerken yüreği muhabbet dolan dedeler ve nineler yeni bir gelin edasıyla karşılıyor sizi.
Yaşanan büyük depreme rağmen adeta hükümeti Van’da idare edip, Dünyada bir benzeri olmayan yatırım ve çalışmalar ile Van’da büyük işler yaptınız. Her ne kadar yerinde anlatılıp, lenhizide iyi şekilde kullanılmasa da 1 milyon nüfuslu bu ilin yüzbinlercesinin hayır duasını aldınız. Lakin, deprem sonrası bir baba şevkatiyle yaklaştığınız Van’a Büyükşehir ismini bir ismin ötesine geçiremeyen Van’ımız ciddi anlamda büyükşehir olmak için de yine sizin büyük bir şehir olduğunu hissettirmenizi bekliyor.
Öyle ki; iktidarken yerelde muhalefet konumuna düşen, yerelde muhalefet iken de geneldeki muhalefetin bile ötesine geçemeyen Van İl Teşkilatınız ve belediye meclisinin önünde çok zor bir seçim var. Zira bir çok siyasetçiniz bölgede “Tayyip üstadımızdır, anamızdır, babamızdır. O bir dünya lideridir” demekten öteye geçemiyor. Sizi tanıyan insanımızı artık tekrar tekrar sizi anlatan siyasetçileri görmek istemiyor. Sizin az evvel, akşam, dün söylediklerinizi papağan gibi burada tekrarlayan bu siyasetçiler değim yerindeyse çok ‘sıktı’ Van halkını.
BDP’nin asfalt ve kelebek taşıyla deniz seviyesine indirgenmiş belediyecilik anlayışına hayran kalmış bir Van halkına ‘Canım sana feda olsun Başbakanım’ diyen bir muhalefetin olabileceği kadar güçlü olan bir il teşkilat ile çıkacaksınız bu seçim yarışına. O yüzden işiniz zor. Velhasıl artısıyla, eksisiyle karşılaşacağınız bir seçim öncesi ben de naçizane olarak önümüzdeki seçime nasıl girip nasıl girmeyeceğinize, kimler ile yola çıkıp kimler ile yola çıkmamanız gerektiğine ve sizin gölgenizdeki teşkilatınızın neleri yapıp nelere yapamadığını dilim döndüğünce aktarmaya çalışacağım. Manşetimizde halk nezdine indirgediğimiz ‘Nasıl bir büyükşehir belediye başkanı?’ sorusuna ben de kendimce cevap vermeye çalışacağım.
* * *
Yazımın bu boyutunda bir başbakan olarak değil AK Parti Genel Başkanı olarak devam edeceğim yazacaklarıma. Van için tarihi bir önem taşıyan bu yerel seçimlere girerken adaylık sürecinde ve seçim döneminde şu tavsiyelerimi dikkate almanızı istirham ediyorum:
-“Ben aslında aday değildim, halk aday olmamı istedi” ifadeyle karşınıza çıkan tüm adayları listenizden özellikle çiziniz. Zira bu kesimler genellikle adaylığını destekleyecek bir halk kitlesi olmayan ve bir adım öne çıkmayı ‘halka’ yıkan cesaretsiz tiplerdir. Van’ın korkak bir adaya ihtiyacı yok!
-Bir kağıt helva ile çok gönül almayı çok rahat başarabileceğiniz bir kentte, asfalt dökenin, kaldırım taşı döşeyenlerin ‘padişah’ ilan edildiği bir belediyenin insanıyız. Büyükşehir belediyesinden de en fazla bize bir otopark yapmasını kadar basite indirgenmiş hayallerimiz var bizim. Şu çılgın projeleri olan adaylarınızın projelerini iyi inceleyin derim. Gerçekten uzak, fizik ötesi gibi duran projeleri olan siyasetçileri aday göstereceğinize herhangi bir ildeki Karayolları Müdürünüzü aday gösterebilirsiniz. Zira asfalt dökmekmekle belediye başkanı olunsaydı, başkana gerek kalmaz belediye başkanlığını Karayolları Müdürü yapardı! Van fizik ötesi bir adaya da ihtiyacı yok!
-Bireysel hesaplarla sadece aşiretini kullanarak, aşiretinin arkasında olduğunu sanıp da aslında arkasında bir kişinin bile olmadığının bile farkında olmayarak “Bak Başbakanım aşiretimi aldım da geldim” diyenlerin bir kerecik olsun arkasına bakmasını sağlayın, o büyükşehir adaylığı için yediği haltın ne kadar büyük olduğunu anlayacaktır. Lafa bile gerek yok! Tamam bir aşiret gerçeğimiz var ama aynı aşiretten 10 farklı aday çıkarıp 5 farklı partiye bölünen bu da yetmezmiş gibi her biri “Beni seç aşiretimin oyu senin” gibi adaylar gelecek karşınıza. Van halkı hala feodal kafadan kurtulamamış bana aşiretini söyle sana döktüğüm asfaltı söyleyeyim zihniyetinde bir başkan istemiyor!
-Önünüze büyükşehir aday adayı olarak gelmesine rağmen büyükşehirin ne olduğunu bilmeyen bir çok aday gelecektir. Belediyeyi bakkala, büyükşehiri süpermarket yönetmeye benzeten aday adaylarıyla bizim alakamız yok. Tanımıyoruz onları. Bize büyükşehiri anlatacak bir aday gönderin Sayın Başbakan. Lüften onlara İstanbul, Ankara veyahut Bursa’da bir tur attırıp büyükşehirin ne olduğunu gösterip Van’a geri gönderin. Van dünyadan bihaber adayların onları temsil etmesini istemiyor!
-Van sadece AK Parti İl Teşkilatı binasındaki hesap kitaplar ile belirlenmiş bir büyükşehir adayını ve onun etrafında şekillendirilmiş ilçe belediye başkanlarını ve onların ‘yetmez ama evetçi’ meclis üyelerine kabul etmeyecektir. Bu göz göre göre intihar olur. Lütfen kafa olarak teşkilattan bile çıkamayacak kadar dar gözlükle ile bakanların sizi büyükşehir konusunda büyük yanılgılara düşürmesine izin vermeyin. Size kanaat önderleri olarak tanıtılan isimlerin bırakın önder olmayı bir ‘kanaatının’ bile olmadığını kanaat notu kullanmaya kalkasınız 5 üzerinden 1 bile veremeyeceğiniz tiplerden oluştuğunu görmezden gelmeyin. Önderlik bu adamların neyine. Bu insanlar kendi sokağına bile önderlik yapamayan kimselerken bazı isimlerin size bunları Van’ın ‘sözde’ kanaat önderi olarak tanıtmasına izin vermeyin. Van tek yumurta ikizi siyasetçilere bu dönem oy vermek istemiyor!
-Halkın nabzını bu kez iyi tutunuz. Vekil çıkaran, bakan çıkaran bu il eninde sonunda dönüp dolaşıp halkının gözünü çıkaran siyasetçilerden bir adım bile öteye gidemedi. Bu halk bakan ve kardeşlerinin egemenliğini de gördü, Van’da olmamasına rağmen Van’ın kaderini uzaktan kumanda ile belirleyen siyasetçiler de gördü. Temayül yoklamalarında birincinin sonuncu, sonuncunun birinci gibi gösterildi. Temayül oylamalarını sandığı ile kapıp uçakta yap boz yapan siyasetçileri de gördü, ildeki siyasi nabzı tutmaya gönderdiğiniz il ve bölge koordinatörlerini bal, kaymak, murtuğa yedirerek ‘Vanlıyam Şanlıyam Kılıcı Kanlıyam’ türküleriyle Ankara’ya gönderen teşkilatlar da gördü. Ama bu Van hiç ama hiçbir kez bile layıkıyla ‘İstiyorum’ dediği siyasetçiyi size gönderemedi. Biz “Acımızdan ölüyok” dedik onlar gelip size “Efendim Vanlılar ekmekten razı değil pasta isterüz” diye isyan ederler diye anlattılar. Siz “Git bakalım Van’ın derdi nedir” diye gönderdiğiniz siyasetçiler gelip Van halkına “Sen misin Padişah’a kazan kaldıran bre mel’un!” diye bize parmak salladılar. Van daha fazla katakulliyle yönetilen bir il olmayı istemiyor.
Van halkı AK Parti’den bu dönem tek bir şey istiyor. Yüzü de siyaseti de eskimemiş. Aşirete inanıp aşirete de kanmayan, eli yüzü düzgün, belediyeyi aile şirketi olarak kullanmayacak, siyasetini seçildikten sonra belediyenin yapı ve hizmet alımı işlerine taşımayacak, büyükşehir isminin yükü altına girebilecek bir isim istiyor. Sizin anketlerinizde yüzde 10-15 gibi bir puan geride bulunan AK Parti’nin kurtuluş reçetesi ‘temiz’ bir aday ile Van halkının karşısına çıkmanızın altında yatıyor.
***
Bakıyorsunuz:
-Sizin Ortadoğu’ya, Arap ülkelerine, İran’a, Irak’a dönük en önemli yüzünüz olan Van, daha Kapıköy sınır kapısında bir kasa kivi bile geçiremiyor.
-Kent yaşanılan deprem felaketinden sonra bakanlık ile birlikte çizilen imarla artık bu karmaşıklıktan kurtulmayı beklerken ‘L’ şeklindeki bir mecburiyet caddesinden öteye gidecek yerimiz kalmadı artık. İmar sıfır, şehirleşme sıfır. Belediye ben eski Van’ı istirem de istirem diye tutturdu. Hala 1950 model imar ile büyüyoruz biz! Gelişmişlik olarak kitlendik resmen!
-Yeşil alanımız yok denecek kadar az, sürekli olarak renk değiştiren gölümüz yeşil olunca dünyalar bizim oluyor. Ne düzgün yapılaşma var ne de yeşil alan. İkisinden biri olsa ne ala!
-Alt yapısı biten üst yapısı ‘idareten’ dökülen asfalttan ve parke taşından öteye gidemeyen caddelerimiz ve sokaklarımız var. Millet Gezi Parkı’nı beğenmezken biz Gez’ecek park bulamıyoruz bir de kavgasını mı verelim? Bir Gökçek’in bir Topbaş’ın yaptıklarını Bilim Kurgu filmi gibi izliyoruz.
Bize de yazık değil mi?
-Her gelen anamızı övüyor ama kimse de babamızı sormuyor. Önümüzde koca bir göl var. Daha el değmemiş gölümüze günlük 50 tonu aşkın atığın gittiğinden haberdar mısınız? Sözde bu gölün etrafından ona yakın sorumlu belediye ve kurum var! Bir de görebilsek…
-Ne sanayimiz var, ne lokomotif sektörümüz. Kimimiz kaçak mazot zenginiyiz, kimimiz bir kilo toz bir otopoz atasözü ile dört köşeyiz. Zengini zengin fakiri ultra fakir. İşsizlikte zirveye oynuyoruz!
En büyük umudumuz İŞKUR! O da olmasa bittik…
- Ankara’dan gelen tüm kurum amirleri burada taze gelin oluyor. Hepsinde ayrı bir afra tavra var. Bayrampaşa cezaevine düşmüş bir günlük mahkumları andıran kurum amirleri, 3-4 yıl kalacaklarını bilmiyormuş gibi “Ben zaten gidiciyim” havasında Van’da misafir sanatçılığı oynuyor. Daha gelir gelmiz gitmenin hesabını yapan, geçici geldiğini hesap ederek ailesini getirmeyen dolayısıyla akşamını da oflayıp poflayıp geçiren ‘müdür felan’ olmaya arada da memleketi kurtarmaya gelen kurum amirleriye boğuşuyoruz. İyi mi! Kurumsallaşmada sıfırız yani!
-AK Parti ağa-baba-para partisi; BDP kimlik-bedel-ideoloji partisi. Ortada kalan? Ortada kalanların parasız ve kimliksiz gezdiği bir ilde eldekilerden medet umuyoruz. Onlar varken bize siyasete girmek düşer mi?
Haşa!... Ne haddimize ağam…
Uzun lafın kısası… Bu kentte sizin için siyaset, bizim için temsiliyet çok zor gibi. Benim arzuhalim bu kadardır Başkanım. Bizim derdimizi, sorunlarımızı, sıkıntılıramızı görün de öyle gönderin bize bir büyükşehir başkanı.
Bir ismini söylemediğimiz kaldı.
Onu da siz biliyorsunuz gayri…
Arz ederim…