Onlar doğanın en masum insanlarıdır. Yanlarından geçince sizin o bildiğiniz kafayı bulandıran o pahalı parfüm kokuları yoktur. Üstleri başları kirlidir ve giydikleri kıyafetlerin çoğu ya yırtık ya da yamalıdır. Hayal kuruyorlar, sizin bildiğiniz öyle; Amerika’ya gideyim, şu pahalı arabam olsun, şu kadar param olsun, şu unlu kişiyle buluşayım, ayrı evim olsun… Gibi gönülsüz hayaller değil, saf temiz ve masumca hayaller; ayakkabımın rengi şu olsun, parka gideyim, babam çok çalışıyor az bizimle vakit geçirsin, annemin elleri çalışmaktan çatlamış ona bir çamaşır makinesi alayım da elleri iyileşsin… Gibi daha gönülden kurulan hayalleri vardır. Evet, köy çocuklarında bahsediyorum, ayakkabıları yırtık ama gönülleri çatlamış taşı bile onaracak masumluğa ve sağlamlığa sahip çocuklar.
Köy çocuğu saflığı ve temizliği temsil ediyor. Hareketleri, davranışları, duyguları ve bulundukları ortam çok doğaldır. Büyüdükçe içlerinde ki o saflık kaybolmuyor. Kibrin, hilenin ve kötülüğün eksik olmadığı şehirlerin aksine onların içinde o saflık ve merhamet her daim daha da dallanarak büyüyor. Onların bakış açısı ve düşünceleri o kadar basit ki; çok zor gözüken sorunları çok kolay çözebiliyorlar çünkü içlerinde bir çıkar, bir hile yoktur ve gözükenin arkasında kocaman oyunlar yoktur. Saygı ve sevgi bu insanların en önemli kurallarıdır ve bu kişinin doğumundan ölümüne kadar canlılığını korumaktadır. Olayların çözümünde de başvurulan en önemli dayanak bu sevgi ve saygı kuralıdır.
Ben bir köy öğretmeni ve köyde yetişmiş biri olarak bunları birinci ağızdan sizlerle paylaşıyorum. Sınıfınızdaki çocukların hal ve hareketleri adeta bir rüyanın canlı senaryosudur. Özellikle günümüzde çocukların yetiştirme şekillerine, velilerin çocuklar üzerindeki etkilerinin iğneden ipliğe, zerreden küreye en ince ayrıntısına kadar olduğu bu dönemde böyle saf ve temiz köy çocuklarını görmek bizim için birer nimettir. Gördük, görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz, şehir çocukların şımarıklığını, saygısızlığını ve velilerinin onlara kattığı yapay rollerini. Ama köy çocuklarının her davranışında bir doğallık vardır ve bu doğallıklarını çevresinde ki her canlıya da eksiksiz aktarabilmektedirler. Belki burada çok abarttığımı düşünebilirsiniz ama ben gördüğüm ve bildiğim kadarıyla yazıyorum. Öğretmenin oturtamadığı, öğretmeniyle alay edip onu sosyal medyada paylaşıldığı, ağzında sakız ve saygının bir laftan ibaret olduğunu gösteren çocukların olduğu yerler genelde köylerin dışındaki yerlerdir. Ama köy çocukları her haliyle sizlerin ağzının içine bakıyor, size olduğu gibi, sizin vereceğiniz her bilgiye de her davranışa da sonsuz saygı gösteriyorlar.
Burada köy hayatını yüceltip şehir hayatını yok saymak ve şehir hayatının olmaması gerektiği manasında gibi bir anlam çıkarılmasın, tabii ki de köy hayatının olumsuzlukları da vardır tıpkı şehir hayatının olumlu tarafı olduğu gibi. Dış koşulları göz önünde bulundurmazsak köy çocuğu olmak, doğa ile iç içe büyümek, hayvanlarla hayatı paylaşmak çok iyi çünkü doğa ile iç içe olmak bize yaşamın özünü kavrama bilinci geliştirmemize çok katkı sağlar. Bu çocuklar buralarda hayatın değerini ve kendi emekleriyle bir şeylerin nasıl yapıldığını öğreniyorlar. Ama bunların yanında çocuğu etkileyen belli olumsuz kalıplarda mevcuttur. Çocuğun gelişimi üzerindeki en önemli etki, korku kültürüdür. Çünkü korku kültürü gelişime kolay kolay müsaade etmiyor, kızla erkeğin paylaşımını engelliyor, büyük küçük ilişkisinde örf adetler daha sert, çocuklar daha ataerkil ailelerde büyüyor, toplum kurallarına karşı gelmek daha tehlikeli, herkesin birbirini tanıdığı yerde dedikodu insan davranışlarını daha fazla etkiliyor. İmkanların kısıtlı olması ve ailelerinin gerekli eğitim donanımına sahip olamamaları bu çocukların gelişimde büyük sorunlar teşkil edebilmektedir.
Bunun yanında şehir hayatının olumlu taraflarına da değinecek olursak: Şehirde yetişmiş insanların gördükleri, olanakları daha farklı ve istediklerine daha kolay ulaşabilmektedirler. Bunun farkında olmak, hayatına yansıtmak ve bunu olumlu bir kazanıma dönüştürmek şehir insanın elinde olan bir durumdur. Eğer bunu hayatlarına geçirebilmişlerse fazlaca bir farkındalıkları olacaktır ve hayata daha geniş bir açıdan bakma şansları da olacaktır. Ufukları daha geniş ve eğer insan ilişkileri açısından düşünürsek belki bazı şeyler daha temiz kalmış olabilir köy yaşamından. Aslında köy ve şehir arasındaki farklılığı bir uçuruma sürüklemek doğru olmaz çünkü ikisinin de birbirine muazzam derecede ihtiyacı vardır. Köy çocuğu günümüzde ömrünün sonuna kadar köyde kalacak diye bir durum söz konusu değildir çünkü hayatın gerçekleri vardır. Bu çocuk okula gidecek, eğitimin her basamağı köyde bulunmaz bunun için mutlaka şehre gitmesi lazım. Bunların yanında imkanlar açısından da köylerde aldıkları eğitim şehirdeki eğitim gibi olamıyor. Bu konuda yetersiz kaldıklarını ve çocuklarının potansiyellerini ortaya çıkarmakta zorlandıklarını söyleyebiliriz.
Köy çocuğu olmak her şeye rağmen çok güzel bir şey ama bir yaşa kadar, daha sonra okumak için farklı yerlere gidebilir ama köyde geçirdiği saf sade hayatı unutmadan ve arada ziyaret ederek bunu da yaşatmalıdır. Köyde doğan ve büyüyen çocuklara gıpta ile bakıyorum ama onlar da eminim şehir çocuklarına öyle bakıyorlar. Köy çocuğu olmanın iyi yanı da var kötü yanı da. Ben de bir köy çocuğuyum; ama nasıl diyecekseniz. Şehrin dışında büyüdüm. Okulun yaz tatilinde herkes güldü eğlendi ben elimde orakla, dirgenle, tırmıkla tarlada ot ve buğday ile uğraşmak zorunda kaldım. Sosyal faaliyetten çok uzaktım. Kendimi geliştiremedim. Ama şöyle kesin konuşmakta doğru olmayabilir; ben şehirde yaşasaydım kendimi kesinlikle çok iyi geliştirirdim ve imkanlarım çok çok daha iyi olabilirdi, diye. Bunun çoğunluğu benim elimde olabilirdi ama elimde olmayan şeylerden ötürü beklediğim hayatı yaşamaya da bilirdim. Burada köyde yaşamanın ve köy çocuğu olmanın faydalarının yanında şehirde yaşamanın faydalarını iyi bir şekilde dengelemeye çalışmalıyız. Bu iki uç noktaya da ihtiyacımız var. Köyde yaşayan çocuklarının saflığı, temizliği ve doğallığının yanında şehirde yaşayan çocukların sahip olduğu imkanlarının çok iyi bir şekilde farkında olmalıyız.