Arapça asıllı bir kelime olan “nazar”; “bakış ve görüş” anlamlarına gelir. Türkçede ise daha ziyade, “göz değmesi veya bakmak suretiyle maddî ve mânevî bir etki meydana getirmek” anlamına gelir.
Kültürümüzde nazara çok önem verilir ve nazardan çok çekinilir. Onun için nazar değmesin diye bazı güzel şeyler saklanmaya çalışılır. Örneğin; çocuğun başarısı, yeni alınan ev, araba vs.
Bir rivayette şöyle denmektedir: “Nazar deveyi tencereye, insanı mezara sokar.”
Nazarın mahiyeti ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirdiği dinen de kabul edilmektedir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:
“Ve inkar edenler, zikri (Kur'an-ı Kerim-i) işittikleri zaman gerçekten seni neredeyse gözleriyle devirirler. Ve; Muhakkak ki o, gerçekten mecnundur derler. Ve O Kur'an-ı Kerim, alemlere zikirden ve öğütten başka bir şey değildir. (Kalem 51-52)
Bir kısım alimler de bu ayetlerin nazar ayetleri olmadığını söylüyorlar. Ayette belirtilen hususun nazar değil öfke olduğunu belirtiyorlar. Bunu Saff suresi 8. ayette “Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” denildiğini ve ayetlerde kafirlerin öfke ve arzularını yansıttığını söylüyorlar. Nitekim Kalem 51 de
“...Muhakkak ki o, gerçekten mecnundur (deli) derler.” Muhakkak deli gözüyle baktıkları kişiye neden nazar etsinler.” ifadesiyle ona güçleri yetseydi fiziki bir kuvvet uygulayacaklarını belirtiyor, diyorlar.
Cinlerin şerrinden ve göz değmesinden Allah’a sığınıp değişik dualar okuyan Hz. Peygamber (sav), Felâk ve Nâs sûreleri indirildikten sonra diğer surelerden ziyade sadece bu sûreleri okumaya başlamıştır.
Nazara karşı dua dışında; nazar boncuğu gibi nesneler taşımak, muska takmak, at nalı veya kafası asmak yahut Şamanist gelenekten gelen kurşun dökmek gibi âdetleri İslâm uygun bulmamış ve bunları asla meşru görmemiştir. Hz. Peygamber de muska takılmasını hoş görmemiştir. Bu nedenle çeşitli adlarla insanların zaaflarından çıkar sağlayan istismarcı kimselere gidilerek onlardan şifa beklenilmesi, yanlış bir tutumdur.
Nazar ile ilgili yukarıda farklı fikirler varsa da dua dışındaki nazar boncuğu, muska vs. kullanmanın doğru olmadığı hususunda ittifak vardır.
Sonuç olarak hasetçinin haset dolu bakışları bir tehlike oluşturmakla birlikte, Allah’a sığınan bir müminin bu kötü bakışlardan etkilenmesi son derece sınırlıdır. Unutmayalım ki Rabbimiz dilemezse kimse bir başkasına zarar veremez.