“Kimi insanlar, kimsenin yardımı olmadan yollarını bulurlar. Diğerleri ise başkasının yardımına ihtiyaç duyarlar; önlerinden bir rehber gitmedikçe ilerleyemezler ama başkasını izlemeyi iyi bilirler. Başkasının desteğiyle ayakta duran insanları hor görme. Ayrıca, bir de doğru yola getirilebilecek bir başka grup insan var. Bu insanlar sadece bir öndere değil, aynı zamanda bir rehbere, yani yardım edici bir elin desteğine ihtiyaç duyarlar.” (Filozof Seneca)
Seneca, insanları farklı karakterlerine göre gruplara ayırır. Bu tip insanlar, hepimizin hayatında mutlaka karşımıza çıkmıştır. Uzun yıllar yöneticilik yaptığım için bu tür insanlarla sıkça karşılaştım. Kimsenin yardımı olmadan yolunu bulabilenler, bugün anlatmak istediğim kişilerin dışında kalıyor. Yardıma ihtiyaç duyanlar ise kendilerini genellikle belli ederler; yüzlerinde belirsiz bir çekingenlik taşırlar.
Bir gün, yıllar önce görev yaptığım bir yerde, makam odasında oturuyordum. Kapım koridora açılıyordu ve açıktı. O sırada yaşlı bir teyze ile yanında genç bir kız, odama ürkek bir bakış atarak geçtiler. Çekingenlikleri yüzlerinden okunuyordu. Bir süre sonra geri dönüp tekrar aynı şekilde geçtiler. Benimle görüşmeye geldiklerini ama odaya girmekten çekindiklerini anladım. Dışarı çıkarak onları odaya davet ettim. Yardıma ihtiyaçları vardı ve onlara yardımcı oldum. İşlerini hallettikten sonra uğurladım. Bir iki dakika geçtikten sonra, yaşlı teyze odamın kapısından göz atarak bana dua etti. Gözlerindeki sıcaklık ve samimiyet, o anın anlamını derinleştirdi. Dua, sadece kelimelerden ibaret değil; aynı zamanda bir bağ kurmak, destek olmak ve sevgi dolu bir dilek sunmaktı. O an, hayatın küçük ama değerli anlarından birinin yaşandığını hissettim.
Bazı insanlar ise çekingenlikten değil, gururdan yardım istemezler. Aciz görünmek istemezler; oysa bilmediğini kabul etmek bir erdemdir. Kendini beğenmiş, kibirli kişiler de yardım istemeye tenezzül etmezler ki bu da onları daha yalnız ve yardımsız bırakır.
Seneca bu konuda derin bir düşünce ortaya koyar:
“Engellerle dolu bir yolda ilerliyoruz, bu yüzden başkalarından yardım istemeliyiz. Peki, kime güvenelim? Falanı, filanı mı? Hem şimdi yaşayanlardan hem de geçmişte yaşamış olanlardan yardım alabiliriz. Ancak klişe laflar eden, yüzeysel sözlerle dolanan kişilerden değil, bize hayatı gerçekten öğretebilecek olanlardan destek alalım.”
Eski zamanlardan kalma filozofların bizlere öğreteceği çok şey var: Sokrates, Konfüçyüs, Seneca, Gazali... Ancak çoğu zaman, bu derin düşünceleri es geçip yüzeysel ve klişe ifadeleri takip etmeyi tercih ediyoruz. Oysa filozofların sözleri, yüzyıllar boyunca deneyimlenmiş, ders alınmış ifadelerdir.
Sonuç olarak, hayatın karmaşası içinde bazen yalnız hissetsek de, başkalarından yardım almakta bir sakınca yoktur. Doğru kaynaklardan ve derin düşüncelerden faydalanarak kendi yolumuzu bulabiliriz. Filozofların bilgeliği, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de rehberidir. Kendimizi geliştirmek ve daha derin bir anlayış kazanmak için bu kaynaklara yönelmek, hayatımızı zenginleştirecektir.