Bir zamanlar sadece bizim etrafımızda döndüğünü düşündüğümüz o koca dünya çoktan ‘küçük bir köy’ haline geldi.
Türkiye’de, bölgede, dünyada o kadar hızlı gelişmeler yaşanıyor ki, adeta kıyameti yaşayan bir köyde neyi takip edeceğini bilemez insanlar haline geldik. Sosyal medya ile tam anlamıyla zirve yapan ‘dezenformasyon’ sayesinde artık doğru bilgiyi değil, ‘tarafa’ göre bilgiyi alıp duruyoruz.
Arada da kendi gündemimizden uzaklaşıyoruz. Örneğin sabah ABD’nin satır arasında Türkiye’den bahsettiği cümlelerini okuyor, akşam 1 günde 2 kenti işgal eden IŞİD’i sorguluyoruz. Sabahında Suriye’ye operasyon yapmaya niyet eden bir ülkede uyanıp akşamında Brezilya’daki dünya kupası maçlarını tek gündem maddesi olarak yorumlayabiliyoruz.
Bunları hepsini yapıyoruz da bu kirlilik içinde kendi etrafımızda olup bitenlerden de iyice kopup gidiyoruz. Kimi zaman ben de kendimi beynelmilel gelişmelere kendimi kaptırsam da yerel ve bölgeselden kopmamak için elimden geleni yapıyorum.
Çünkü bizim bu aşamada ‘fikir’ vermekten ziyade yerelde kendimize ve yöneticilerimize bolca nasihat etmeye ihtiyacımız var. Bu küçük köyde ‘büyük’ sorunlarla hemhal olmaya devam ediyoruz zira…
***
ÇOK ÇEVRECİYİZ BİZ!
30 Mart seçimlerinin üzerinden neredeyse 2 buçuk ay geçti. Hadi ilk hafta ‘rehavet olur’, sonraki hafta ‘tatile çıkılır’, ardından ‘tatilin yorgunluğu atılır’, birinci ay dolunca ‘işe alışılmaya çalışılır’ dedik… Kaba taslak seçimden sonraki ikinci ayda her şey rayına oturur dedik. Ama nerde…
-Van’da son birkaç aydır ‘koca’ bir sessizlik yaşanıyor.
-Büyük vaatlerle seçilen belediyeler henüz temizlik kampanyalarından öteye geçmiş değil.
-Özel İdare gibi kurumlardan Büyükşehir ve diğer belediyelere geçen çalışanlar hala kendilerine ne görev verileceğini bilmeden ‘salla başı al maaşı’ pozisyonunda bekliyor.
-Büyükşehir belediyesi halen oluşumunu bile tamamlamadı, ilçeler borç hesabı yapıyor.
-Kurumlar ‘belediye çalışmazsa biz niye çalışalım’ der gibi…
-Seçim öncesi kenti ablukaya alan hükümet ‘yorgan gitti kavga bitti’ misali hiç hal-hatır sormaz oldu.
-Devlet eliyle yapılan yatırımlar en isteksiz haliyle hayata geçirilmeyi bekliyor.
Ve bu hareketsizliğe ve ‘yaşanmayan’ gelişmelere hiç kimse kalkıp sesini bile çıkaramıyor. Yahu bu neyin rehaveti, neyi kutluyor ya da neyin yasını tutuyoruz?
Hadi geçen yazıda dediğim gibi devlet elini Van’dan çekti, yerel yönetimler temizlik kampanyası yapmaktan başka bir şey yapmayacak mı bu kentte?
Biz ‘GreenPeace’ gönüllüleri değil kente yönetici seçtiğimizi sanıyorduk yerel seçimlerde. Ben öyle hatırlıyorum şahsen…
***
DİYARBAKIR BİZİ ÇAĞIRIYOR!
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Caddesi’ndeki bilbordları süsleyen bir reklam vardı gördünüz mü bilmem?
Koca bir AVM reklamı. Görünce ‘aha’ dedim, “Bize sürpriz yaptılar, Van’a bir AVM açılmış da haberimiz yokmuş” diye geçti içimden. Biraz inceledikten sonra gördüm ki reklam Diyarbakır’da açılan yeni bir AVM’ye Vanlıları davet eden bir ilan.
-Hani Van İran’a bağlı ya.
-Van’da hiç AVM falan yok, Vanlılar Diyarbakır’a turist olarak gidiyor ya.
-Tabi Van’ın ne gölü var ne turistik mekanları. Yapay bir yaşam alanı olduğu için gezecek görecek yeri de yok, insanlar mecbur soluğu her fırsatta çevredeki ülke ve şehirlerde alıyor.
…diye garip bir hisse kapılıp iç geçirmemek elde değil!
Bu kentte vicdan ve sorumluluk sahibi insanlar gece gündüz İran’dan, Kuzey Irak’tan, Azerbeycan’dan, Ermenistan’dan Van’a turist kazandırmaya çalışıyor, gecesini gündüzüne katarak Van reklamı yapıyor. Ama biz yapılan bu tanıtıma zerre-i miskal katkı yapmak için uğraşmıyoruz.
Van gibi gölü, doğası, tarihi, kültürel zenginlikleri olan bir kentte siz gelen yerli ve yabancı turistleri kentte tutacak bir şeyler yapmazsanız Erzurum size gelen turisti ‘sağlık’ yatırımları ile Diyarbakır ve diğer Doğu illeri de böyle ‘turistik’ etiketler ile elinizden alıverir. Daha önce çok dillendirdim AVM deyip geçmeyin. Bu kente son zamanlarda gelen heyetlerin, yöneticilerin, üst düzey bürokratların, tur acentelerinin haddi hesabı yok.
Bu vatandaşlar Van’a 1 geldiyse diğer gelişi 10’la, 100’le oluyor. Bunu hiç ama hiç hesaba katmıyoruz. Kent halkı olarak sadece her bayramı fırsat bilen İranlılar’dan “Ne koparsak kardır” gözüyle bakıyoruz zevkine en çok düşkün turist yataklarından gelen bu insanlara.
İşte bu yüzden bence her fırsatta adeta ezbere saydığımız bu güzellikleri biraz taçlandırmak gerekiyor. Van Güzel, daha da güzel olacak. Şüphemiz yok ama. Bu kadar potansiyel varken Diyarbakır’ın gelip bizden turist koparmasına da içim el vermiyor doğrusu.
Bir ilan bir insana bu kadar mı şey düşündürtür derseniz, düşündürtüyormuş!
***
VANLIYA SAHİP ÇIKIN
AVM demişken, diğer birçok yerde olduğu gibi Van’da da ciddi bir ‘yabancı’ hevesi olduğunu biliyorum ama Van’ın kendi insanına sahip çıkmaya ihtiyacı var. Her gün gazetelerde, haber sitelerinde Van’la ilgili, ‘battı, bitti, kriz, borç’ geçen birçok haberle karşılaşıyorsunuzdur. Bence Vanlı’nın bu süreçte Vanlı’ya sahip çıkması gerekiyor.
Van ekonomik olarak ciddi bir darboğazdan geçiyor.
Hal böyle iken kendi imkanlarımızla bazı tedbirler alıp, ekonomiye damla da olsa katkı sunalım.
Nasıl mı? Her türlü alışverişinizi Van’da iş yapan, bu memlekette kazanıp burada harcayan insanlardan yaparak başlayabiliriz işe. Bu yabancı hayranlığını bir kenara bırakıp yerelde birbirimize biraz daha sahip çıkalım.
Olmaz mı?