Bağdat camilerinden birini gezen Alman turistlerden yaşlı bir doktor, Kuran okuyan hafızın yanına diz çökmüş. Dinlemiş, dinlemiş sonra tercüman vasıtasıyla sormuş: “Okuduğunuz kısmın manâsını açıklar mısınız?”
Hafız bilgili bir adammış “Allah'tan başkasından korkmayıp, Allahtan başkasına eğilmeyiniz” mânâsına gelen ayeti söylemiş.. Alman: “İyi ama” demiş turist, “Ben bâzı müslüman kralların sarayında uzun müddet misafir kaldım. Müslümanlar ona firavunun teb'ası gibi secde ediyorlar, bunlar Kur'an okumuyorlar mı?”
Hafız: “Hz. Peygambere küfür etmek yalnız söz ile olmaz, onun yaptıklarının aykırısını yapan da küfür etmiş sayılır. Siz yollarını şaşırmış İslam cemiyetlerine değil, Kur'an-ı Kerim’in kendisine bakınız” demiş...
Eflâtun'a sormuşlar :
- Doğru olduğu halde söylenmesi ve dinlenmesi caiz olmayan söz var mıdır?
- Evet... İnsanın kendini övmesi ve kendisini övenleri dinlemesidir, demiş.
Eflatun’ un değindiği gibi dalkavukluk tarihte olduğu gibi günümüzde de toplumsal bir hastalık özelliğini sürdüregelmektedir. Bu durum tarihte hep var olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce yaşayan filozof Eflatun, bu hastalığın tanımını o zaman yapmıştır. Demek ki insanın olduğu yerde bu hastalık hep var olacak. Bir malın alıcısı olduğu müddetçe satıcısı eksik olmaz. Dolayısıyla insanlar kendi davranışlarını gözden geçirip bu tür davranış sahiplerine fırsat vermemek için gayret gösterdiği zaman bu hastalık belki yok olmayacak ancak azalabilecektir.
Genel olarak insanlar duymak istediklerinin söylenmesine çok itibar gösterirler. Özellikle makam sahipleri bu hastalıklı davranışın etkisinde kalırlar. Bu hastalıklı tutum, duymak istediğiniz cevapları kısa vadede almanızı sağlayıp sizi mutlu etmekle beraber, uzun vadede kaybetmenize yol açması muhtemeldir.
Kral ördek avında… Av uşakları çevredeki ördekleri kışkırtıp, kralın önüne getiriyorlar. Sonunda hazret, önünden geçen bir ördeğe ateş ediyor, heyecanla dalkavuğuna soruyor:
– Nasıl? Vurdum mu? Vurdum mu?
Ördeğin vurulmadığını gören dalkavuk:
–Majesteleri zavallı ördeğin hayatını bağışlamak alicenaplığında bulundular.
Övgüden hoşlanmayan insan yoktur. Bu bilindiği için insanlar, çıkarları söz konusu olunca gittikleri yerlerde söze taleplerini ileterek başlamazlar. Önce ne müstesna bir şahsiyet olduğunuzdan tutun da etrafta bıraktığımız olumlu izlenimlere kadar sizi överler de överler. Kıvama geldiğinizi görünce de tereyağından kıl çeker gibi ustalıkla taleplerini iletirler ki zaten siz övülmekten “Bir şey istese de yapsam” moduna girmiş olursunuz. Böylece normal zamanda almayacağınız riskleri alırsınız.
Bunun ilacını Resulullah (sav) bize çok güzel anlatmış. “Sizi çok çok övenlerin yüzüne toprak saçın.” (Övmelerine itibar etmeyip istedikleri normal zamanda vermeyeceklerinizi sizi övdükleri için aldanıp vermeyin)
Bir başka hadiste ise Peygamberi̇mi̇z "Birşey isterken söze karşıdakini överek başlamayın" buyurmuşlardır. Bu hadisi hayatımıza aktarabilirsek büyük ölçüde dalkavukluğu engelleyebiliriz. Rabbim bize bu ayrımları yapacak feraseti ve bu tür davranışlarımızı dışardan gözlemleyip bizim görmediğimizi görüp bizi uyaracak dostlar nasip etsin.