Hızlı bir maratona girdik.
Erken seçim kararının alınması başta olmak üzere, hem ülke hem vatandaş olarak bir kez daha bir anda kendimizi seçim çalışmalarının ortasında buluverdik.
En çok seçimlerde hatırlanan ve sevilenler olarak bu sürecin öznesi olarak önümüzdeki günlerde sayısı yüzlerce olacağını tahmin ettiğimiz adaylar kentte geleneksel ziyaretlerini başlatacak.
Hatta şimdiden onlarca isim Van’dan milletvekili olmak için aday adaylığı başvurusu yaptı.
Kısacık sürede hepimizi ikna etmeleri, bu kentin temsiliyetinde samimi bir şekilde kendilerini ispat etmeleri gerekiyor.
Biz vatandaşların da bu anlamda en doğrusu kim ise onun üzerine ittifak kurmak, onun için görüş bildirmek gerekiyor elbette.
Fakat önümüzdeki günlerde dozu hayli artacak olan bu seçim meselelerine girmeden önce kent adına kritik bir hususu da dile getirmek isterim.
Malum seçim trafiği eksik olmaz bizde.
Kent olarak tam Oda ve Borsa seçimleri, özelde de Van TSO seçimi gibi kentin tamamına etki eden seçimden sonra biraz rahatlarız sanmıştık.
Olmadı.
O bitti.
Oh be demeden genel seçim kararı çıktı.
Amenna.
Gidelim.
Fakat şu arada da kritik bir süreç daha var.
Bakınız, Van TSO seçimi bitti ama bitmedi.
Neden bitmedi?
Bu işin bir ayağı eksik.
Türkiye’nin en kaliteli odaları arasında yer alan, artık rüştünü ispat eden bir Van TSO’nun önünde önemli bir sınav daha var.
O da seçimden önce de sıkça dile getirildiği üzere:
TOBB yönetiminde yer almak.
Geçtiğimiz yıllarda Van’ın ekonomik ve diğer sorunlarında Van TSO’nun verdiği mücadeyi hepimiz gördük, şahitlik ettik.
Bu anlamda icra makamı olmalarına rağmen büyük işlere girdiler.
Önemli sorunlara dokundular.
Önemli konularda çözüm getiren hamleler yaptılar.
Çünkü onların işi park, bahçe yapmak değil.
Her ne kadar iş son zamanlarda belediye başkanlığı ile karıştırılsa da Van TSO’nun işi biraz da güçlü bir lobi oluşturmak.
Şimdi böyle bir fırsat var.
TOBB başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu seçimden önceki Van ziyaretinde bunun ipucunu vermiş ve Van’nı yönetimde olmasına yeşil ışık yakmıştı.
Fakat bu yeterli değil.
Van’ın buna daha çok istemesi gerekiyor.
Bakın TOBB şu anda Türkiye’nin en etkili ve en saygın kuruluşlarından birisi.
Türkiye’de bakanlıklar ayarında etkisi olan bir kurum.
Öyle ki bazı bakanlar TOBB’un binasındaki daireleri makam olarak kullanıyor.
Yani bir nevi bakanlıkların da tam içerisinde bulunan bir kurum.
Haliyle burada olmak Van için büyük bir temsiliyettir.
Tamam, vekilimiz de olsun, bakanımız da olusn ama Van da mutlaka TOBB’da olsun.
Olması gerekiyor.
Eğer olmazsa en yakınımızdaki ve hepimizin belindeki yük olan vergi terkini gibi konularda birilerinin iki dudağı arasından çıkacak olan söz ile kalmaya devam edeceğiz.
Vergi terkini sadece bir husus.
Bu anlamda şu anki başkan, şu anki Van TSO geçtiğimiz dönem TOBB’da olsa bu anlamda çok daha büyük aşama katedebilirdik.
Buna inancım tam.
Ama tren kaçmadı.
Van’ın Ankara’da konuşulması gereken daha çok konusu var.
Olayı milletvekilliklerine odaklamak yerine üst düzey temsiliyetler ile devam ettirmeye devam edelim.
Bunun için de Necdet Takva’nın, kentin dahil olması anlamında da Van TSO’nun TOBB yönetiminde olması için tüm Vanlılar olarak ‘istiyoruz’ dememiz gerekiyor.
Nihayetinde orada Necdet Takva değil Van’ın temsil eden bir oda adıyla var olacağız.
Bu Van’ın var olduğunu, bölgenin lokomotifi olduğunu da anlatması demek.
Tartışıyoruz ya İran’ın kapıdan aldığı giriş paraları ne olacak diye...
Ya da Van’da niye konsolosluk yok diye...
İşte bu gibi önemli sorunların tam da konuşulacağı yer.
Bu yüzden...
Bu siyasi kargaşaya kurban etmeden şu an bölge illerini gezen, memleket memleket destek isteyen Takva’nın yanında durmanın vaktidir.