Aşağıda anlatacağım hikayenin farklı versiyonları da var, ancak bunu ben çocukluğumda dinlemiştim. Aklımda kaldığı kadarıyla da aktarmaya çalışacağım.
Geçmiş yıllarda adamın birinin aklına bir soru takılmış. Hangi ilim adamına gittiyse kendisini tatmin edecek cevabı bir türlü bulamıyormuş. Sonunda kendisine uzak diyarlarda Ahmet Hoca isimli bir alimi tavsiye etmişler. Kafasına takılan sorunun büyüklüğüne odaklanan adam bu soruyu çözümleyecek şahsı da gözünde cismen büyütmeye ve heybetlendirmeye başlamış. Ahmet Hoca’nın bulunduğu şehre varan adam Ahmet Hoca’yı karşısında kısa boylu, sıska, siyah derili ve kalın dudaklı bir surette görünce, bir an için hayal kırıklığı ile hayret hissi arasında bocalamış. Karşısındaki adamın şaşkınlığından onun duygularını sezen Ahmet Hoca adama bakarak şu ibretli sözü söylemiş: “Neden öyle şaşkın şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı?”
“Boyayı mı beğenmedin, boyacıyı mı?” Üzerinde çok düşünülmesi gereken bir söz. Boyacıdan kasıt Yaratandır; Yüce Allah'tır. İnsanı yaratıp şekil veren Allah'tır. Yüce Allah her insanı farklı yaratmıştır. Bir bilim adamına göre bir insandan (birebir aynı) ikinci bir insan olması dokuz trilyonda birdir. Yani imkansız diyebiliriz. Yüce Yaratan herkesi farklı şekilde farklı meziyette yaratmıştır. Dolayısıyla herkesin sureti, boyu posu, yetenekleri farklıdır. Önemli olan yaratılış amacına göre yaşamak, üretici olmak; daha doğru bir ifadeyle varlığı ile yokluğu arasında (olumlu manada) bir fark oluşturmaktır.
Fiziksel görünümümüz giysimiz gibidir. Giysimizle övünmemiz ne kadar yanlışsa fiziksel özelliklerimizle övünmemiz de bir o kadar yanlıştır. Gençliğimde birbirleriyle kardeş olan iki arkadaşım vardı. Büyük kardeş güzelliği ile övünüp dururken küçük kardeşinin fiziksel kusuru ile de alay ediyordu. Küçük kardeş de bu duruma üzülüyordu. Bir gün yine bu durum karşısında üzüldüğünü gördüğümde ona şu soruyu sordum: Ağabeyinin, övündüğü fiziksel güzelliğine herhangi bir katkısı-emeği var mı? “Yok” dedi. Peki, senin fiziksel kusurundan ötürü bir sorumluluğun var mı? Yine “yok” dedi. O zaman ağabeyinin övünmesi, senin ise üzülmen akıllıca mı?” Durup biraz düşündü. “Abi aslında haklısın, ancak bunu düşünebilmek önemli.” diye karşılık verdi ve o günden itibaren hissedilir ölçüde bir değişim geçirdi.
Evet, doğuştan gelen fiziksel özelliklerimizde (Güzellik, çirkinlik, bo-pos vs) bir etkimiz yoktur. Ancak insana irade verilmiştir. Bu iradeyi olumlu veya olumsuz şeylerde kullanması kendi elindedir. Güzel bir şey yaptığı takdirde insanların övgüsünü kabul edebilir.
Bizlere düşen başta kendimiz olmak üzere insanları fiziksel özelliklerine göre yargılamak değil aksine onların yeteneklerini keşfederek onları bu yetenekler doğrultusunda yetişmeleri; insanlığa ve kendilerine katkı sunmalarına destek vermektir.