Hâlet Efendi’nin aktardığına göre, insan yaşamında üç büyük bayram vardır. İlki, doğumdur. İnsan, dünyaya Hakk’a muhatap olan sıfatlarla donatılmış olarak gelir; bu, varoluşun en özel anıdır. İkincisi, başkalarına faydalı olduğunda hissedilen iç huzur ve mutluluktur. Hayırlı işler yaparak, çevremize olumlu dokunuşlarda bulunduğumuzda, ruhumuz gerçek bir bayram yaşar.

Doğum günleri, çoğu kültürde sevinçle kutlanan özel günlerdir. Ancak, doğmuş olmak tek başına yeterli midir? Aborjinler, doğum gününü bir yaş daha almak değil, o yıl içinde ne kadar olgunlaşıldığını değerlendirmek için bir fırsat olarak görür. Bu bakış açısı, doğum günlerini daha anlamlı kılar. Önemli olan, bu dünyaya ne kattığımız ve hangi hayatlara dokunduğumuzdur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Sadaka-i câriye, faydalı ilim ve hayırlı evlat" ile yapılan amellerin ölümsüz olduğunu belirtmiştir. Öyleyse, doğum günlerimizi yalnızca kutlamak yerine, çevremize ve kendimize kattıklarımızı sorgulamalıyız. Rabbim, hepimize anlam dolu bir yaşam nasip etsin.