Aşil Sendromu | Ercüment Züngür | Köşe Yazıları...
Mitolojik bir tarihi olan ve günümüzde de kişilerin, özellikle gençlerin hayatlarında önemli bir şekilde yer edinen aşil sendromundan bahsedeceğiz. Aşil sendromu, kısaca kişinin kendini yetersiz görmesidir. Bir diğer tanımı ise kişinin çevresindekiler tarafından aslında başarılı görülmesine rağmen kendisini yetersiz ve başarısız görmesidir. Burada kişi, gizli bir şekilde içinde başarısız olacağına dair yoğun bir endişe yaşamaktadır. Bu endişe, kişinin yaptığı işte başarıya ulaşsa ve istediği şekilde sonuç elde etse bile tatmin olmamasına sebep olabilmekte, kişiyi tükenmiş ve bitik bir ruh haline sürükleyebilmektedir. Burada kişi çevresinde ve toplumda gayet başarılı görülmekte fakat kişi bir şekilde yaptıklarından bir doyum elde edememektedir. ‘’Gerçek bir doyum ve başarı hissinden ziyade deneyimlenen endişeden ve yükümlülükten kurtulma dolayısıyla yaşanan rahatlama hissi mevcuttur. Bu hastalık tablosu aniden yaşanan bir durum değil; yavaşça gelişen, ruhsal dengeyi bozan ve birçok alanda yaşamı etkileyen bir durumdur.’’
Aşil sendromunun mitolojik hikayesinden bahsetmeyeceğim, çünkü bu konuda vereceğim bilgilerin çok ta işimize yarayacağını düşünmüyorum, bunun yerine Aşil sendromunun belirtileri ve çözüm eksenli bilgiler vermeyi daha doğru buluyorum. Bu konuda önemli araştırmaları olan Prof Clarkson’un çözümleri bize yardımcı olacaktır.
Profesör Clarkson, Aşil sendromuna sahip kişilerin 7 belirgin özelliğini şu şekilde ifade eder:
1- Dışsal yetkinlik ile hissedilen içsel yetkinliğin uyuşmaması ve devamında sahtekârlık hissi 2- Bir işin yapılması için gerekli yetkinlikle ilgili yersiz anksiyete ve panik 3- Bir işin ardından hissedilen yersiz gerginlik veya yorgunluk 4- Tamamlanan bir işin ardından tatmin duygusu yerine rahatlama 5- Bir sonraki iş için başarıya dair bir umut besleyememe 6- Aşağılanmaktan ve utanmaktan devamlı sakınma hali 7-Zayıf ve dengesiz gibi sıfatlarla etiketlenme korkusu sebebiyle sendromu diğer kişilere anlatamama
Yukarıda Prof. Clarkson’un saydığı belirtilerden de anlaşılacağı üzere aşil sendromu hem doğuştan hem de sonradan kazanılabilen bir hastalık olduğu anlaşılmaktadır. Kişinin kalıtımsal özelliklerinin yanında, sahip olduğu aile, arkadaş ve yakın çevre ile birlikte ülkenin sahip olduğu politika, yönetenlerin adil olma oranları ve ülkenin içerisinde bulunduğu durum da aşil sendromunda etkilidir. Peki, kişi bu hastalıktan kurtulmak için neler yapmalıdır. Bu konuda da Prof Clarkson’un çıkarımlarından yararlanarak şu açıklamalarda bulunabilirim:
Problemi kabullenmek. Problemin kabul edilmesi çözümü konusunda atılacak adımlarda daha samimiyetle yaklaşılmayı olumlu kılmaktadır. Birçok psikolojik problemin iyileştirilmesinde temel noktayı oluşturan bu adım, Aşil sendromu için de oldukça önemlidir. Problemi kabullenmenin en iyi yollarından biri, sendroma sahip kişinin bir veya birkaç kişiye bu probleminden bahsetmesidir. Bu kişilerin iyi seçilmesi ve anlayışlı davranmaları sendromdan kurtulmak için kritik noktalardan biridir. Buradaki kişiler illa profesyoneller
olacak diye bir sınırlandırma yoktur. Bu anne-baba olacağı gibi öğretmen ve arkadaşlar da olabilir.
Değiştirilebilecek ve değiştirilemeyecek şeylerin farkında olmak. İnsan fanidir ve cüzi iradeye sahiptir, kendinde var olan gücün yetebildiği konular bu çerçevede sınırlıdır. İnsan hayatında doğumdan ölüme kadar birçok şey, çevresel ve içsel faktörler tarafından belirlenir ve bu faktörlerin azımsanmayacak bir kısmını değiştirmek oldukça zordur. Kişinin, değiştirilmesi hayli zor olan etkenler üzerine uzun vakitler harcaması, kendisini yetkin olmadığını düşünmesine sevk edebilir. Kişi kendi sınırlarının ve yapabileceklerinin farkında olması konular hakkında daha samimiyetle yaklaşmasına olanak sağlayacaktır.
Yetkin olunan alanları belirlemek. Her kişi her konuda her şeyi bilemez, her konuda fikrinin ve yetkisinin olduğunu düşünen kişi aslında hiçbir şey bilmiyor demektir. Uzman olunan alan her ne ise o alanda en iyi olmaya çalışmak daha gerçekçi bir davranıştır. Kişinin dürüst bir şekilde hangi alanlarda yeterli bilgi ve deneyime sahip olduğunu hangi alanlarda yetersiz olduğunu bilmesi, sözde yetkinliğin objektif bir şekilde değerlendirilmesi açısından epey etkilidir. Çok iyi bir duvar ustası olan kişinin tutup tesisat işinde ilerlemeye çalışması başarısızlığa davetiye çıkarmasıdır.
Mükemmeliyetçilikten vazgeçmek. Mükemmel olan tek şey kainat ve canlılardır çünkü yaratıcı mükemmel ve kusursuz bir düzende yaratmıştır. Bunun dışında, kişinin müdahil olduğu her konuda mükemmeliyet beklemek hayal kırıklığına neden olacaktır. Mükemmeliyetçilik, kısaca ya hep ya hiç düşüncesi olarak tanımlanabilir. Bir işi tam anlamıyla doğru yapamayacağını anlayan kişi, o işe hiç girişmemeyi seçebilir. Yetkinliğin tanımına bakıldığında ise hatasızlık gibi bir kriterle karşılaşılmaz. Aşil sendromuna sahip kişilerin bir konuda hata yapmanın yetkinlikten bir şey kaybettirmeyeceğini kabul etmeleri, özgüven kazanma sürecini kolaylaştıracaktır.