Erdem, ahlaki olarak doğru olan şeyi yapıp yanlış olanı yapmamaktır. Buna göre erdem; ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklere verilen addır.
Kısaca erdem, hangi davranışların insanca ya da kabul edilebilir olduğunu belirten bir kavramdır.
Hep “erdem” der dururuz. Bir insanı övmek istersek “erdemli” diye tanımlarız. Erdemin iyi bir şey olduğunu biliriz de erdemin ne olduğunu pek bilmeyiz. En azından ben bilmiyordum. Aslında erdemin iyi ve ahlaki davranışlarla ilgili olduğu düşünülürse az çok erdemin ne olduğu tahmin edilebilir. Erdemli olmanın vasıfları mümin olma vasıfları ile paraleldir. Dolayısıyla bir kişiye mümin diyebiliyorsak aynı zamanda erdemli de diyebiliriz. Şimdi erdemin tanımından yola çıkarak erdemli olmanın unsurlarını açıklamaya çalışalım:
Doğruluk: Erdemli insan yalan konuşamaz, yalanı bilmez. Yalan, sanıldığının aksine büyük yalanlarla öğrenilmez; masum ve küçük yalanlarla öğrenilir.
Yardımseverlik: Burada karşılıksız, beklentisiz yardımseverlik ön plana çıkar. Sevap kazanmak kastıyla yapılan yardımda bir beis yoktur. Ancak bana göre sevap kastıyla da yardım yapılması doğru değildir. İnsanlığın gereği ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yardım yapmak daha anlamlıdır.
Yiğitlik: Sözlükte, hiçbir şeyden korkmayan, özü sözü bir, mert (kimse) diye tanımlanır. Erdemli insandan bahsedilirken bu özellik ön plana çıkar. Hatasını kabul etmek de, özür dilemek de yiğitliktir. Sevgili peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir; asıl yiğit kızdığı zaman öfkesini yenen adamdır.”
Bilgelik: Bilge sözlükte; her şeyi bildiği gibi, bildiği şeyleri de iyi ve sağlam bilen, bilgisini kendisi ve başkaları için en yararlı bir biçimde kullanabilen, iyi ahlaklı, olgun kimse, diye tanımlanır. Bilgelik emek ister, oturarak bilgelik edinilmez. “Her şeyi bilen” ifadesi, birçok şeyi bilen, daha önemlisi ise bilmediğini bilen olarak yorumlanabilir. İmamı Azam Ebu Hanife’ye atfedilen bir söz vardır: “Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi.”
Alçak Gönüllülük: Sözlükte, başkalarını küçük görmeyen, büyüklenmeyen, engin gönüllü, mütevazi diye tanımlanır. Alçak gönüllüğün karşıtı ise kibirdir. Kibir ise boş adamın işidir. Kibirli olmanın panzehrini şöyle tarif ederler: İnsanlarla tanıştığınızda, onlarda hata aramaktansa, sizden üstün olabilecek ve size bir şeyler öğretebilecek bir niteliği ortaya çıkarmaya çalışın.
Ölçülülük: Dikkatli, adil, hassas ve düşünceli olmak olarak tanımlanır. Ölçülü olmak, korkmak, taviz vermek, taraf olmamak, gerektiğinde karşı çıkmamak, günü kurtarmak değildir. Aklın önderliğinde vicdanını dengeleyerek hareket etmektir. Her düşüncenin ve eylemin tüm sorumluluğunu üstlenerek ölçülü söz söylemek ve davranmaktır.
Erdem sahibi olabilmek için yukarıda sayılan unsurları liste halinde yazıp bu unsurların ne kadarının bizde olup olmadığına bakalım. Bunun için listeyi düzenledikten sonra 1-10 üzerinden puan verelim ve her hafta yazılı veya sözlü sınava girmiş gibi yaparak bu puanları arttırmaya çalışalım. Çoğumuz bunu uygularsa dünya bambaşka ve yaşanası hale gelir. Ancak bunu istemek ve gayret etmek gerekiyor, temenni yetmiyor…