Son birkaç gündür Vanspor’da yaşanan gelişmelerden haberdarsınızdır.

Geçtiğimiz yıl 1’inci ligi getirmese de kentin takımına kurumsallık getiren Vanspor Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Avcı ve as başkan Akın Dinçer görevi bıraktı.

Kendi açıklamalarından dolayı bir hususa iyice dikkat çekmek istiyorum.

Tümden istifa etmediler.

Yönetim kurulu başkanlığı ve asbaşkanlıktan ayrıldılar.

Sebebini de biliyorsunuz.

Avcı açıklamasında tüm detayları yazdı.

Ortak bir payda bulunmadığı için ayrıldığını duyurdu.

Tabi birkaç gün ciddi bir şok yaşandı.

Herkes havaya girmişken, geçtiğimiz yıl Sakaryaspor’u şampiyonluğa taşıyan hoca gelmişken, bomba transferler beklenirken her şeyin başa sarması ister istemez tedirginlik ve endişe yarattı!

Neden?

Nedeni çok açık!
Vanspor şimdiye kadar olmadığı kadar iletişime açık, şeffaf ve Vanlılar’ın sürecin içinde olduğu bir süreç ile yönetilmeye başlandı.

Yönetim kurulu üyeleri çok sağlam ve kaliteli duruş sergiledi.

Takım birçok maçta saç baş yoldurmasına rağmen kızılan kesim hiçbir zaman yönetim kurulu olmadı.

Takımı ateşten alıp play-off oynatan yönetimin ortaya koyduğu durum öyle ye da böyle kabul gördü ve kabullenildi.

Düşmemek için yola çıkıp şampiyon olamadığı için üzse de Vanspor efsanesinin bir şekilde harekete geçtiği gerçeği herkesin kabullendiği bir gerçek oldu.

Fakat bizde böyledir.

Bazı şeyler bir iyi, bir kötüdür.

Ya da iyi süreçler çok uzun boylu olmuyor falan.

Haliyle bu süreç taraftarı ve Vanlıları ürküttü.

Herkesin aklında aynı soru var?

Takım yönetimsiz kalır mı?

Ligden düşer mi?

Bu sezon ne olur?

Herkes merak ediyor.

Bilinmeyen kısımları yavaş yavaş cevap bulacak.

Fakat işin net taraflarını şöyle konuşalım.

Yönetim dağılmış, takım feshedilmiş falan değil.

Ortada hala bir Vanspor gerçeği var.

Vanspor geçtiğimiz yıllarda bu süreç gibi çok süreç yaşadı fakat hep tutundu ve mücadelesini sürdürdü.

Yönetim kurulu başkanı Mehmet Avcı ve Akın Dinçer görevlerini Yavuz Kuşan ve Yunus Emre Aykaç’a devrettiler.

Diğer yönetim kurulu üyeleri hala göreve devam ediyor.

Yani yönetim hala işin başında.

Hoca da hemen istifa etti.

Mehmet Özdıraz süreçten dolayı ayrıldığını açıkladı.

Sözleşmesi biten Barış’ın başka takım ile anlaşacağı yönünde iddialar var.

Doğru…

Fakat hoca da futbolcu da bulunur.

Önemli olan uzun yıllar sonra zor bulunan o kurumsal yönetim anlayışını kaybetmektir.

Ercüment hoca 2’incil iğlerde takımları üst liglere çıkaran tek hoca değil, Mehmet Özdıraz kaliteli tek 10 numara değil.

Fakat bu kentte bu takım için emek veren isimler önemlidir ve bulunması zordur.

Geçtiğimiz yıllarda yaşadık.

Takıma sahip çıkacak kimseler bulunmadı.

Bu takım fesholmanın eşiğinden döndü.

Bildiğiniz kimse gelip bu takımın yönetimine talip olmadı.

Böyle süreçler yaşandı.

Haliyle…

Ayrılıklar, değişiklikler üzer.

Fakat bu her şeyi bitirmez.

Ki bir açıklama geldi.

İşin başındaki yönetim “Kaldığımız yerden devam” dedi.

Yani o kurumsallığı oluşturan isimler hala bu takımın parçası.

Zaten bu yönetimin en iyi tarafı farklı kesimlerin Vanspor markasına kendi nezdinde katkılar sunması olmuştu.

Bence dağılmış, batmış, bitmiş muamelesi yapmak yerine bu kentin takımına sahip çıkmayı sürdürmenin zamanıdır.

Günlerdir yazılan, çizilenleri ve gelişmeleri okuyorum.

Bir kesim çıkıp “Ben dememiş miydim ha!” naraları atıyor.

Bir kezim Avcı ve Dinçer buradayken söyleyemediği ne varsa ortaya saçıyor!

Bir kesim olmadık şeyler yazıyor çiziyor!

Herkes kendisini haklı çıkarmaktan yana!

Ama gelin bu kentin takımını yönetecek ideal bir yönetim oluşturalım deseniz ortada kimseleri görmeyeceksiniz.

Nasreddin Hoca’nın fil hikayesi meselesinde olduğu bir başına kalan isimler göreceksiniz.

O halde mesela o haklı, bu haklı falan değil.

Bu kentin takımına sahip çıkılmalı mı?

Çıkılmalı!

Net.

Bu kentte holdingler yok, ultra zenginler yok!

Haliyle bu kentin takımının bu kentten destek almadan başarı elde etmesi de mümkün değil!

Bu eskiden de böyleydi şimdi de böyle.

Olması gereken bir seviyeye kadar kurumlar, kuruluşlar eliyle bu takımı 1’inci lige, Süper Lig’e kadar itmek.

Ondan sonra kimseye ihtiyacı kalmayacak zaten.

Ulusal ve uluslararası sponsorluklar, ligde olma bedeli, yayıncılık bedeli, bahis bedelleri ile bu takım kendisine yetebilecek.

Ama siz ne kadar zengin olursanız olun bu takımın bu kentin desteğine ihtiyacı var.

Algı yanlış.

Herkeste bu takımı çok zengin bir başkanın yönetmesi gerektiği fikri hakim.

Öyle olmuyor maalesef.

Bu kentin zengin isimlere de değil bu kentteki herkesin desteğini alabilecek, desteği yanında hissedebilecek, kentin evlatlarına ihtiyacı var.

Siyasette bu hatayı yapıyoruz, bürokraside yapıyoruz, sporda da durum aynı.

Bu kentin takımını bu kentte yönetecek isimler var.

Eksik olan destek.

Eksik olan ortaklaşma.

Eksik olan Vanspor paydasında buluşamama…

Van etrafında buluşamama hastalığımız maalesef bu konuda da kendisini hissettiriyor.

Bir siyasi mecra, bir temsiliyet makamı değil Vanspor.

Vanspor sosyolojik, psikolojik olarak da bu kentin havasını değiştirebilecek güçlü bir STK’dır!

Kentin gençliğinin umudu olabilecek, bir neslin kaderini değiştirebilecek bir lokomotiftir!

Buna bakmak lazım.

Haliyle “o gitti, neden gitti, nasıl olur, kimler geldi, neden geldi?” gibi tartışmalar yerine kurumsallığı bozmadan, bir travmaya dönüştürmeden, bir kriz ortamı yaratmadan bu takımı kaldığı yerden götürmektir.

Şükür ki takım geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi fesih falan ile konuşulmuyor.

Göreve devralan isimler “Biz götüreceğiz” diyor.

Bize düşen hep beraber bu süreçte takımımıza sahip çıkmak.

Mesela isimler değil Vanspor’dur.

Olaya böyle bakıp böyle okuyalım.

Böyle olursa kazanırız.

Yoksa her alanda olduğu gibi Vanspor konusunda da kaybederiz.