Bundan bir kaç yıl önceydi.

Depremin artçıları bile devam ediyordu.

Ekonomik sıkıntılar diz boyu...

 

Kredi çekmeyen, çeki yazılmayan, borçsuz esnaf yok...

Yetmezmiş gibi bölge barış ve huzur ortamından da iyice kopmuştu.

 

Van ve bölge son yılların en sıkıntılı zamanlarından geçiyordu.

Siyasi krizler...

Çatışmalar...

Terör saldırıları...

Vs. Vs...

 

Tam da böyle bir süreçte birileri sorumluluk yüklendi.

Dediler ki:

Yahu kardeşim önümüzde bir 2023 vizyonu var.

Bu vizyon çerçevesinde Van’ın İran ile ticareti için de tam 1 milyar Dolar hedef konulmuş.

Sonra sordular:

Peki Van’ın mevcut ticaret hacmi nedir İran ile?

Taş çatlasa 100-150 milyon Dolar.

Eee?

 

Arada dünya kadar fark var.

 

Haliyle bir şeyler yapmak lazımdı.

Hani şu İran için söylenen ‘yakınımızdaki uzak’ kavramı var ya.

Ona dokundu işte adamlar.

“Biz bu işi çözeriz” dediler.

 

Ve düştüler yollara.

Önce yıllardır onlarca kez açılışı yapılan ama hiç açılmayan Kapıköy’ün gerçekten açılması için bir dizi ‘sağlam’ girişimler yaptılar.

Sonra Kapıköy’ün modernizasyonu için sağlam görüşmeler yaptılar.

Bunun somut adımları sürerken,

Van’da Alışveriş Festivali (Shopping Fest) diye bir çalışmanın startını verdiler.

 

Başlarda belki de kimseye ciddi gelmeyen bir festivali Van’da düzenleme kararı aldılar.

Bunun için de İranlılar için en ideal mevsimi seçtiler.

 

Mart ayı.

Yani İranlılar’ın en çok Van’da olduğu dönem.

 

O dönem olduğu gibi küçük hesaplar ve diğer türlü nedenlerden dolayı kimse sahiplenmedi.

Ama Necdet Takva ve yönetimi, yani Van TSO inandı.

İran’da tanıtımlar yaptı.

Şehir şehir dolaştı.

Ticaret ve Sanayi odalarına gitti.

Bilbordlara çıktı.

Van’ın çılgınlar gibi bir alışveriş merkezi olduğunu insanlara anlatmaya çalıştı.

Niye olmasındı ki?

İranlılar da gelip gördüler.

 

Düşünsenize.

O çatışmalı ve olaylı dönemlere rağmen.

Gelip Van’da iki adet beşyıldızlı ve onlarca lüks otel olduğunu gözleriyle gördüler.

Van’da AVM’leri ve sayısız mağazaları gördüler.

 

Önce 2 hafta ile başladılar.

Sonra bunu hep 2 kat artırarak Van’da kalma sürelerini uzattılar.

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

 

İş alışveriş olmaktan çıktı.

Hatta Necdet Takva’nın dediği gibi iş Van TSO’nun meselesi olmaktan bile çıktı.

İş Van’ın meselesine döndü.

 

Çünkü bu festival ve gelişler artık Van TSO’nun iş yükünün çok üstündeydi.

Herkesin sahiplenmesi gerekiyordu.

Olay artık sadece bir festival değildi.

 

Festivali daha uzun süre kalmalar izledi.

Onu da Van’da bir şeyler daha yapılabileceği algısı.

 

İranlılar gelmişken eğlenelim dediler.

Yeni mekanlarla tanıştılar.

Yetmezi kendi eğlence kültürlerini kendileri oluşturdular.

 

O da yetmedi dünyaca ünlü sanatçılarını getirdiler.

Otellere sığmadılar.

Van’da tatil de yapılabileceğini gördüler.

Plaj istediler.
Edremit Belediyesi Plaj açtı.

Ora yetmedi.

Tekneler ile Van Gölü’ne açılmaya başladılar.

Şimdi Van’da tatil de yapan büyük bir kitle oluştu.

Yetti mi?

 

Hayır.

İŞGEM Avrupa’nın gözde üretim tesislerini oluşturdu.

Önemli beyinler yatırım için de geldiler.

 

En son bir yatırımcı küçük de olsa ‘helikopter’ üretme fikri ile başvurusunu yaptı yerini aldı.

O da yetmedi Cazibe merkezinde yatırım yapmak için bekleyen firmalarla birlikte OSB için de girişim başlattılar.

 

Mobilya ve benzeri alanlarda üretim için bekleyen çok...

Üretim de yapacaklar...

 

Hatta bakın olay The Economist’in kıskançlık dolu manşet atmasına kadar vardı.

Yok efendim bu adamlar bu kadar olay ve tehlikeye rağmen neden Van ve Türkiye’ye gediyorlarmış.

Bu kadar dert oldu adamlara.

 

Onlara olduğu kadar Van’daki ucuz hesaplara da dert oldu maalesef.

Ucuz eleştirilere hedef oldular ama yine de devam ettirdiler.

Şimdi gerçekten İranlılar Van’ın velinimeti.

Her kesime sirayet ettiler.

 

Sırada asıl bomba var.

Onlarca yıl herkesin yenileyip durduğu, açılışını yaptığı Kapıköy şimdi modernizasyonunu tamamlamak üzere.

 

Van TSO daha bitmeden bu gümrük kapısını o kadar iyi pazarladı ki, İran tarafında bile yenileme elzem hale geldi.

 

Şimdi Türkiye’nin en batısındaki ile aynı standartlarda ve şartlarda işlem yapacak bir kapımız olacak.


Hele bir açılsın.

Görün o zaman Van’ı.

Yine Necdet Takva’nın dediği gibi “Van’ın işi sadece sınır güvenliğini koruyan bir il olmamalı.”

İşte Van o zaman sınır güvenliğini koruyan, bekçi durumundaki kent değil tam bir ithalat-ihracat kenti olacak.

 

İşte o zaman...
O zaman birileri bu hikayenin başına gidecek.

Geçmişe bakacak.

 

Ve bu hikayenin Van TSO’nun Shopping Fest diye bir girişimi olduğunu hatırlayacak.

Van için küçük ama Van’ın geleceği için büyük bir hikaye yazıldı.

 

Bu hikayenin yazarlarına saygı duymak lazım ağalar.

Ve şimdi o adamlar Aynı hikayeyi Azerbaycan’da yazmaya çalışıyor.

 

Bırakalım yazsınlar.

Bırakalım üretsinler.

Bu kenti daha fazla abuk sabuk düşüncelerle, vizyonsuzluklarla şamata konusu eden isimleri bir kenara bırakın.

 

Van’ın daha fazla fıkralarla anılacak hali yok.

Van’ın artık üretmesi, satması, para kazanması gerekiyor.

 

Bu yoldaki her adım kıymetlidir.

Kıymetli işler yapanlara selam olsun.