Van’da ki gözle görülür değişim hepimizin malumu. Mekânlar değişiyor, yenileniyor, çevremiz değişiyor, giyim tarzları, düğünler, eğlenceler şekil değiştiriyor, yeni yerler açılıyor vs…
Özellikle depremlerden sonra Van’daki bu değişimin ciddi anlamda bir kabuk değiştirme olduğunu söyleyebiliriz.
İnsanların giyim kuşamlarından tutunda, araba sayısındaki artışa, toplu taşımadaki yoğunluğa, trafiğin mesai başlangıç ve bitiş saatlerinde tıkanması, açılan çok sayıdaki mobilya, beyaz eşya, giyim, teknoloji mağazalarıyla, yeme, içme ve eğlence mekânlarındaki artış yaşam tarzında hayat bulabilen bu değişimin ilk belirtileri.
Depremlerden sonra belli bir süre il dışında ikamet etme zorunluluğu olan ve konteyner kentlerde yaşamını sürdüren yüz binlerce insanın yaşadıkları ve tecrübeleri ortaya yepyeni bir toplumsal bakış açısı çıkardı.
Çoğu insan gittiği yerden kültürel olarak bir şeyler getirdi, önemli bir kısmı da konteyner kentlerde daha sıkı ve yakın ilişkilerle dayanışmayı gerekli kılan şartlar içinde hoşgörüyü bir kez daha yeniden tanımlama ihtiyacı hissetti. Devletle ilişkileri yeni bir şekil kazanan çok sayıda Vanlı gittikleri yerler deki popüler kültürü sentezleyerek bunların toplumsal kabullerini de beraberlerinde getirdi ve getirdik...
Bugün Van sokaklarına ve caddelerine ne insanlar ne de arabalar sığıyor. Trafikçiler merkezdeki ana caddelerde trafiği rahatlatmak adına seri ceza uygulamasına geçerken zaten dar olan ara sokaklarda yoğunlaşan park kâbusuyla şehri ne hale soktuklarını pek umursamıyorlar. Belediye de çarşı civarındaki bu otopark sorununa bir çözüm bulamadığından günlük yaşamda bir kargaşa halidir gidiyor…
Maraş Caddesi bir açık hava AVM’ sine, Cumhuriyet caddesi de Bankalar- Kuyumcular caddesine dönmüş durumda. Neredeyse her hafta bir mağazanın açılışı oluyor.
Tüketim olmazsa ekonomik düzenin işlemeyeceğini biliyoruz. Van’daki dinamik nüfus ekonomik olarak tüketici karakteri baskın bir özellik gösteriyor. Giyim tarzları ve her cepte olan cep telefonlarına bakınca yoksul ile varsıl arasında ki farkı anlamakta her geçen gün zorlaşıyor.
Üretim olmadığında ise tüketimin uzun soluklu olmayacağını ve tükeneceğimizi de biliyoruz. Hepimizin bildiği ve söylediği bir şey var ki Van’ın bir potansiyeli var. Bu potansiyel kendi kendini çeviren ve zaman zaman devletin müdahalesiyle kendi kendini toparlamaya uğraşan bir potansiyel.
Son yıllarda açılan oteller, şehir merkezinde göze çarpan gece kulüpleri, barlar, kafeler, restoranlar, bu şehirdeki farklı ve gittikçe belirginleşen yeni yaşam tarzlarının sinyallerini de veriyor. Bu şehrin şu ana kadar ki en büyük başarısı bunu insanların çoğulcu bir anlayışla ve bir çatışma zeminine izin vermeden taşıyor olmasıdır.
Van değişiyor ve Van’da modern ve çoğunlukla popüler kültürün konusu olan bir arayış kendine gittikçe genişleyen bir alan açıyor. Van bu kabuk değişiminin içinde geçerken modernleşmenin ve değişimin merkezinde toplumun olmuş olması ve birçok kurumun bu dönüşümün gerisinde kalması sorunlara neden olabiliyor.
TOKİ’ler Van için yeni bir dönüşüm ve yaşam tarzının da habercisi oldular. Çocukların sokaklarda oynadığı, mahalleli kimlikleriyle insanların birbirini tanıdığı, tanıttığı o son yatay yerleşim neslinin temsilcilerinden biri olarak apartman, site ve nihayetinde TOKİ’li kimliklerimizle ortaya çıkan dikey yerleşimle farklı bir yaşam tarzının da özneleri haline geldik ve gelmeye devam ediyoruz.
Van’daki siyasi, sivil ve ekonomik yapılar insanımızın geçirdiği bu dönüşüm de etkili rol alamadıkları, daha doğrusu ya halkın çok gerisinde veya söylevsel olarak çok ilerisinde yer aldıkları için bu değişime ortak olamıyorlar, olabilecek gibi de gözükmüyorlar. Modernleşme kültürel bir paylaşımla değil de popüler kültürün tesiri altında gerçekleşiyor.
İki yıldan bu yana Van’da görmezden gelinemeyecek bir değişim süreci var. Bu değişimin merkezinde de insanımız yer alıyor. Kendilerini modernize edemeyen yapılar, görev alanlarını ve sorumluluklarını toplumun gerçekleri ve beklentileriyle revize edemeyen kurumlar kadük kalıyor ve neticesinde de görünmez oluyorlar.
Bugün bu değişimi merkezinden kavrayacak ve ortak olabilecek kurumlara ve daha fazla kişiye ihtiyaç var. Popüler kültürün tesiri altında devam eden bir gelişme tüketim toplumunu güçlendirir ve kentsel sorunlarla beraber asayiş sorunlarını ve olumsuz sosyal olayları da tetikler.
Van modernleşiyor ama mesele bu modernleşmenin toplumu dönüştürücü kültürel bir altyapıyla mı yoksa değerleri ve bilgiyi tahrip eden popüler bir kültürle mi gerçekleştirileceği meselesidir.
Önümüzde duran 3 tane önemli sosyal olgu var. Bunlar; Kentleşme, kentlileşme ve modernleşmedir. Bunların sorunsuz gerçekleşmesi imkânsız ama daha az sorunlu gerçekleşmesi ise imkânlıdır. Şu anda Van başta modernleşme olmak üzere ve ilgili olarak başka bir yazının konusu olacak olan kentleşme ve kentlileşme sancılarını da beraberin de yaşamaktadır.
Tüm bu sorunları el birliğiyle ve ortak akıl arayışıyla çözebilmek ise umudumuz olmalıdır…