İlk karşılaşmamız Valilik yan sokağında bulunan (İrfan Baştuğ Caddesi) Yörem Sanat Merkezi’nde olmuştu.

 

O gece düzenlenen şiir gecesinin şairlerden biri de Aziz Aykaç’tı. Biz dinleyiciler okuduğu şiiri oldukça beğenmiş ve yanına giderek tebrik etmiştik.

 

Aradan neredeyse 12 yıl geçti. O geceden sonra öğrendim Aykaç’ın gazeteci kökenli olduğunu…

 

Zaten birkaç hafta içinde kendini gösterdi. Uzun aradan sonra serüvene haftalık Bölge Gazetesi’yle başladı.

 

Yaptığı haber, yazdığı köşeler onu tanıyanlar tarafından “Efsane geri döndü” yakıştırmalarını da beraberinde getirmişti.

 

Bölge bir anda en çok konuşulan gazete oldu. Bölge’den sonra kısa süren Olay Gazetesi macerası ve Van basın dünyasında efsanesi olan Şehrivan Gazetesi’nin doğuşu…

 

Şehrivan onun adeta 4. çocuğu gibiydi.

 

Haftalık gazete ona ait Aziz Aykaç’ın köşesi, Azizname, Haftanın öne çıkanları, Azo ile Feyo ve Cemre Kepçekulak yazılarıyla doluydu. Saydığım tüm köşelerin yazarı ve sahibiydi.

 

Kendine has karikatürleri de unutmamak lazım. Deyim yerindeyse zaten kendisi bir gazeteydi.

 

Şehrivan’ın daha ilk sayısında eski ezberlerin bozulacağı anlaşılmıştı.

 

Eleştirilmeyenleri eleştirilmiş, dokunulmayanlara dokunulmuştu.

 

Vekiller, başkanlar, bürokratlar, müdürler her an sıranın kendilerine de gelebileceği endişesiyle baş başa kalmışlardı.

 

O yüzden “Aziz Aykaç’la iyi geçinmek lazım” anlayışına sahip olmuşlardı.

 

O endişeyi taşıyan birçok dost zaman zaman bizleri de araya koyarak Aziz Ağabey’in bir çayını içmeyi çok istemişlerdir.

 

Dost ya da düşman Aziz Ağabey için hiç fark etmiyordu. Bildiği neyse onu okuyordu. Artık o şekilde kabullenilmişti Aykaç. Ve herkes buna göre hareket ediyordu.

 

Aykaç, kimilerinin sevinmesine kimilerinin üzülmesine sebep olduysa da sempatisinden hiçbir şey kaybetmedi.

 

O artık sadece gazetecilerin değil herkesin ağabeyiydi.

 

Birçok kez tanık olmuşluğum vardır. Aleyhine yazdıkları dahi “Aziz Abi biz seni böyle kabul ettik. İstediğini yazmakta serbesttin. Çünkü sana yazma desek de sen yine bildiğini okuyacaksın” dediklerine.

 

Hala birçok kişi Aziz Aykaç’a müteşekkirdir. Bugün bilinen ve tanınan bazı isimlerin duyulmasına ve yazılmasına Aykaç vesile olmuştur.

 

O yüzden çok takılmışlığımız olmuştur “Van’ın yıldız avcısı” diye.

 

Aziz Aykaç’ın bu yönleri dışında benim için öne çıkan en önemli özelliklerinde biri de misafirperverliğidir.

 

Evi adeta misafirhane gibi çalışmıştır.

 

Evinde misafir ettiği eşi ve dostu çoktur.

 

Bu özelliğinin biraz da babasından kaynaklandığını belirttiği çok olmuştur.

 

Ayrıca başı sıkışanın arayacağı ilk kişilerden biri yine Aykaç’tır.

 

Birçok fakirin garibanın yüzünün gülmesine çok kez vesile olmuştur.

 

Milletin dert ve sorunlarıyla uğraşan Aykaç maalesef aynı özeni kendi durumu ve sağlığı için göstermemiştir.

 

Birçok dostunun “sigarayı bırak” ısrarı karşısında onları kırmamak için “tamam” demiş ama bu kötü alışkanlıktan da bir türlü vazgeçmemiştir.

 

Ya da keyifsiz olduğu günlerde Aziz Abi seninle bugün muhakkak hastaneye gideceğiz denilmesine rağmen her seferinde doktor randevularını ertelemeyi tercih etmiştir.

 

Çünkü kolay değil her gün onlarca ziyaretçi ve onlarca taleple uğraşmak. Aziz Ağabey kimsenin kalbin kırılmaması için kendisinden feragat etmiştir.

 

Aziz Ağabey’le en son vefatından 3 gün önce görüşmüştük. Ölüm vaktinin geldiğini hissetmiş ve kendisinin biran önce Van’a getirilmesini istemişti.

 

O görüşmeden birkaç saat sonra yoğun bakıma alındı.

 

Cenazesi Van’da tanıdığım tanımadığım yüzlerce insan tarafından karşılandı.

Taziyesi 2 hafta sürdü.

 

Yazılarıyla ses getiren Aykaç vefatıyla da oldukça ses getirmişti. Ailesini yurtdışı ve yurtiçinde onlarca gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve bürokrat aramıştı.

 

Ve o günden sonra Aziz Aykaç ayarında bir daha Van’a öyle bir gazeteci gelmedi ve gelmeyecek de.

 

Bunu söyleyen sadece ben değil. Vekilinden valisine, belediye başkanından sivil toplum kuruluşu temsilcisine, sanatçısından sporcusuna, akademisyeninden gazetecisine herkes…