Yıl içinde hepimizin belki de en rölanti halde seyrettiğimiz ayındayız.

Manevi havası, güzellikleri ile her kesimden insan Ramazan dedi mi duruluyor…

Hem bedenen, hem ruhen.

Yani yıl içindeki o hareketlilik yok.

Ağır tempoda işleyen bir aylık bir süreç başlıyor.

Maneviyatın, iyiliğin, yardımlaşmanın zirveye çıktığı ayda bir o kadar da temposuz bir süreç geçiriliyor.

Fakat buna rağmen önemli gelişmeler Ramazan demeden seyrine devam ediyor.

 

***

Bu anlamda geçtiğimiz haftaya şöyle bir geriye baktığımızda önemli konuların ve sorunların konuşulduğuna şahitlik ettik.

Her en kadar Ramazan’da kamuoyu oluşması o kadar kolay olmuyorsa bile kentte konuşulması gereken konular öne çıkmaya devam ediyor.

Bunlardan en önemlisi Van Gölü ve çöp oldu.

Gevaş’ta çekilen bir görüntü ile tüm gözler Gevaş’a çevrildi.

Amatör bir çekim ile NTV’ye sunulan görüntülerde Van Gölü’ne yakın bir bölgeye çöp döküldüğü konuşulmaya başlandı.

 

***

Ne zamanki NTV’de çıktı…

Millet ayaklandı.

Sanırsın, ilk kez Van'da göl manzaralı çöp dökülüyor, göle kirlilik akıyor.

Bir feryat, bir figan.

Tam o anda aklıma düşüverdi.

Yahu yıllardır bu göl kirleniyor, her gün on binlerce ton atık göle akıyor,

Arıtmalar çalışmıyor,

Göl civarında bir değil onlarca kirlilik noktası var…

Ne olur bu duyarlılık bir gün değil hep devam etse…

 

***

Farkındalık iyidir.

Tamam hadi diyelim ki şimdiye kadar farkında değildik.

Bari bundan sonra gündemden düşmesin.

Bu kentin en büyük değeri olan Van Gölü’nün kirlenmesi konusunda bu duyarlılık hep sürsün.

Arıtmaların çalışmasının da, yenilerinin yapılmasının da, göle çöp ve atık akmamasının da önüne geçilsin. Herkes sorumluluk alsın.

Olmaz mı?

 

***

Sadece göl gitmiyor elden.

Bakın geçen Şehirvan’ın manşetine yansıyan acı bir görüntü daha.

En büyük zenginliklerimizden Van Balığı telef oluyor.

Binlerce balık su azlığından ölüp gidiyor.

Üreme yolunda, kutsal yolculukta resmen katliama uğruyorlar.

Bu görüntüler rahatsız etmeli.

Hepimizde rahatsızlık yaratmalı ki…

Bizler de birilerini rahatsız edip bu rahatsızlığın önüne geçebilelim.

Öbür türlü…

Bugün göl.

Yarın Van Balığı…

Ertesinde başka bir değer…

Tek tek yitirip gideceğiz.

Yazık değil mi?

 

***

Bu gidişat sadece gölü, balıkları tehdit etmiyor.

Bugün onlara, yarın bize gelecek sıra.

Bugün biz yaşadığımız çevrenin elden gidişine susuyorsak yarın kendimiz içinden çıkamadığımız bu sorunlar yumağı için söyleyecek söz bulamayacağız.

O zaman artık her şey için çok geç olmuş olacak.

Derler ya, susma sustukça sıra sana gelecek.

O yüzden konuşmak, ses vermek iyidir.