Ramazan’ın başında dedik ki:
Yapmayın ağalar.
5 yıldızlı sofralar kurmayın beyler!
Fakirin sofrasını şenlendirin patronlar.
Büyük sofralar yerine yoksulun küçük sofrasını paylaşın paşalar!
***
Biz bunu söyledik.
Bizimkiler vitesi daha da artırdı.
Yine 5 yıldızlı yemek sofraları kuruldu.
Yine iş çığrından çıktı.
Her gün bir kurum-kuruluş otellerde, salonlarda yemek ayarladı.
Yine büyük paralar harcandı.
***
Bakın Şehrivan’ın bugünkü manşetine
Ekmek aslanın midesine düştü.
Artık et yiyemiyor halk.
Bir çoğu Ramazan boyunca çocuklarının önüne 1 kilo et koyamadı.
Bırakın şaşalı sofraları et yiyemediler yahu et.
***
Şaşalı sofralar yerine vatandaşlara 1 kilo et ulaştırılsa,
AK Partilisinin Ak Partiliye,
Derneğinin üyesine,
Sendikasının işçisine,
Şirketinin kendi elemanına bol keseden ziyafet çektirdiği şu ayda ayın ruhuna uygun yardımlaşma yapılsaydı daha iyi değil miydi?
***
Günlerce birbirlerini davet ettiler.
Topu mesajlar yazdılar.
İl ilçeyi çağırdı, ilçe onu çağırdı, şu bunu çağırdı.
Şu davetlerde harcanan paralar bir vatandaşın sofrasında olaydı ne olurdu sanki?
Olmaz...
Niye?
Vatandaşın sofrasına oturduğunda reklamını yapamayacaksın çünkü!
Seni gariban vatandaş görecek, paylaşıp reklam etmezsen Van görmeyecek.
“Allah bilse yeter” mantığı mı var sanki gözünüzü doyursun.
Ama yok.
İlla herkes görmeli.
O devasa sofraları herkes bilmeli.
***
Halbuki Ramazan bu değildi.
Eskiden bir ruhu vardı.
Sorarım şimdi,
Kim akrabasını, eşini komşusunu çağrııp bir tas yemeği beraber yiyor?
Kim alıp yemeğini fakir fukaranın kapısını çalıyor, çocuğunun başını okşuyor.
Çok az insan...
Ya evlere kapanıp tek başımıza bolca yemeyi ziyan ediyoruz.
Ya da gösterişli sofraların süsü oluyoruz.
Benim bildiğim Ramazan bu değildi yahu.
Paylaşma vardı,
Kaynaşma vardı,
Kardeşlik vardı,
Güzellik vardı,
Ben şimdi o güzelliği göremiyorum kusura bakmayın.
Halbuki biz farklıydık.
Bizim insani yönümüz, misafirperverliğimiz, yardımseverliğimiz farklıydı.
Güzellikleri de bozduk biz de bozulduk.
Keşke...
Olmasaydı sonumuz böyle...