Geçtiğimiz hafta sonu Valimiz sayın Murat Zorluoğlu’nun davetlisiydik.

Kentteki gazete temsilcileri ve yazarlar olarak bir araya geldik.

 

İlk etapta olağan bir buluşma gibi algılanabilir.

Ama Van’da uzunca yıllardır muhataplık sorunu yaşayan gazeteciler olarak bu buluşma bizim için önemliydi.

 

Nihayetinde Vali Zorluoğlu sadece bir Vali olarak değil, belediye başkanı olarak da bizlerleydi.

Bir Büyükşehir belediye başkanı ile gazeteciler bu kentte özel bir gündem ile ne zaman bir araya geldi diye bir soru sorsanız cevap bulmakta zorlanabilirsiniz...

 

Van’dan ayrılan Vali İbrahim Taşyapan’ın bir ara yaptığı toplantı var. Ama daha öncesi yok.

Bugün gelinen noktada, çok net bir gerçek var ki o da gazetecilerin öyle gözardı edilecek bir meslek grubu olmadığıdır.

 

Dünyada artık gündemler ‘basın’ aracılığı ile belirleniyor.

Algılara ‘medya’ yön veriyor.

Yani...

Gazetecileri görmezden gelemezsiniz...

 

Böyle bir dönemde Van basın camiası uzunca süre yerel dinamikler ile kent yöneticileri ile iletişim sorunu yaşadı.

 

Kentte neler olup bittiği hiç konuşulmadı.

Hizmetler hiç bir şeklide paylaşılmadı.

 

Hal böyle olunca bu buluşma önemliydi.

Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu 2,5 ay boyunca yaptıklarını ve yapmayı planladıkları her şey tek tek gazeteciler ile paylaştı.

Tane tane konuştu.

 

Başlık başlık anlattı.

Dersine çalışıp gelmiş ve bilgilendirme konusunda çok açık ve netti.

Hem yapılanlara hem de karşısındakilere değer veren bir tutum sergiledi.

 

Bu artıydı.

Bunun dışında kentteki gelişmeleri hiç bir çekinceye yer vermeden paylaşmakla beraber o gün sorulan tüm sorulara da net cevaplar verdi.

 

Yapılması beklenen çalışmalarla ilgili lafı dolandırmayan söylemler kullandı.

Çevre Yolu’nu konuştu...

 

Arıtma Tesisi’ni konuştu...

 

Sahil Yolu’nu konuştu...

 

Trafiği konuştu...

Anlayacağınız.

Yerinde ve kıymetli bir toplantıydı.

 

Şahsım adına memnun ayrıldım.

Çünkü bu kentte görev yapan biz gazetecilerin, bu kentte yapılan işlerin hesabını vermek gibi bir görevimiz var.

 

Hizmeti yapanlar kadar, yapılan hizmeti aktarmak da kıymetlidir.
Önemlidir.

 

Bunun farkında olan Sayın Zorluoğlu’nun bu kente yapacakları kadar, yapılanları titizlikle paylaşması da önemlidir.

 

Bunu farklı anlamlarda da hep yaptı.

Hiç gözlerden uzak olmadı.

Makam odasından çıkmamazlık etmedi.

 

Bir bakıyorsunuz bir sokakta esnaf ile çay içiyor.

Bir bakıyorsunuz yol üzerinde bir köyde çocukları seviyor.

 

Kentin kurumlarında rehavete yer vermediği gibi, hem Valiliği hem de büyükşehiri hep dinamik tutan bir yönetim anlayışı ile hareket ediyor.

Yıl 2017...

Bu devirde yapılanların, ya da yapılmayanların gizli, saklı kalması...

 

Kamuoyu ile paylaşılmaması...

 

İmkansız.

O da bunun farkında.

Hatta Van sosyal medyasının dilinden düşürmediği Tramvay konusunu da oldukça ciddiyetle takip etmiş.

Sosyal medyadaki taleplerin de diğer talepler kadar önemli olduğunun bilincinde.

“Tramvay için de çalışıyoruz” diyor.

 

İmkanı varsa yapma peşinde.

Anlayacağınız.

 

Halk ne istiyorsa kulak veriyor.

E halkı temsil etmek de bu değil mi?

Valilik de...

Belediye başkanlığı da...

Kurum amirliği de...

 

Bunun karşılığı işte.

O koltuklarda ne yapılıyorsa halk için yapılması gerekiyor.

 

Fakat maharet o koltuklarda oturup halkı unutmamakta.

Sayın Zorluoğlu 2,5 ayı anlatırken, gazeteciler ile bir araya gelmekte geç bile kaldığını söylüyor.

 

Bundan sonrası için daha sık görüşme sözü veriyor.

Gelişmeleri sıcağı sıcağına paylaşmaktan yana.

 

Bizim de istediğimiz, arzuladığımız olay bu.

Bundan sonra da devam etmeli.

 

Bu alışkanlık bundan sonra da görev yapacak tüm yöneticilerin, kurum amirlerinin alışkanlığı olmalı.

 

Van’da bazı alışkanlıklar değişmeli.

Değişince de oluyor işte.

 

Mesela Vali konuştu, yapılanları anlattı.

Şehrivan da halka gitti.

Halka konuştu.

 

Anlatılan hizmetler ve yapılacaklarla ilgili değerlendirmeleri dinledi.

Vatandaş ile konuşunca onların konuşmalarında da anlıyorsunuz.

Hizmet olunca...

 

Hizmet eden olunca...

Kente çabucak yansıyor.

 

Bakın çok değil 1 yıl 2 yıl öncesine şöyle bir geri gidelim.

 

Bu kentin sokaklarında dolaşıp insanlara hizmet adına bir şeyler sorduğunuzda alacağınız cevaplar nasıldı?

Ya da yorumlar...

 

Bir de şimdi bakın...

Hizmet olunca, daha çok hizmet konuşuluyor.

 

Bir şeyler yapılınca vatandaş daha fazlasını, daha iyisini bekliyor.

 

Bu beklenti hayra alamet...

Bu beklenti umuda dönüşüyor, duaya dönüşüyor, desteğe dönüşüyor.

Hizmet eden de...

 

Hizmet alan da hoşnut olunca.

Daha ne isteriz ki?