Keskin sirke, küpüne zarar!

 

Gün olmuyor ki, Van’da birkaç gazeteci, birkaç köşe yazarı daha türemesin. Gün olmuyor ki, bu gazeteciler kulaktan dolma üç beş lafla yeni bir skandala imza atmasın.

 

Vay Van basınının haline ki vay!

 

Biz daha üç kuruşa haber yapıp, beş kuruşa fotoğraf çekenlerden, 4 sayfa gazete kâğıdına ne denildiği bile anlaşılmayan yazılar yazıp gazete basan, kurduğu internet sitesine günde iki öğün yazı yazıp kendini köşe yazarı sananlardan kurtulmamışken…

 

Hala bu isimlerin gazeteciğimizi kirlettiğinden konuşurken, şimdi de köşe yazıları şov yapma peşinde olanlar hızla türemeye başladı!

 

Her eline kalem alıp ‘köşe yazarıyım ben’ diyen ‘sahtekârların’ sayısı yemekli toplantılarda, açılışlarda ve reklam kokan haberlerde ortaya çıkıveren gazetecilerin sayısını bile geçti. Gerisini siz düşünün artık.

Ne yazma hevesiymiş arkadaş!

Arkadaşın biri – bakın gazeteci demiyorum ben kendisine – piyasada yeni bir isim. Henüz olgunlaşmamış(!) olsa gerek, çıkmış köşe yazarlığına soyunmuş.

Sorsan kimse tanımaz etmez.

Daha birkaç önce ulusal gazetelerde yazan bir yazarın yazısının aynısının tıpkısını alıp kopyala yapıştır yapmış. Bir papağan edasıyla o ne demişse, kendisi de onu demek için çırpınmış.

Hatta o kadar imrenmiş ki bu ulusal yazara, onun işin içine karıştırdığı söz konusu gazeteciler cemiyetini o da köşesinin içine karıştırıvermiş!

E tabi! Prim yapacak ya, ben yazarım diyecek ya, ne yapacak?

Gidip birilerinin yazısını araklayıp, kendisi yazmış gibi böbürlenecek.

Ha bir de ‘Vali’ye çatmak moda ya bu aralar. Ben de çatayım bakarsın gökten benim için de bir şeyler düşüverir demiş, klavye canavarlığına soyunmuş!

Bununla da yetinmemiş, dernekleri ve basın cemiyetlerini elinin tersiyle itmiş, kendisi çok işe yaradığından olsa gerek(!) entelektüel bir dille “işe yaramaz cemiyetler” deyivermiş…

Senin dilin varmamış diyememişsin, ben senin yerine söyleyeyim. O ulusal gazetenin yazarına okka gibi bir cevap veren cemiyetin adı Vangölü Gazeteciler Cemiyeti’dir.

Van’da bir tek gazeteciler cemiyeti olduğunu da kesin biliyorsundur sen, bilgi ve tecrüben fazlasıyla engin ya! Bilmiyorsan da bunu bil istedim. Van’ın tek gazeteciler cemiyetidir!

Uslu’yu kınayan, kendilerine atılan iftirayı atan bu cemiyetin adı, sanı, büyüklüğü belli. Şimdi ben sana soruyorum bre gafil peki sen kimsin?

Belli ki meşhur olma peşindesin. Onu unut.

Vali’yi yazmakla meşhur olunmuyor bu bir!

Belli ki birileri eline kalem tutuşturmuş, onların ağzıyla yazıvermiş bu yazıyı. Zaten bolca alıntıladığın(!) o yazarının yazdığı satırlardan başka yazdığın tek şey var o cemiyete çamur atmak. Sana o yazıyı yazdıranlara söyle biraz da kendilerinden bir şeyler katsınlar, bu iki!

Birilerini savunan ve yazısını çaldığın o yazarın dediği gibi rüşvet aldı dediğin gazeteciler var ya onlar Van basın camiasının esas sahipleridir. Senin arkanda duranlar gibi ‘çiçek böcek gazeteciliği’ yapmıyorlar. Bu da üç!

Yaşını başını almış adamsın. Bu saatten sonra sana gazeteciliği ve yazarlığı öğretecek değiliz. Öğrenmene de gerek yok zaten.

Ama madem yazacağım diyorsan, yeni bir şeyler üretmenin peşinde ol. Van’ın sorunlarını, sıkıntılarını aktarmaya çalış. Birilerinin dün yazdığı satırların peşinde koşma. Kendin üret. Van’da çözülmeyi bekleyen onlarca, yüzlerce sıkıntı var. Git onları yaz. Vatandaşın derdine tercüman ol. En önemlisi, yapacaksan bu işi iyi bir gazeteci ol!

“Meşhur olacağım” havasıyla her biri birbirinden kıymetli insanların oluşturduğu cemiyetlere çamur atma. Lakin o attığın çamurun izi onlarda değil, senin kaleminde, yazılarında kalır.

Ne kendine, ne de başkasına hiçbir hayrın olmayıverir sonra. Aman diyeyim!

Vali’ye mi soruyorsun, Emniyet Müdürüne mi soruyorsun, Belediye başkanına mı soruyorsun kime ne sorarsan sor? Ama bir şeyler soracaksan ilgisi alakası olmayan insanları, cemiyetleri araya koyma.

Ki senin birilerine bir şey soracak yüzün de yok ya, o da ayrı mesele…

***

Bir de bir nokta var ki yazmadan geçemeyeceğim. Hazır konu açılmışken söyleyeyim de içimde kalmasın. Daha düne kadar kimsenin umurunda bile olmayan, her başına geçenin aldığı gibi devrettiği, uğraşmaktan aciz olduğu ve son olarak mütevazı bir şekilde devralınan bir Gazeteciler Cemiyeti ne oldu da birkaç kişinin yüreğine ‘küt’ diye oturdu, ‘çısss’ diye yakıverdi hiç düşündünüz mü?

Bu birkaç kişinin sürekli ağzına doladığı cemiyet ne yaptı biliyor musunuz? Yeni yönetimi ile birlikte bir gazeteciler cemiyeti olarak gazetecileri temsil etmek için uğraştı. Sadece haberlerde, olaylarda, kavgada gürültüde bir araya gelen gazetecileri, düğünde-taziyede de bir araya getirdi. Özel günlerde, özel olduklarını hatırlattı. Onun da ötesinde gazetecilere bir fayda sağlamak için elini kocaman bir taşın altına koydu. Bu değerli cemiyetin yönetimindeki insanlar yaklaşık iki yıldır işi gücü bırakıp, asgari ücretle çalışan insanlara parasıyla(!) konut kazandırmanın çabasını verdi.

Ya bu insanlara çamur atanlar ne yaptı?

İşte bunun cevabı yok. Keşke onlar da yazsa, biz de okusak!