Av.Tahir Elçi, söz ve davranışıyla haktan ve haklıdan yana bir duruşu
olan bir hukuk adamı, bir insan hakları aktivistiydi.Türkiye küçük Millet
Meclisleri(TkMM)’nin de destekçisiydi.
Başkanlık öncesi de, sonrası da kendisiyle ilgili olumsuz bir söylenti
duymadığım gibi, onunla bir arada bulunduğum ortamda da söz aldığında
hep konuya makul yaklaşır, sorun çıkarmaktan çok çözüme dönük fikirler
üretirdi.
Bir konuyu eleştirdiği durumda dahi sözcükleri seçer, karşı tarafı
incitmeden, ses tonunu yükseltmeden düşüncesini savunurdu. Model
alınabilecek insani bir niteliğe sahipti. Ona yapılan saldırı ve vefatı
sonrasında;
Cumhurbaşkanı,
Meclis Başkanı,
Başbakan,
Adalet Bakanı,
İç İşleri Bakanı kararlılık ve içtenlikle olayı kınadıkları gibi bu işin
takipçisi olacaklarını dillendirdiler.
Meclis genel kurulunda hemen hemen her parti mensubu saldırıyı
nefretle kınadı ve öldürülenlere rahmet, yakınlarına sabır diledi.
HDP kanadı ilk andan itibaren Hükümete-Devlete saldırarak barışçıl
bir duruş ortaya koymadı. Zaten HDP belediyeleri bilfiil bu hendek
kazmalarına destek veriyorlar, dolaylı olarak bu olayların müsebipleridir.
Farklı haber kanallarında bir çok yorumcuyu izledim, özellikle HDP-DBP
yandaşları iki kelimesinden biri 90’lı yıllara atıfta bulunuyorken, Türkiye
gündeminde 90’lı yılların esamesi dahi geçmiyor ve hayatta da böyle bir
emare yoktur.
Olup bitenleri tahlil ettiğimiz zaman eski devlet anlayışının olmadığı,
tam tersine devlet her geçen gün bir az daha çağdaşlaşmaya çalışırken
PKK ve yandaşları bu medeni devletin önünü kesmek için elinden geleni
yapıyorlar.
HDP kanadına sesleniyorum, şu anda Sur ilçesinin sakinleri %70-80
evlerini terk etmiş durumunda kaldılar siz bu vatandaşların haklarına ne
kadar sahip çıktınız? Siz bu halktan oy aldınız ama silahlı kimselerin
tarafısınız. Bu konuda halk size uyarı verdi, ama hala aynı hatayı
sürdürüyorsunuz.
Anadolu insanına sesleniyorum, birileri bir haber size ilettiği zaman,
iki kere düşünün, çok hassas bir süreçten geçiyoruz, ya bu ülke ayağa
kalkacak, hep birlikte onurlu bir vatandaş olarak yaşayacağız, ya da Allah
göstermesin buralar karışacak kimin kime sıkıntı vereceği bir ortama
dönüşecek.
Allah göstermesin bu durumda Kürtlere çok çok yabancı bir ruh
hakim olacak ki, o zaman ölüm hayattan daha evla olacak. Çünkü böyle
bir istilada iman yok, edep yok, namus yok, Kürtler beden olarak bu
bölgede yaşarlarsa da Kürtlerin ruhu ve şahsiyeti yok.
Allah aşkına soruyorum bu kadar içi boş ve kof olan, yalan dolan
üzerinde kurulan ve aldatmaya dönük bir nüfuzun bu mazlum ve mağdur
Kürt halkı üzerinde hakimiyet kurması “Gayretillah”a dokunmaz mı?
Elbette ki dokunur. Kendinizi zorlamayın kaderler üzerinde bir kader
vardır.
Av.Tahir Elçi onurlu bir insandı, İslam’ın adalet anlayışına inanan ve
Peygamberden bahsederken Hz.Mühammed demesini bilen Kürt ruhunu
taşıyan bir hukuk adamıydı. Onun katillerinin bulunmasında insan hakları
aktivistleri olarak takipçisi olacağız. Roboski katliamını unutmadığımız gibi.
Ama birilerinin yaptığı gibi “Katil Devlet” sloganlarıyla halkı
heyecana/galeyana getirmeden, Kürtlere sıkıntı oluşturmadan, bir işi
yaparken diğer bir işi bozmadan. Bu soğuk kanlılıkla “Elçi’nin katillerine
lanet olsun” diyorum.
Dikkatli olalım, düşünerek hareket edelim, hele önümüzdekiler,
inancımızla barışık değillerse bir an evvel saflarından ayıralım. Çok kritik
bir süreçten geçiyoruz özellikle Kürtler açısından.
Hem Merhum Tahir Elçi için, hem öldürülen polislerimize Allahtan
rahmet diliyorum.
Allah başka acı vermesin. Bizi halktan ve haktan kopuk siyasilerin
şerrinden korusun.
Amin demeniz dileğiyle.