Art arda yaşadığımız iki büyük sarsıntının Van’a ne kadar zarar verdiğini burada yazmak oldukça yersiz olur; zira gazete manşetleri ve köşe yazarları bunları yeterince kalemlerine değdirdi. Benim burada belirteceğim asıl durum toplum içinde bizim yarattığımız depremler ve siyasetçilerimizin kendi memleketine faturalandırdığı artçı sarsıntılar. Son zamanlarda büyük-şehirleştirilmeye çalışılan Van’ın toplumsal dengesi adeta içinden çıkılması zor dengesizliklere dönüştürülmekte. Örneğin oy oranı yüzde ellilerde olan siyasi bir partinin düzenlediği bir miting bile hala kimilerinin huzursuzluğu tetikleyen sarsıntılar yaratmasına sebep olmakta. Evet, şu anki duruma bakıldığında ne yazık ki şiddeti o kadar seven bir toplum yaratıldı ki köyler, civar mahalleler, hastaneler, alışveriş merkezleri, çarşı ve pazarlarda en ufak bir sürtüşmede silahlar, bıçaklar, taşlar, sopalar, kürekler, satırlar insan kanı akıtmaya can atar oldu. İnsan öldürme meşrulaştırıldı. Farklı görüşteki kardeşler tahammülsüzlük içinde birbirlerine kin kusar hale getirildi. Seviyesiz konuşmalar, utanmazca sarf edilen küfürler… Maneviyat kalmadı insanlarımızda.

Van hızla göç almasına rağmen bir o kadar da terk edilmekte. Burada şöyle bir dengesizlik var ki göç edenlerin büyük çoğunluğu hatırı sayılır şirket sahipleri, tüccarlar, esnaflar olurken göçle gelenler çoğunlukla iş bulma amaçlı civar illerden gelen insanlar (Buradaki niyetim küçümseme değil; aksine, bu şekil bir dengesizliğin ilimizde ekonomik gerilemeyle beraber uzun süreli yoksulluğa yol açtığını ifşa etme). Sürekli şikâyetçi olunan ve defalarca dile getirilen doktorsuzluk da ne yazık ki insanımızın saldırgan tutumundan kaynaklanmakta. Hoşgörü ne yazık ki Van’ı çoktan terk etmiş durumda.

Pekiyi bütün bu dengesizlikler karşısında kim ne yapıyor? Kimse kılını bile kıpırdatmıyor. Sevgili Ömer Aytaç’ın yazdığı gibi ismini bile bilmediğimiz vekillerimiz başbakanla beraber ya da başbakanın talimatıyla Van’a uğrayıp iki-üç gün beş yıldızlı otellerde takılıp Ankara yolunu tutuyor. Umurunda mı Van halkı! Bir başka vekil grubu Van’ın onca problemi varken türlü tutarsızlıklarla gündemini meşgul etmekte. Güruh güruh seçim turlarınızı ne zaman unuttunuz? Yoksa siz de mi kabile reisliği mantığındasınız? Siz de mi koltuğun derdindesiniz. Yahu sizlere şunu önerelim o halde: Zaten bir sonraki seçimde hepiniz alabora ediliyorsunuz. O zaman hiç olmazsa bir gün saçma sapan da olsa bir Van deyin ki mecliste Kamer Genç kadar liyakatiniz olsun. Hiç olmazsa! Bu sözleri tüm vekiller lütfen üstüne alınsın. Birinizin birinizden farkınız yok çünkü! Bu sessiz kalışlarınız, ya da ağzı tıpalı siyaset yapışınız nereye kadar?

Mesela yukarıdaki toplumsal karışıklıklar dışında ekonomik krizin Van esnafını esir aldığını biliyor musunuz? Van’ın yıllardır bir turizm atağı için yol gözlediğini biliyor musunuz? Depremin yaraladığı Van’ın birçok kesiminin susuz ve elektriksiz kabilecilik oynadığını biliyor musunuz? Toki ödemelerini yapamadığı gerekçesiyle kendi adına çıkan evini satmak zorunda olan onlarca şahsın olduğunu biliyor musunuz? Van sokaklarında onlarca sahipsiz çocuğun türlü cerbezelerle meşgul ettirildiğini biliyor musunuz? Sayın vekiller!

VAN’IN PROBLEMLERİ VAR BİLİYOR MUSUNUZ?

Van’da kocaman depremler var, Van’da depremleri özleyenler var, biliyor musunuz?

Tüm görevler vicdanidir. Vicdansızsanız alırsınız maaşınızı çatır çatır yersiniz, tek derdiniz meclis yoklamalarına katılmak olur. Vicdanlıysanız her kuruşun hakkını kendi halkınıza hesap vere vere ifa edersiniz.

Sokakları savaş alanına çevirenler kendilerine zarar vermediklerini düşünüyorlar ya, ne kadar aş peşinde olduğunuzu bilmeyen mi var? “İş iş iş” diye seslenmek yetmez, o işleri sağlayanları da ekonomik katkı yapanları da baş üstünde tutmak gerek ki hep beraber refah olsun.

Van’a her miting sonrası depremi yaşatmadan zevk almak da neyin nesi! Hala içimizde depremleri özleyenler var! Ama her enkazın altında kendi kardeşlerinin can çekiştiğinin farkında değiller!