Yıllar önce…
Van öyle çok büyük değilken, orta halli bir kent iken şimdi olsa “Müthiş bir PR” denilebilecek bir iddia ortaya atıldı.
Van’da bir anda insanlar Van Gölü Canavarı diye bir yaratıktan bahsetmeye başladı.
Gevaş başta olmak üzere farklı noktalardan canavar görüntülendi konusu gündeme geldi.
İnsanlar canavarı gördüğünü iddia ederek televizyon programlarına çıkmaya başladı.
Televizyon kanalları Van’da yatıp Van’da kalkmaya başladı.
Bir baktık ki dünya Van Gölü Canavarı’nı konuşur olmuş.
Öyle bir noktaya geldi ki dünyadaki bilim insanları Van ile birlikte diğer ülke ve şehirlerde de göl ve deniz canavarları olup olmadığı üzerine araştırmalar ve raporlar yayımlamaya başladı.
O dönem feci bir dönemdi.
Küçük, çok yatırım almayan ama doğal güzellikleri ile mest eden Van zaten Avrupalı turistlerin gözdesi idi.
80-90’lı yıllarda her yıl nüfusunun yarısı kadar turist ağırlayan memleketimiz bu olayla birlikte tam anlamıyla popüler oldu.
İnsanlar akın akın kente gelmeye başladı.
Araştırmacılar, dalgıçlar, bilim insanları kente akın etti.
Gece-gündüz Van Gölü Canavarı arandı.
Bulunamasa da Van Gölü Canavarı görülmüştü bir kere.
Yıllarca konuştu, konuşuldu ve Van’ı konuşturdu.
Canavar gibi bir yaratık adına rağmen algı olumsuz değil olumlu oldu.
Tam bir tanıtıma döndü.
Kent kazandı.
Güzel de oldu.
O günden bu yana hiçbir şeklide de unutulmadı.
Daha sonra Gevaş’ta heykeli dikilen canavar tam anlamıyla Van’ın bir çok anlamda markası haline geldi.
Velhasıl güzel oldu.
Daha da değerlendirip kullanabilirdik ama kendiliğinden ortaya çıkan bir kampanya olarak çok bile fayda verdi.
Şu sıralar yine konuşuluyor.
İnsanlar gördüğünü iddia ediyor.
Görüntüler paylaşılıyor.
Bir çok haberde yine o görüntüler var.
“Canavarı gördüm” hikayesi bayatlasa da hala gideri var.
Ana haber bültenlerini süslüyor.
Madem öyle bunu yine kullanalım.
Bu kez canavar üzerinden bir hkiyadense kentin olumsuz havasını kurtarmak için bunu yapalım.
Son 1 yıla dönüp bakın.
Sürekli olumsuzluklar ile anıldı.
Koronavirüs belasını söylemiyorum bile.
Depremler…
Sel felaketleri…
Göçmen kazaları…
Ve bunun gibi sayısız sıkıntı, problem, olumsuzluk.
İran ile kapılar kapalı.
Turistler yok.
Ekonomik döngüsünü tamamıyla İranlı turistlere göre yapan kentte çark dönmüyor.
Üretim yok.
Madem öyle biz de turizme yüklenelim.
Güvenli turizm için önceki gün ESOB ve bazı otelcilerin çağrısı vardı.
Önemliydi.
Haklılar Van diğer illere göre güvenli.
Hatta diğer tatil kentleri nasılsa Van da öyle.
Ama böyle kalmasın.
O olumsuzlukları unutturalım.
Virüs başta olmak üzere yaşananları silelim.
İşte bunu da canavar gibi farklı tanıtım ve pazarlama materyalleri ile yapalım.
Zaten farklı destinasyonlar arayan insanları doğal güzellikleri, saklı cennetleri pazarlayarak çağıralım.
Buna ek olarak bir de “Gelin canavarı görün” diyelim.
Yapalım işte böyle şeyler.
Ama bunu makul, mantık çerçevesinde ve akla uygun yapalım.
Yapılabilinir mi?
Yapılır.
Örneği çok.
Dünyada turizm pazarı böyle ilerliyor.
Her il ya da bölge ya da ülke kenti hikayesini yazıyor.
Bu hikaye üzerinden bir Pazar oluşuyor.
Bizim de turizmde artık kendi hikayemizi yazalım.
Zor değil.
Biraz çaba istiyor.
O çabayı sarfetmek kene kazandırır.
O yüzden ha gayret diyelim.
Canavarla birlikte bu işi başaralım.