Yine bir bayramın arifesindeyiz.

Yarın bayramı kutlayacağız…

Ama bundan önceki bayramlarda olduğu gibi;

Buruğuz…

Üzgünüz…

Bayram sevincinden mahrumuz…

Geçtiğimiz yıldan bu yana buruk, üzüntüyle, bayram sevincini paylaşamadığımız kaçındı bayram artık sayamaz olduk.

Pandemi belasından dolayı bayramlaşmayı, kucaklaşmayı, bayram etmeyi unuttuk.

Bizler eski bayramlar diyerek iç geçiriyor eski bayramları hatırlıyoruz.

Ama çocuklarımız, bayramın bayram olması gerektiğini bilmesi gereken büyük bir nesil henüz bayramın ne olduğunu bile öğrenmiş değil.

Son iki yılın büyük bölümünü evlerinde geçiren çocuklar bayramın da diğer günler gibi evlerde geçen günlerden biri olarak hatırlayacak.

Ya da koronavirüs illetiyle.

Ya da kayıplarıyla.

Dedelerini bir var, bir yok olarak anımsayacak.

Ellerini öpemeden, bayram harçlığı alamadan, şeker toplayamadan dedesine, nenesine veda edecek bir çok çocuk.

Bu illet böyle bir illet işte.

Ama bize düşen sorumluluk büyük.

Biz o bayramların ne güzel bayramlar olduğunu biliyoruz.

Biz paylaşmayı, kurban etmeyi, kurbanı paylaşırken mutluluğu da paylaşmayı gördük şükür.

Dediğim gibi asıl mesele unutturmamakta.

Biliyoruz zor.

Tam bayram edeceğiz derken yeniden yükselen vakalar, aşılanmanın düşük olması bir çoğumuzun sevincini yine kursağında bıraktı.

Ama mecburuz.

Biraz daha gayret edecek.

Biraz daha dayanacağız.

Ve şunu da artık biliyoruz ki bu öyle evde oturup bekleyince, ya da “Aman boşver” deyip boşlayınca geçecek bir hastalık değil.

Defalarca tecrübe ettik.

Şu an elimizdeki tek silah aşı olmak.

Kurtuluşumuz aşı ile bağışıklığı sağlayıp gelecekteki bayramlara ulaşmak.

O yüzden bir ricam var.

Evde de olsak, sevincimizi paylaşamasak da bayram sevincimizi, geleneğimizi, mensubu olduğumuz dinin bayrama dair buyruklarını unutmayalım, unutturmayalım.

Ailemizde, kendi içimizide bayramı bayram gibi yaşayalım.

Evlerde kalıp hastalığın yayılmasını önlerken, evimizin içini de büyük bir bayram alanına dönüştürelim.

Öyle olsun ki, bayram çocuklarımıza büyük bir heyecanı, umudu hatırlatsın.

Öyle olsun ki bu virüsü bu yıl def edip en azından en yakın bayram olan gelecek seneki Ramazan bayramında tüm bu dertleri, kederleri unutarak bayrama erişmiş olalım.

Kim ölür, kim kalır, kim görür bilmem.

Elbette ki takdir Allah’ın virüs öldürmez ise kaderde varsa ölüm hak.

Lakin bu virüsün bizden daha fazla can almasına izin vermeyelim.

Bayramı zehir etmeden, bayram tadında bayramlar için az daha sabır dileyelim.

Zor, güç, dayanılacak gibi değil.

Biliyorum bayram kutlama heyecanını bile yaşamak zorlaştı.

Ama buna rağmen umudumuz var.

Ve bu umutla yarın kutlayacağımız bayram öncesi size yine Alvarlı Efe’nin bayramı her haliyle bize yaşattığı dizelerinden bir kısım paylaşarak byaramınızı kutlamak istiyorum.

Mevla bizi affede

Gör ne güzel ıyd ola

Cürmü hatalar gide

Bayram o bayram ola

Merhamet ede Rahîm

Dermanı ver Hakîm

Lutfede Lutf-ı kadim

Bayram o bayram ola

Feyz-i muhabbeti hak

Nuri hidayet siyak

Cennet-i ala durak

Bayram o bayram ola

Nur-i hidayet dola

Dilde hidayet bula

Nasırın Allah ola

Bayram o bayram ola

Tevhid ede zevk ile

Hakkı sev şevk ile

Tasdik inerse dile

Bayram o bayram ola

Mevlayı Candan seven

Rıza-ı hakka iven

Lütfu hüdaya güven

Bayram o bayram ola

Dildeki Rahman ola

Dertlere derman ola

Azade ferman ola

Bayram o bayram ola

Can bula cananını

Bayram o bayram ola

Kul bula sultanını

Bayram o bayram ola

Hüsnü keder def ola

Dide hicap ref ola

Cümle günah af ola

Bayram o bayram ola

Lutfiye lutfi kerem

Dahil-i babı harem

Daima Allah direm

Bayram o bayram ola

(Alvarlı Efe)

Hayırıl Bayramlarınız olsun!