Eski Türkiye ile yeni Türkiye’yi kıyaslamaya çalışacağım.
Eski Türkiye’de 27 yıl ülkeyi yöneten CHP iktidarı, tek tip insan yetiştirme uğruna, kendi vatandaşlarına baskı ve zülüm uygulayarak, kendilerine karşı çıkanları ya idam ettirmiş ya da ülkeden kovmuştur.
Tek partili dönemde tam bir faşizm uygulanmıştır.
İnsanlar dinlerine göre, dillerine göre yaşayamamış, özellikle Müslümanlar baskı altına alınmış, dillerine göre yaşamlarını sürdüremeyen Kürtler bu faşist yapının mağdurları olmuşlardır.
İnançlarına göre baktığımızda ise Alevilerin hem baskıcı Devletin, hem de toplumun mağdurları olduğu görülür…
27 yıldan sonra çok partili sisteme geçilmiş, DP büyük bir çoğunlukla Hükümeti devralmıştır.
Ancak 10 yıl süren iktidarları askeri bir darbe ile alaşağı edilmiş ve Başbakan Menderes idam edilmiştir.
Bu ara rejimciler geleneksel olarak her on yılda bir ihtilal yapmayı Ordunun asli görevi haline getirmişler, ordumuz ve istihbarat örgütümüz Emperyalist güçlerin denetimine girmiş, sözde müttefik ve dost ülkeler diye, diledikleri gibi iş birlikçileri vasıtasıyla ülkemizi yönetmişlerdir.
Kendilerini Dünyanın efendisi olduklarına inandıran ve dünyayı yönetmeye çalışan, bu aşağılık zalim ve kan emici Emperyalist güçler, ülkemizin yönetim reçetesini de kendileri hazırlamışlardır.
Onların istediği kadar komünist, onların istediği kadar kapitalist, onların istediği kadar Müslüman, onların istediği kadar bağımsız olacak; onların istediği kadar borçlanacağız, onların istediği kadar büyüyeceğiz, yani her şey onların istedikleri gibi olacak…
Onların istediği gibi davranmazsak ne mi olur?
Dünyayı başımıza yıkarlar… Hükümetimizi düşürür, meclisimizi kapatır, bizleri yargılatır, tutuklattırır velhasılı bizlere dünyayı dar ederler.
Bu nedenle, Eski Türkiye’yi yönetenler ağa babalarının istekleri doğrultusunda olmaya özen göstermişlerdir.
Gelelim yeni Türkiye’ye…
Yeni Türkiye, ordumuzu asli görevine döndürmüş, ordu içindeki olumsuz unsurları tasfiye ederek bir daha ihtilal yapma gibi bir yanlışın içine giremeyecek bir yapılanmayı sağlamıştır.
Yeni Türkiye, istihbarat örgütünü bağımsız bir örgüt haline getirmiş, ülkesini iç ve diş düşmanlara karşı koruma görevi ile görevlendirmiştir.
Yeni Türkiye, hangi devletle, hangi şartlarda ticari ilişki kuracağına kendisi karar vermektedir.
Yeni Türkiye, ne kadar büyüyecekse o kadar büyür. Büyümesine kendisi karar verir. Ülkesinin, yurttaşların demokratik hak ve özgürlüklerini kendisi tayin eder. Bu anlamda kimseden talimat almaz.
Yeni Türkiye, mazlumların yanında zalimlerin karşısında yer alır. Zalimin zulmünü çekinmeden kınar, lanetler ve eleştirir. Zalimlerle ilişkilerini askıya alır.
Eski Türkiye de Aleviyim demekten korkanlar, yeni Türkiye’de Cem evlerinde ibadetlerini özgürce yapmaktadırlar.
Eski Türkiye de türbanlı kızlar okullara alınmazken, yeni Türkiye’de kimsenin giyim kuşamına müdahale edilmemektedir.
Eski Türkiye’de 80 yılda yapılan yollardan daha fazlası Yeni Türkiye’de 15 yılda yapıldı.
Eski Türkiye de İMF den borç alabilmek için el pençe divan dururken, yeni Türkiye de İMF ye biz borç verecek duruma geldik.
Saymakla bitiremeyeceğimiz değişimler, demokratik kazanımlar ve dünyadaki itibarımızın en üst seviyelere ulaşmış olması, ülkemizi bölgenin lider ülkesi konumuna getirmiştir.
Bundan böyle durmak yok…
Gelişmemize, büyümemize hiçbir güç engel olamayacaktır.
Son söz şudur: Yeni Türkiye için, barış ve kardeşlik için, ülkemizin, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için Yeni Türkiye’yi sahiplenmeliyiz.
İDRİS ORTAKAYA Yazdı...