Dün İpekyolu Belediyesi’nin dilenci operasyonunu görünce bir kez daha gözümde canlandı.
Kent genelindeki dilencilere operasyon düzenlenmiş ve ciddi paralar ele geçirilmiş.
Habere bakınca ilk aklıma gelen bu dilencilerin 1 saat sonra tekrardan diledikleri oldu.
Çünkü kanun gereği dilenciler paraları salıveriliyorlar.
Zabıtanın başka bir yetkisi yok.
Ve bu iş zabıta eliyle olacak bir şey de değil.
Çünkü olay çok farklı boyutlara geldi.
Nasıl mı?
Anlatayım.
Yıllardır dillendiriyoruz.
Van’da birileri hırsızlık yapıyor.
Vicdanları çalıyor.
Merhametleri çalıyor.
İnsanımızın yufka yüreğini her anlamda kullanıyor.
Bahsettiğim merhamet hırsızları dilenciler.
Aslında küçük paralar alıyorlar.
Ama mesela aldıkları bu küçük paralar değil.
Gün sonunda bu küçük paralar çok büyük paralar oluyor.
Hepsi belli ellerde toplanıp sektörde faaliyet gösteren baronların eline geçiyor.
Evet evet aynen böyle.
Olaya öyle küçük bir dilencilik gözü ile bakmayın.
Büyükten küçüğe bir çok insan aslında sektörün dişlisi olarak görev görüyor.
Bir defasında objektiflerimize yansımıştı.
Sabahın çok erken saatlerinde bir araç yanaşıyor Cumhuriyet Caddesi’ne.
Aracın arkasını açıyor.
Paket paket suları indiriyor.
Sonra çocuklar hızlıca bu paketlerden alıp sokak başlarına çekiliyor.
Akşam ise çocuklar toplanıyor.
Hasılat alınıyor.
Tıpkı Yeşilçam filmlerinde Sezercik ve arkadaşlarına yapıldığı gibi.
Yani sokakta çalışan çocukların büyük bölümü öyle bizim düşündüğümüz gibi anne-babası çalışamadığı için sokakta değil.
Zaten bir çoğu aslında çalışmanın, para kazanmanın farkında bile değil.
Ama öyle bir noktaya getirilmişler ki...
Küçücük yaşlarda koca sektörün küçük çocuk işçileri haline getirilmişler.
Kızmamız gereken onlar değil.
Onların sektörün devasa etkisinden de haber yok.
Bir de Suriyeli kılıfı var tabi.
Suriye’nin mağduriyeti en çok Türkiye’de para ediyor.
Özellikle Güneydoğu illerinden gelen bir çok grup esmer tenlerini, Arapça dil kabiliyetlerini kullanarak Suriyeli havası verip yine merhamet çalıyorlar.
Bunlar da ekip işi tabi.
Çoğu kadın bir çok dilenci sabahtan cadde ve sokaklara bırakılıyor.
Akşama kadar para dileniyorlar.
Her aracın önüne adeta baygın duran bebekler ile gelip duygu sömürüsü yapıyorlar.
Para verseniz olmuyor, vermeseniz olmuyor.
Çoğu insanımız ne yapacağını şaşırıyor.
Her anlamda bir çıkmazda kalıyor.
Ama bunlar da mantık aynı.
Hatta bir defasında denk gelmiştim.
Dilencilerden birisi kötü bir muameleye maruz kaldığında köşe başında bekleyen eli sopalılar hemen koşmuş ortalığı yaygara vermişti.
Yani gözetleniyorlar da.
Birileri onları sokağa dağıtmakla kalmıyor.
Üstelik sürekli tetik de bekleyip onları izliyor.
Çünkü onlar da sistemin çarkı.
Onlar topluyor.
Akşam hasılata dahil ediliyor.
Yani o küçük paralar büyüyor büyüyor koca koca paralar olarak bu kentten toplanıp götürülüyor.
Her mevsimde farklı gruplar, farklı kentlerden gelip bu paraları alıp gidiyor.
Van merhametli ya her sezon iş yapabiliyorlar.
Bir sezon Güney’den bir sezon kuzey’den, kimisi Urfa’dan kimisi Malatya’dan bir çok grup bu kentten çok büyük paralar topluyor.
Anlayacağınız bu durum artık basite alınmayacak kadar önem arz ediyor.
Hazır bu aralar Büyükşehir ve diğer belediyeler eliyle mücadele başlatılmış bunu nihayete erdirmek gerekiyor.
Çünkü bu insanlar yüzünden artık vatandaş trafik ışıklarında duramaz, sokakta yürüyemez oldu.
Ne olduğu, kim olduğu, kimin için çalıştığı belli olmayan bu insanlar sadece para toplamakla kalmayıp huzur da kaçırmaya başladılar.
İşte bu yüzden Belediyelerin bu noktadaki mücadelesi artarak devam etmeli.
Bunu destekliyorum.
Vanlı da bunu istiyordur.
Emin olun.