Van Gölü koruma adına ciddi bir mücadelenin verildiği haberi üzerine böyle bir yazı yazmaya karar verdim.

Şehrivan’ın bugünkü manşetinde de göreceğiniz üzere Van Gölü için çetin bir mücede verilmeye devam ediyor.

Son yıllarda artan farkındalık ile gölün yok olmasının önüne geçilmeye çalışılıyor.

Van’dan başlayan küçük çırpınışlar genel anlamda ses buluyor.

Van Gölü Aktivisitleri, Van TSO gibi kuruluşlar ile son dönemlerde bakanlıklar nezdinde de göl için çalışmalar yapılıyor.

Bir taraftan da son yılların en büyük tehlikesi olan arıtma tesisinin bitirilmesi için hızla çalışılıyor.

Yıl sonunda bitirilmesi ve devreye alınması planlanıyor.

En büyük adımlardan birisi bu.

Çünkü en büyük kirlilik atıklardan dolayı oluyor.

Yani bir süre daha arıtma tesisi olmadan devam etseydik suyu tam anlamıyla kirletmeyi başaracaktık.

Şükür ki sonunda tamamlanıyor.

Bu adımlardan sadece biriydi.

Diğeri ise makinelere değil biz insanlara düşüyor.

Van Gölü’nü korumak sadece atık arıtma ile olmuyor biliyorsunuz.

Bu gölün çöplerden arındırılması, sıvı atıklarla birlikte dolduğu katı atıklardan da arındırılması gerekiyor.

Bunun dışında dip çamuru gibi ciddi temizliklerin yapılması gerekiyor.

Bunlar da adımlardan bazıları.

Esas mesele ise gölü kirletmenin bir facia olduğunun tüm toplumun zihnine yerleştirilmesi.

Haberlerde okuyorsunuzdur.

Göl sahilinin sadece minicik bir alınında temizlik yapan belediyeler günde 100 ton civarında çöp topladığını duyuruyor.

Bunlar sadece göz önünde olan, görebildiğimiz yakından tanıdığımız yerler.

Bir de gölün tamamının etrafını düşünün.

Nihayetinde göl kocaman bir alanı kaplıyor ve çervesinin büyük çoğunluğu yerleşim yerleri olarak çevrelenmiş.

Haliyle insanların, bizlerin olduğu her yerde kirlilik var.

Bunu aşmak lazım.

Ama başka bir konu daha var!

Gölümüz sadece çöplerle kirlenmiyor!

Kötü zihinlerle de kirleniyor.

Çoluğuna çocuğuna göle çöp atılmayacağını, piknik yaptıktan sonra çöplerin toplanması gerektiğini öğretmeyen ebeveyinler gelecek için büyük bir tehlike aktarımını bırakıyor.

Yaz aylarının başlamasıyla birlikte sosyal medyada paylaşılan çöp dolu sahil görüntüleri bunun işareti.

Olması gereken bu değil.

Temiz zihinler bırakmak.

Bakın daha acısı sürüyor.

Van Gölü’nde her gün ceset üstüne ceset çıkıyor.

Bu nedir biliyor musunuz?

Bu da kirli zihinlerin ürünüdür.

Van Gölü gibi bir nimeti, bir hazineyi kazanca değil insanların mezarına dönüştürmek de kirli zihinlerin işidir.

Bu göl şu anda turizmin ve su sporlarının merkezi olmalıydı… Kaçak teknelerinin, arama kurtarma teknelerinin değil…

Ama ne acı…

Her yerde kaçak göçmenler aranıyor.

Bir taraftan da yıl boyunca kaçak balıkçılarla mücadele ediliyor.

Anlatıyorsunuz…

Yasaklıyorsunuz…
Ceza kesiyorsunuz…

Ama bitmiyor.

Kirli zihinler kaçak balık avlamayı bitirmiyor.

Bitirmediği gibi yeni nesillere de aynı kirli fikri aktarıyor.

Son günlerde dolaşan bir video var görmüşsündür.

Sözde avlanma adına vurduğu bir ayıyı köpeklerine yem edip ısırtan bir acımasız avcının çektiği o görüntüye tepki yağıyor.

Onu yapmak neyse gölümüzün inci gibi kefallerini, Van balıklarını avlamak da aynı şey.

Üreme zamanında bunu yapmak de bu gölü öldürmektir.

Bu gölün nimetlerine hakaret etmektir.

Zulmetmektir.

Sadece kirletmemek değil, tüm bunlardan arınmak da gölü temiz tutmaktır işte.

Sadede gelirsek…

Saygı.

Bizim doğduğumuz, büyüdüğümüz, sonunda da geri döndüğümüz doğaya saygı göstermek gibi bir borcumuz var.

Bunu yapmıyoruz.

Keyfini çıkarıp nimetlerinden faydalanıp gölü tükürüp kirletip arkamızı dönüyoruz.

Sonra da fotoğraflarda bakıp “Ah Van Gölü”, “Güzel Van Gölü” diye iç geçiriyoruz.

İyi de kardeşim.

O Van Gölü’nün güzel kalması için güzel bakmak gerek.

Güzel bakıp güzel bulacağız.

Yoksa gözümüzü bir kapayıp bir açacağız kendimizi bir çölde bulacağız.

Kentin kaderi aslında bizim elimizde.

Zaten Van’ı Van yapan en önemli değer de gölümüz değil mi?

O olmazsa Van eksik kalmaz mı?

Kentimize bu kötülüğü yapmak olmaz…

Bir daha düşünelim bence.