Sevgili dostlar terör; Kendi fikirlerini topluma izah etmekte yetersiz
olan bir kesim insanların başvurduğu, insanlığın yüz karası faaliyetlerin
tümüne denir. Bu olaylara alet olan kimselere de terörist denir.
Her ne kadar sözüm ona devlet askerlerini kast etseler de çoğu
zaman masum kimselerin ölmesine ve yaralanmasına sebep olurlar. Kimi
askeri hedefleri vursalar da devlet kurumlarını 12’den vursalar da yine
maksimim düzeyde zararları millete ulaşıyor.
Ülkemizde meydana gelen; Diyarbakır-Suruç-Ankara-Sultan Ahmet-
Ankara saldırılarını bir gözden geçirelim bu olaylardan en çok etkilenen
halkın ta kendisi değil mi? Milletimizi moralini bozan milyonlarca
kimselerin gözyaşlarını dökmeye sebep olan bu saldırıların faillerine lanet
etmeyelim de ne yapalım?
Yüce Mevlam takdir buyurmuş bizi dünyaya göndermiş üstelik insan
olarak yaratmış, bizim bir birimize destek vererek şu dertli dünyada
hayatı kolaylaştırmak için çalışma ve çaba içinde olmamız gerekirken böyle
adi faaliyetlerde bulunup hayatı bize zehir eden kimselere lanet etmeyelim
de ne diyelim?
Kim demiş ki bu dünyaya gelen herkesin dediği olabiliyor, hem kim
demiş ki herkesin istediği insanlığın ortak değerlerine faydalı sonuçlar
getirebilir, “Ekel eksere tabidir” diye(Azınlık çoğunluğa tabi olmalıdır)
bir kural var bu da demokrasi olarak dünya hayatına uyarlanmış, arıca
“ekser yanılmaz” diye bir ifade var. Dolayısıyla azınlıkta kalırsanız
ekserin reyine tabi olmak durumundasınız, tabiî ki varsa bir derdiniz yasal
ve anayasal çerçevede dillendirirsiniz ama bu hakka ulaşmak için eğer
başka başka canları kurban etmeyi göze alacak kadar gözünüz dönüşse,
onlarca kimselerin canice ölümüne sebep olacak saldırı eylem planının bir
parçası oluyorsanız size lanet etmeyelim de ne diyelim? Herhalde aferin
diyecek halimiz yok.
Hatırlayın bir zamanlar devletin eliyle ülkemizin sathı mahallinde
Kürt bölgesi ağırlıklı olmak üzere terör estiren, derin güçlerin adamlarına
lanet etmekten başka bir çaremiz yoktu, devletin kendini formatlamasıyla
o taraftan bir rahatlama oldu şimdi gavurun maşası bir örgüt ya da
örgütler çıkmış aynı suçu işliyorsa bunlara lanet etmeyelim de ne diyelim?
Bu tür örgütlerin, dini, dili, mezhebi onları masum gösteremez,
DAİŞ, PKK, DHKP-C onlarını işini kolaylaştıran sözüm ona abdestli Paralel
yapılar isim farkı gözetmeksizin hepsi de ortak suçlu değiller mi? İlk
paragrafta zikrettiğim saldırıları yapmakta hangi aşamada yer almışlarsa
bir milyon laneti hak etmiyorlar mı?
Başta anne babalarınız, akrabalarınız, kendini ait kabul ettiğiniz
toplum, vatandaşlarımız hatta Ortadoğu halklarının moralini bozmak bu
kadar kolay mı? Devlet bu tür faaliyetlere göz yumabilir mi?Bu tür düşman
örgütlere teslim olunabilir mi? Bunlarla müzakere masasına oturulabilir
Hayat silahsız güzeldir, Allah göstermesi bir savaş icap ederse o da
sınırda olur, vatan müdafaasidir, bunun hem din hem dünya literatöründe
bir karşılığı vardır.
Sevgili kardeşlerim peki bu kimselere lanet okumak çaremidir? İşte
asıl soru bu! Tabiî ki çare değildir. Biz gayretle emekle insan yetiştirme
programlarıyla insanımızı eğitseydik, bu tür belalar daha az başımıza
gelirdi diye düşünüyorum. İnsan fıtraten günahsız ve iyiliğe ehil bir varlık
olarak yaratılıyor, ama şekillendirme tarzı onu “alayı iliyyine”
çıkarabildiği gibi, “esfeli safiline” de indirebiliyor.
Yani biz de bu suçların ortağıyız maalesef, belki lanetleemeyi hak
edecek kadar değil, ama az-çok sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Bu
olayların asıl müsebbibleri de üstat Befdiüzzamanın “zindika komitesi”
adını verdiği şer güçlerdir.
Boşuna dememişler “Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız hububat
ekin, on yıl sonrasını düşünüyorsanız ağaç dikin, yüzyıl sonrasını
düşünüyorsanız insana yatırım yapın”, maalesef birilerinin bu milletin
insanına yaptığı yatırım bu gün semeresini veriyor.
Allah beterden saklasın iyi ki Allah’a secde eden bir
Cumhurbaşkanımız var, Bir başbakanımız, bir hükümetimiz var, ah şu
yetersiz ve yeteneksiz, bir az da hain kokusunu veren bürokrasimiz de
olmasaydı ne olurdu diye hayıflanmıyor değilim.
Allah beterden saklasın, terörün hep mağlup oluğu tarih yazıyor
unutmayalım.
O günleri görmek dileğiyle.