Bakmayın siz. Yeni nesil selamlaşmalara.

Öyle kafa sallamak, ne manaya geldiği belli olmayan kelimeler bizlerin adeti değil.

Selam hakkıyla verilip, hakkıyla alınmalıdır.

Niye?

Çünkü...

“Selam, Allah Teâlâ'nın güzel isimlerindendir.”

İşte bu yüzden, Selam alan ümmetin en hayırlılarındandır.

Selam ile birlikte önemle arz edilen konulardan birisi de insanlara yemek yedirmektir.

“En hayırlınız yemek yediren ve verilen selamı alandır.” (Ebu Yala, Hakim) sözüyle selam ile insanlara yemek yedirme hususu aynı cümle içinde kullanılmıştır.

 

***

 

Ebu Hureyre(ra) şöyle anlatır: “Rasulullah(sav)’e: “Ya Rasulellah Seni gördüğümde gönlüm hoşlanır, gözüm aydınlanır, bana herşeyden haber ver” dedim.

O da: “Her şey sudan yaratıldı” buyurdu. Ben: “Bana öyle birşey bildir ki onu yaptığımda cennete gireyim.”

Şöyle buyurdu: “Yemek yedir, selamı yay, akrabayı ziyaret et, insanlar uyurken gece namazını kıl; cennete güvenle girersin.” (Müsned, İbn-i Hibban).

Ebu Malik el-Eşari(ra) Rasulullah(sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Cennette dışından içi, içinden de dışı görünen bir oda vardır ki Allah onu; yemek yediren, selamı yayan ve insanlar uyurken gece namazı kılan kimseler için hazırlamıştır.” (ibn-i Hibban).

 

***

 

Hasta ziyaret etmekten cenazeye katılmaya, daveti katılmaktan selam almaya kadar her şeyin hayra yorulduğu güzel dinimizde ‘yemek yedirmek’ de işte bu kadar güzel anlamlar yüklenerek Müslümanlara sunuluyor.

Hal böyle iken neden Ramazan ayını sevap kazanma, Allah’ın sevgisini kazanma anlamında iyi bir şekilde geçirmeyelim ki?

Tam da zamanı değil mi?

 

***

 

İşte burada konuşulması gereken konu.

Yemeği yedirme usulü.

Son yıllarda iyice yaygınlaşan ve hastalık haline gelen 5 yıldızlı otellerde, zengin zengine iftar keyfi yukarıdaki nasihatlere, hadislere ters düşen bir yemek yedirme kategorisinde.

Efendimiz yemek yedirmeyi cennete giden bir kapı gösterirken bunu kastetmemişti muhakkak ki.

Yemeği ihtiyaç sahibine, açlara, yoksula, komşuya yedirmek gerekiyor.

 

***

 

Gelin Van’da bu Ramazan şu 5 yıldızlı otel, restoran yemeklerinde karşılıklı davetler yapmaktan vazgeçelim.

Ne gazetecilerle buluşup onca masraf edin ne de işadamları, odalar, borsalar, dernekler bir araya gelip dünya kadar yemeği aranızda paylaşın.

Bu ramazan ne kopuyorsa gönlünüzden gidip fakirlerin sofrasında oturun.

Gönlünüzden ne kopuyorsa.

İster bir sıcak ekmek...

İster birer kap yemek ile...

Kapıları çalıp yürekleri sevindirseniz ne olur ki?

 

***

 

Yıllardır katılıyoruz.

Ramazan davetlerinde konuşulan konular hep aynı.

Madem öyle...

Fakir sofrasında daha hayırlı muhabbet etmek daha mantıklı değil mi?

Çat kapı girilen evlere gidilse...

O salonlarda harcanan paraların yüzde 1’i kadar bir yardım fakir fukaraya yapılsa, çocuklarının başı okşansa, o sıkıcı protokol konuşmalarından daha evla değil mi?

Bence öyle...

 

***

 

Dün Cuma hutbesinde de duyuruldu.

Diyanet’in bu Ramazan sloganı şu:

Üzerinde her canın hakkı var... BU RAMAZAN ve HER ZAMAN!

O halde üzerimizde hakkı olan bu insanlara bir selam, bir kap yemek ile güzel bir Ramazan eyleyelim.

Haydi o zaman.

İşe selam ile başlayalım.

SELAMUN ALEYKUM!