Van büyükşehir olacak ya.

Van’a gelen 1’se 5 olacak ya.

Pasta büyüyecek ya.

Vurguncuların, hırsızların, sözde siyasetçilerin ve onların pohpohçularının iştahı şimdiden kabardı bile.

Malum, partilerin anlaşması halinde Van önümüzdeki yıl bu vakitler bir büyükşehir, üç de ilçe belediyesinin seçimlerini yapmış, başkanlarını seçmiş olacak.

Hizmet alamayan vatandaşa göre uzun, hizmet vermek (bunu para çalmak için elini sıvazlayanlar olarak da genişletmek mümkün) için aday olacaklar ve siyasi partiler için ise çok kısa bir süre kaldı yerel seçimlere.

Hal böyle olunca paravanın ardından sesler ve kötü kokular yükselmeye başladı bile.

Kim biliyor musunuz bu paravanın ardındakiler?

Daha büyükşehirin ne olduğunu, bir büyükşehirin nasıl yönetilebileceğini, daha doğrusu büyükşehir ünvanının altında neler yattığını bilmeyenler…

Her seçim öncesi üç kuruşluk gazetecilere beş kuruş vererek kendilerini aylar öncesinde kesin aday olarak ilan ettirenler…

İki kelimeyi bir araya getiremeyip de Van Büyükşehir Belediyesi ile kendi isimlerini bir arada düşünme arsızlığını yapabilecek kadar büyük düşünme cesaretini kendilerinde bulanlar…

Mensup olduğu sadece menfi faydaları için bir basamak olarak görüp, seçim zamanlarında “Partim de partim” diyerek oy dilenciliği yapanlar, partisini ismini seçim dönemde hatırlayanlar… Belki de hiç bilmeyenler…

Dün yokken, aldıkları ihaleler ile bugün Van’da var olanlar…

Büyükşehir belediyesini yönetmeyi, bolca ihale aldıkları ‘dükkânları’ gibi yönetildiğini zanneden peşkeşçiler…

Daha bunun gibi niceleri…

İsmen olmasa da bu tanımlamalara rahatlıkla sağabilecek onlarca aday gözünü büyükşehire dikti bile.

Tabi üç kuruşluk gazeteciler boş durur mu?

Her gün bir kuruş daha fazla vereni ‘büyükşehir belediye başkanı’ diye lanse etmeye başladılar bile.

Yüzsüzlüğün böylesi!

Henüz vakit hazırken beni vicdanı ile karar verip, Van’ın adam akıllı yönetilmesinden yana olan insanlara sesleniyorum.

Lüften ama lütfen, siz siz olun bu daha büyükşehirin ne olduğunu bile bilmeyen bu insanları boyayıp boyayıp Van’a halkına sunanları da, her seçimde çıkıp adaylığını ilan eden yalama olmuş siyasetçilerin de dediklerine inanmayın.

Büyükşehir belediyesi normal bir belediyeden çok farklı bir kurum, çok farklı bir idari yapıya sahip.

Büyükşehir belediyesi çalıp-çırpmayı adet edinmiş insanların insafına bırakılamayacak kadar büyük önem arz ediyor.

Gözünü karartanlara,

ParaVAN’ın ardından bu işe niyet eden bıyıklılara,

PARA’yı Van’dan üstün tutanlara bu fırsatı vermeyelim. Aklı başında insanların yönetmesi halinde Van’ı 5 yıl içinde şahlandırabilecek yetkiye sahip olan bu kurumu bu sefer emin ellere teslim edelim.

Van’a yazık etmeyelim.

Lüften!

* * *

OKUL YAKMAK KİME YARAR?

Sanki devasa iki deprem ve binlerce artçı deprem ile sarsılan, bir yıl boyunca onlarca acı yaşayan, canını, malını, mülkünü kaybeden millet biz değiliz…

Sanki evi, barkı yıkılan ve koca bir kara kışı çadırlarda geçirerek sınanan aciz insanlar biz değiliz…

Sanki okulları yıkıldı diye çoluk çocuğumu alıp yüzlerce, binlerce kilometre öteye gidip, sırf okusunlar diye memleket hasreti çekenler bizler değiliz…

Birileri okullar yetişmedi eğitim sistemi çöktü diye propaganda yapma peşinde, birileri Van’a “Bir okul yapayım da bir katkı da ben sunayım” diyerek Van’a birşeyler yapma peşinde, birileri Van’da eğitimi yeniden canlandırma peşinde… Ötekiler ise Van’daki okulları yakma peşinde!

Daha dün o felaketler ile sarsılan Van’a kıymaya nasıl cesaret ediyorsunuz Allah aşkına? Bu okulları yakarak neyi ıspatlamaya çalışıyor ya da hangi davanın mücadelesini vermeye çalıştığınızı kanıtlamaya çalışıyorsunuz?

Sizin yaktığınız o okullarda yine sizin çocuklarınız okumuyor mu?
Sizin taşladığının o pansiyonlarda sizin köylü kardeşleriniz geleceklerini kurmak için yaşam mücadelesi vermiyor mu?

Yazık etmeyin…

Ak Partili, BDP’li, CHP’li her kesin sert tepki gösterdiği bu eylemlere artık bir son verin…

* * *

MEMUR-SEN TOKİ’NİN SUÇU NE OLA Kİ?

Bir denediler, iki denediler, üç denediler ne yaptılarsa seslerini kimselere duyuramadılar.

Sözde şanslıydılar. Depremin hemen sonrasında evlerini aldılar, sağlam evlerine yerleştiler. Herkesin imrenerek baktığı evlerine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyorlardı.

Ama yaşanan depremin üzerinden tam bir yıl geçmesine rağmen hala dertliler hala sıkıntılılar.

Devletin depremden sonra temellerini attığı on binlerce konut yapıldı, teslim edildi ama onların konutlarındaki sıkıntılar bir türlü bitmedi. Bu insanlar da depremi fırsat bilen uyanık yüklenicilerin kurbanı oldular.

Suları, elektrikleri, yolları, ısınma sistemleri… Her şeyleri sıkıntılı…

Bu konut sakinlerinin tamamı bu evleri aldıklarına bin pişman. Hatta çoğu büyük mutluluklar ile yerleştikleri evlerini çoktan satışa çıkardı bile.

Neden yapmasınlar ki? Defalarca yürüdüler, seslerini duyurmaya çalıştılar ama hala içecek bir damla su bile bulamıyorlar…

Diğer sorunları hiç yazmıyorum bile.

Benim bile tahammülüm yokken, onlar nasıl isyan etmesin ki?