Sözlükte özür dilemek şöyle açıklanır: 1. Yapılan bir yanlıştan, uygun olmayan bir durumdan vb. dolayı bağışlanma dilemek. 2. Bir durumunu, özrünü öne sürerek bir işi yapamayacağını bildirip bağışlanma dilemek. Bu yazımızda birinci maddeyi yani “bağışlanmayı dilemeyi” ele aldım.
İnsanlar kendilerine saygı duyar ve kendilerini değerli hissederler. Özür dilerken kişiler, kendilerine karşı saygılarını kaybettiği veya değerinin zedelenmiş olduğu hissine kapılır. Bu durum özür dilemeyi zorlaştırır. Hele bir de egomuz yüksekse bu durum daha da zorlaşır. Geçmiş yıllarda yönetici bir arkadaşım ile hasbihal ettiğimde özür dileme ile ilgili konu açıldı. Arkadaşım yöneticinin özür dilemesinin doğru olmadığını söyledi. ‘Belki gönül alınır ancak özür dilenmez,’ demişti. Ona şöyle cevap vermiştim: Ya özür dileyecek duruma düşmeyeceğiz ya da özür dileyeceğiz. Bu benim doğrularım. Freud bu konuda şöyle diyor: "Hatalı olduğunu anlamak ve özür dilemek sadece beynini kullanabilen insanlara özgüdür." Devamında şöyle diyor: “Özür dilemek sizin haksız olduğunuz anlamına gelmez. Karşınızdakine verdiğiniz değerin egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.”
Özür bir nevi gönül almadır. Karşımızdaki kim olursa olsun ona karşı hata yapıp onu incittiğimizde bunu telafi etmemiz gerekir. Özür ya üste ya asta; ya büyüğe ya da küçüğe veya eşdeğere yapılır. Üstten asta, büyükten küçüklere yapılan özürler genelde sorunludur; ya özür dilemeye değer bulmaz ya da yarım ağız özür dilenir. Hâlbuki en değerlisi ve özen gösterilmesi gereken budur. Çünkü bunların özrü kabul etmeme gibi lükslerinin olmadığı düşünülür ki bu düşünce kabul edilemez bir düşünce, bana göre gayri insani ve gayri ahlakidir.
Gelelim özür dileme şekline. Özür dileme hatalı ve yanlış bir davranış sonrası olur. Özür dilemek şu üç şeyi sırasıyla söylemektir; 'özür dilerim', 'benim hatamdı', 'düzeltmek için ne yapabilirim?' Özellikle sonuncusunu birçoğumuz atlıyoruz. Oysa özür dilerken ne kadar samimi olduğunuzun en önemli göstergesi son sorudur. Ancak bu çok kullanılmıyor. Ancak bunu kullanmak yani “Hatamı nasıl telafi edebilirim” sözü kişinin üstün bir insani duyguya sahip olduğunu veya o yolda gitmekte olduğunu gösterir.
Hatalı olduğumuzu kabul ediyorsak helallik almamız gerektiğini de bilmemiz lazım. Çünkü bir kişiye yanlış yapmışsak orada kul hakkı devreye girer. Helallik isterken de samimi isek hatamızı nasıl telafi etmemiz gerektiğini de sormak lazım. Yoksa helallik söz konusu olmaz.
Konuyu sevgili peygamberimiz (sav) den bir hadis ile bitiriyoruz. Resûl-i Ekrem nasihat isteyen bir kişiye “Namaz kıldığın zaman son namazınmış gibi kıl. Özür dilemeni gerektirecek bir söz söyleme ve insanların ellerindeki dünyalıklara umut bağlama!”
Eleştiri ve tavsiyeleriniz bize ışık tutacaktır.