Özlü Söz: Eğer bir gün Allah'a dayanmayı bırakır da petrole veya silaha dayanacak olursak bilin ki o gün bizim yenilgiye doğru gittiğimiz gündür. İMAM HUMEYNİ
Parçalanmış İslam ümmetinin bugünkü durumu Ehli Kitap sahibi olan Yahudi ve Hristiyanlar tarafından kuşatılmış durumda. İran İslami bir inkılap gerçekleştirerek onların İslam coğrafyası üzerindeki hesapların değişime zorladı. Ama gelinen bu günkü noktada İran'ın etrafını kuşatmak, İran gibi düşünen veya İran ile birlikte hareket edenleri düşman ilan etmek bugünkü tablonun görüneni...
Yıllarca Müslümanlara siyaseti bir öcü gibi gösteren ve Müslümanların siyaset yapmasını çeşitli ayak oyunları ile engelleyen güçler aynı zamanda Müslümanların dinlerini yaşamak istediklerinde onlara gerici dediler. Nedeni sorulduğunda "1400 evvelki kanunlarla bu modern çağda biz nasıl o çöl kanunları ile idare ediliriz" gibi Siyonist bir söyleme takılmışlardı. Oysa Yahudiler bugün tahrif ettikleri Tevrat'a göre hareket etmelerine rağmen ve Tevrat'ın en az 3 bin yıllık bir geçmişi olmasına rağmen kimse Yahudilere gerici demedi. İncil miladi bir tarihle bugün 2 bin yıllık bir geçmişe sahip ve ne hazindir ki kimse onlara da gerici demiyor. Bunu Müslümanlara söyleyen yine bu Siyonist oyunun organizatörleridir...
Ama oyun değişti, gerici dedikleri Müslümanlar çok hızlı bir şekilde Kuran'a dönüş yaparak siyaset sahnesinde vahyin hükmünün siyasetini hem anladılar hem de hayata tatbiki için harekete geçtiler. İşte bu anlama ve harekete geçme başını emperyalist ABD'nin çektiği Siyonist öğreti ile hareket edenler Müslümanların siyasete tekrar dönüp onların sömürü odaklarını ve dünyaya hâkim olma isteklerine engel olmayı düşmanlık bilerek İslam coğrafyasında işgale ve savaşa girdiler (1. ve 2. körfez savaşı ile Irak'ı işgal).
İran İslam İnkılabını gerçekleştirdiği ilk dönemde Siyonist İsrail ve Büyük Şeytan Amerika olarak iki düşmanını belirledi. Ve haliyle bu ikili o tarihten bu yana İran'ı ekonomik siyasi açıdan ezmeye çalıştı. İran bu iki düşmanını belirlerken ona göre de silah altyapısını geliştirdi. Ama sürekli düşündüğü ve olmasından çekindiği mezhep meselesinin karşısına çıkarılmasıydı onu da ne yazık ki çıkardılar.
Suudi rejimi Vahhabilik düşüncesinde olan bir rejim ve onlara göre Şiiler bidat ehlidir ve Müslümanlıklarından şüphe edilir. Şii bir mezhebi görüşle İslam İnkılabını gerçekleştiren İran'da ise Suudi ve diğer işbirlikçi sözde Müslüman ülkeleri Siyonizm'in emrindeki emperyalistler ile birlikte hareket ettiğini söylerken özellikle o tarihten bu yana Suudi rejimine SUUDİ AMERİKA diyerek saflarını belirlediler.
Saddam rejimi ile idare edildiği dönmede Irak İran'a saldırtıldı. Bundan netice alınmayınca ve Saddam oyunun farkına varınca 2. körfez savaşı diye adlandırılan Irak işgali ile Saddam yok edildi. Ve bugün içinden çıkılmaz gibi görünen olayların temeli o ikinci işgal ile başlatıldı.
Arap Baharı başlatıldı, bunu odak noktası Suriye idi.
Çünkü Suriye İran ve Hizbullah arasındaki köprüydü...
Siyonist İsrail'in güvenliği ve önünü açılması için Suriye mutlaka rejim değişikliğine uğramalıydı...
Bekledikleri olmadı, Esad İran ve Hizbullah'ın yardımı ile diredi hatta son dönemlerde toparlanıp atağa geçti...
Suriye'nin yıkılması için dışarıdan 140 bin militan içeri sokuldu...
Bunların büyük bir çoğunluğu Vahhabilik düşüncesinde ve İslam Fıkhı ile bağdaşmayan fetvalarla ortaya çıktılar. Cihat nikâhı ve alevi diye ele geçirdikleri kimselerin kafaların keserek bu zamana kadar İslam'da olmayan bir ceza usulü çıkardılar.
Suriye rejimine karış savaşan muhalifler hiçbir zaman kendi aralarında birlik oluşturamadılar. Ve birde baktık ki adı sanı duyulmamış bir örgüt birden ortaya çıktı. Adların IRAK ŞAM İSLAM DEVLETİ koyarak bir anda eylemleri ile kendilerinden söz ettirdiler. Kimdi bunlar, kimler tarafından eğitilmiş ve temel hedefleri ne idi...
Kısa adı IŞİD olan bu örgüt Irak'ın Musul kentini işgalle işe başladı ve ilk etapta Musul'un Arap asıllı Şii olan yaklaşık 1700 polisini katletti. Suçları Şii olmak... Oysa biliyoruz ki İslam'da EHLİ KIBLE TEKFİR EDİLEMEZ. Yani kıblesi Kabe olanlara kafir deyip onları öldüremez. Oysa IŞİD ilkin bu mezhebi düşmanlıkla kendini gösterdi.
Musul'un Türkiye Başkonsolosluğu IŞİD tarafından kuşatıldı ve 49 kişi rehine alındı. IŞİD daha sonra Erbil'e yönelince ABD ilk defa havadan vurdu. IŞİD bir taraftan Irak ve Suriye rejimlerine düşmanlık ederken Kürtleri de hedefine koydu.
IŞİD Suriye Kürdistan'ına yönelerek Kobani'yi ele geçirmek istendi. ABD kurmuş olduğu koalisyona işbirliği içindeki Arap ülkeleri ve batılı ülkeleri de dâhil ederek IŞİD'i havadan mevzilerini vurdu. Bu koalisyona Türkiye'yi de dâhil etmek isteyen ABD 49 rehinenin sorunu bahane edilmesi ile Türkiye koalisyona girmedi.
Amiyane tabiri ile Türkiye'ye "üzüldüğün ve endişe ettiğin bu 49 rehine ise onu hal ederiz" ve bir de gördük ki kısa bir süre sonra IŞİD militanları bu 49 rehineyi Türkiye sınırına kadar getirerek ve MİT'in çok sonra haberi olması ile birlikte bu sorun çözüldü.
IŞİD'e karşı bahanesi kalmayan Türkiye emrivakiler karşında koalisyona girmeye mecbur edildi. Çünkü BM toplantısına katılan Erdoğan IŞİD ile karadan yapılacak bir harekâta destek olacaklarını söyledi.
Güçlü devletlerin havadan koalisyona destek vereceğini söylerken Erdoğan tarar Obama'nın gözüne girebilmek için bu vatanın evlatlarını karadan Suriye topraklarına savaşmaya gönderecek. Ve hedef sadece IŞİD değil, asıl hedef Suriye rejimidir...
İran ve Rusya eğer Suriye'ye herhangi bir müdahale olursa bizde müdahale ederiz dediler...
İran'ı hiçbir şekilde bir savaşa sokamayan ABD IŞİD'i iyi organize ederek ve Şia düşmanlığı ile belki İran'ı savaşa sokabilir düşüncesi İran'ın yöneticilerini tarafından çok evvel bilinen bir tuzak olduğu her platformda dile getirildi... Ama aynı şeyleri Türkiye için söylemek çok zor. Bu gidişle Türkiye bir savaşa sokulacak ve bu savaş olursa artık Türkiye belini bir daha toparlayamaz...
Şimdi 1 Ekimde teskere çıkarsa ve çıkması kuvvetli bir ihtimal o zaman Türk Askeri Suriye topraklarına girdiğinde İslam coğrafyasının düşman evlatları birbirini katledecek. Tıpkı şimdi Kürtleri katlettikleri gibi...
Esad Suriye Kürtlerini destekliyor ama daha evvel ÖSO Suriye Kürtlerine vuruyordu. Şimdi ÖSO Suriye Kürtlerine IŞİD'e karşı destekliyor. Yani dün düşman olanlar bugün kanka oluyor...
BM de yaptığı konuşma ile büyük sükse yapan Erdoğan'ın birden koalisyonda yer alacaklarını söylemesi şaşırtıcı oldu. Ve BM gn. Sekreterin verdiği yemeğe Mısırın darbeci generali SİSİ'nin katılmasını protesto ederek katılmayan Erdoğan şaşırttı.
Daha geçenlerde Gazze'de katliam yapan katil Siyonistlere "dünyada yalnız kalsak dahi İsrail'in yanındayız" diyen Obama'ya, Sisi'ye gösterdiği tavrı neden göstermedi? Diye akıllara durgunluk veren bir durumdu. Mademki Sisi meşru bir yönetimi devirmişti Obama da katilliğe hukuksuzluğa arka çıkarak 2 bin kişinin ölümüne 10 kişinin ağır yaralanmasına destek vermişti. Aynı tavır daha da sert bir şekilde Obama'ya da gösterilmeliydi...
Hadi diyelim Obama ona iktidar için destek veriyor. Peki! Neden şimdi bu vatanın evlatlarını karadan IŞİD ile savaşa gönderiyor. Bu savaş Siyonistlerin İslam coğrafyasında bulunan Kürtler, Araplar, Farslar ve Türklerin içine düşmanlığı ister mezhebi ister ideolojik olarak aşılamasından sonra genç nesillerini bitirmek ve Arzı Mevud diye adlandırdıkları NİL ile FIRAT nehirleri arasındaki toprakları kolayca ele geçirip bir karşı direniş görmemesi içindir.
Erdoğan'ın Davutoğlu'nu devre dışı bırakırcasına koalisyona girmesi ve akabinde karadan müdahale ile teskere sonrasında IŞİD ile savaşa girileceğini söylemesi Müslümanların geleceği açısından karanlık bir gelecektir.
ABD IŞİD'i bahane ederek İslam coğrafyasına daha çok çöreklenecek ve her gün ölen bu toprakların çocukları olacak...
Ve en çok mazlumiyet çekecek katledilecek olan yine Kürtler olacaktır...
Rabbim bütün emperyalistlerin tuzaklarını yerle bir etsin ve Müslümanları zafere ulaştırsın...
Erdoğan'ın kendi başına almış olduğu karadan harekâtı hiçbir şekilde onaylamadığımızı ve karşı olduğumuzu beyan ediyoruz. Emperyalistler ve Siyonistler işe karıştırılmadan bu coğrafyanın çocukları bu işi kendi aralarında çok güzel bir şekilde hal edebilecek tarih, bilgi, medeniyet ve kültüre sahiptirler...
Selam ve dua Allah'a gerçek manada tabi olanlaradır...