Özlü Söz: Düşmanın en büyük hilesi dostluğudur.

 

                                                                 SADİ ŞİRAZİ

 

Türkiye’ye bakarsanız Amerika hala dost ve müttefik! Amerika İslam coğrafyasında istediği her şeye müdahale etme yetkisini kendisinde görüyor. Çünkü iktidara getirdikleri ve iktidarda destekledikleri işbirlikçileri sayesinde coğrafyamız insanı hakkında her türlü kararı veriyor.

 

Erdoğan, AKP’yi kurarken birçok insandan destek istemişti. Bunlardan bir tanesi de rahmetli Muhsin Yazıcıoğluydu. Kendisine demişti ki; “Amerika ile bugüne kadar kimse kazançlı çıkmadı. Fil’le yatağa girmek gibidir ezilerek çıkılır”.

 

Amerika, AKP-CEMAAT ikileminde tavrını cemaatten yana koymuştu. Çünkü uzun bir süreden beri düşman olarak gördüğü İran’ı ablukaya almak ve İran’ı yok etmek için hedefi vardı. Başta Suudi rejimi olmak üzere Kuveyt, Katar, BAE, Afganistan, Pakistan ve Irak İran’a düşmanlık etmek için cephe oluşturmuşlardı. Tabi bunu Amerika’nın isteği doğrultusunda yaptıkları herkesin malumu…

 

Bu ablukada Türkiye’nin yeri daha net belli değildi. Her ne kadar AKP iktidarı Amerika tarafından desteklendiyse de İran’a düşmanlıkta adım atmamaları Amerika’nın pek hoşuna gitmemekteydi. Bu düşmanlığı her defasında dile getiren F.Gülen ve cemaatiydi. Bu durum Amerika’nın projesine uygun düşmesiyle cemaat onlar açısından tercih sebebiydi.

 

15 Temmuz darbesinin önlenmesi Amerika’nın planını bozmasıyla dengeler değişmeye başladı. Darbe girişimine kadar Amerika’nın gölgesinde Suriye politikası belirleyen Türkiye darbe girişiminde Amerika’nın cemaat yanlısı bir tutum içine girmesini bir algı olarak bütün kesimlere işledi.

 

Amerikalı yetkililer geldiklerinde darbe yanlısı oldukları onlara söylenmedi hep dost ve müttefiklik dile getirildi. Oysa gerçek bütün çıplaklığı ile hem CB Erdoğan hem AKP kurmayları velhasıl herkes tarafından biliniyor. Ama resmi söylem olarak Amerikalı yetkililere söylenmedi.

 

CB Erdoğan BM toplantısına katılmak için Amerika’ya gitti. BM’de yaptığı konuşmada yine “Dünya 5’ten büyüktür” sözünü tekrar etti. Sanki kendisi Yeni Kapı mitinginde konuşuyormuş gibi dünya liderlerine hitap etti. Aslında mesaj Türkiye’deki destekçilerineydi. Çünkü bu konuşma dünya liderlerine yapılacak bir konuşma değildi. Siyonizmin emrine giren bütün emperyalist ülkelerin yanı sıra onların gölgesinde varlıklarını sürdüren devletçiklere gelin benim bu görüşümü benimseyin ve sizde bu görüşüme destek verin yeni bir dünya kuralım demek istiyordu.

 

CB Erdoğan bunu söylerken arkasında onu destekleyecek bir güç ve organize yok. O treni Erbakan’dan ayrılıp F.Gülene ben parti kuracağım bana yardım et dediğinde kaçırmıştı. Erbakan, Müslümanların birleşip Siyonizm’in emrindeki emperyalistlerin sömürü çarklarını kırmak ve Müslümanları dünyada söz sahibi yapmak için bu projeyi yapmıştı.

 

Erdoğan bu projeye destek vermek yerine kendisinin liderliğinde bir siyasi oluşum yapmak için içte F.Gülenden, dışta Amerika’dan destek istedi ve o destekleri de aldı. Ama geldiği noktada işler onun planladığı gibi gitmedi. Amerika onu desteklemek yerine cemaat önderliğinde bir darbe girişiminin destekçisi oldu. Her ne kadar darbe önlendiyse de bundan sonra Amerika bu yenilgisinin intikamını başka şekilde alarak Türkiye’yi asla rahat bırakmayacaktır.

 

PYD ve YPG’yi destekleyen Amerika bu konuda Türkiye ile ters düşüyor. Suriye’ye giren Türkiye bu girişimi ile Amerika’nın planlarına bir darbeyi daha vurdu. Şimdi bundan sonra olabilecek meseleleri yakından takip edenlerin söylediklerini ciddiye alarak tehlikenin boyutlarına dikkat edelim.

 

Türkiye, 15 Temmuz’da kanlı darbe girişiminde bulunan FETÖ ile mücadele ederken, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, ikinci darbe uyarısı yaptı. İkinci kalkışmanın çok yakın olduğunu söyleyen Uğur, yapılan planı adım adım anlattı.

 

ABD destekli 15 Temmuz darbe girişimi, 7'den 70'e milletin destansı girişimiyle püskürtüldü. Fetullahçı Terör Örgütü'ne bağlı haşhaşiler ve onların destekçileri eliyle tertiplenen işgal girişiminin üzerinden 2 ayı aşkın zaman geçti. Hainlere yönelik OHAL kapsamında yürütülen yoğun operasyonlara rağmen tehlike henüz geçmedi. 15 Temmuz günü gazetemizin Ankara temsilciliğini ziyaret ederek ilk kalkışmayı haber veren emekli Albay Hasan Atilla Uğur, 'üst akıl' destekli yeni bir darbe hazırlığına ilişkin çok önemli açıklamalar yaptı. İşte, Uğur'un kaynaklarına dayandırarak anlattığı ikinci kalkışma senaryosuna ilişkin şok bilgiler...

 

İkinci kalkışmaya hazır olun. Ve çok yakın bir zamanda. Çok net bilgi olarak söylüyorum: İkincisi daha kanlı olacak. Kimse 'Tamam bu iş bitti, Türkiye rayına oturdu, artık Amerika başka bir şey yapamayacak, FETÖ başka bir şey yapmayacak, PKK başka bir şey yapamaz, biz belini kırdık bu örgütlerin' falan demesin. Bu bizi, hazırlanmakta olan kalkışmada tamamen başarısızlığa götürür. Paramparça oluruz."

 

“Aldığım bilgiye göre, İngilizler 2,5 aydır Güneydoğu'daki bütün aşiretlerin ayağına gidiyor. Özellikle Hakkâri, Van, Çatak, Silopi, Mardin bölgesinde etkin aşiretlere... Bunlarla pazarlıklar yapıyorlar. Toprak ağası olarak varlığını sürdüren bu aşiretlerin bankalara olan birikmiş trilyonlarca liralık borçlarını ödediler. Aşiretlerin bütün kredi borçları ödendi. İngiltere ödedi bunları. Konsolosun aşiretler içinde ne işi var? PKK yol kontrolü yaparken bunların araçlarını 'buyurun' diyor bırakıyor, diğer araçlara kimlik kontrolü yapılıyor. Neden?"

 

Evet, emekli Albay H. Atilla Uğur’un açıklamalarından bir kısmını alıntıladım. Bunlar çok önemli iddialar ve dikkate alınması gerekiyor. Eğer denilenler doğruysa Amerika doğu ve güneydoğu bölgelerimizde bir iç savaş çıkartacak. Savaş çıktığı zaman herkes kaybedecek ve bu savaşın kazananı bir tek Amerika ve İsrail olacaktır. Kürtler ve Türklerin varlığı ne kadar Siyonistler ve emperyalistlerin umurunda…

 

Topraklarımızda bir iç savaş çıktığında acaba yıkılan binalar umutlar yetim kalan çocuklar dul kalan kadınlar ve öldürülmüş erkekler kim için bu değerleri yitirmiş olacaklar. PKK bugüne kadar Kürt ve Türk halkı arasında bir iç savaş çıkaramadı ve halk buna bugüne kadar destek vermedi. Ama yarın öyle operasyonlar öyle suikastlar yapılırsa ve intikam duyguları kabarırsa bunu önünü kim alacak.

 

FETÖ örgütü darbeyi başarmış olsaydı komşumuz İran ile savaş kaçınılmaz olacaktı. Çünkü Gülen İran’a ve Şia’ya Amerika kadar nefret doludur. Kendisine bağlı generaller İran’a karşı savaş açmak için bir emir almaları yeterdi. Ama bu gerçekleşmedi fakat yeni oyun ve alçaklıklarla bu yeniden hortlatılabilir. Yemen, Irak, Suriye, Libya, Tunus ve benzeri yerlerde 22 ülkenin sınırları ve statüleri değişecek denilirken bunlar örnek teşkil etmiyor mu?

 

Rahmetli Erbakan Hoca; “Eğer bir gün Suriye söz konusu olursa bilin ki hedef Türkiye’dir” dediğini acaba kaç kişi ciddiye alarak bugünlere gelmeye kader dedi…

 

Kürt ve Türk halkının İslam’a verdiği değerle Amerikancı oyunlara gelmemesi ve İslami kardeşlik hukukunu pekiştirmesi dileğiyle….

 

Selam ve dua yeryüzünde fitne ve fesada karşı duranlara…