Galiba bir ders alınmadı ki, Diyarbekir’in Sur ilçesinde, Silvan’da ve
bölge başka yerleşim birimlerinde birileri ark açmaya, hendek kazmaya
başladı, buralar benden sorulur dercesine…
Devlet müsamaha ile sabırla mücadele etti, can kayıpları olmasın,
karşı tarafta yer alanlar da insandır, yarın öbürgün aklı başına gelir
diyerek operasyonlara dikkat etti, karşı taraftan ölenlerden fazla emniyet
ve sivil insanlar öldü, sınır ötesindeki zayiatlar ayrı tabi,
Nerden geldiği bilinmeyen bu kimselerin ilçeden ayrılmalarına bir
defa imkan verdi ne hikmetse yine benzer sıkıntılar oluşturmaya
başladılar.
Kimisi de yalan dolanla “Katliam vaaar!” diye halkı galeyana
getirmeye çalışıyorlar. Demiyorlar ki yahu bu arklar açılınca ben ne
kazanacağım, tam tersine kendi hayatları daha da zorlaşır, üstelik er ya da
geç oralar yabancılardan, üstelik silahlı yabancılardan arınacak maalesef
bu operasyon esnasında ölümler de olabilir. Devlet birilerini öldürdü diye
vaveyla çıkaranların derdi nedir bilinmiyor. Kimin ekmeğine yağ sürüyorlar
acaba?
Devlet görevlileri Allah göstermesin ölürlerse görev şehidi olacaklar
ama bu hendeklerin arkasında saklananlardan ölen olursa onlar için ne
denilebilir? anlamakta zorlanıyorum.
Bir seviyeye gelmiş, olgunlaşmaya ramak kala bu barış sürecinin bu
şekilde engellenmesini, hızının düşmesini içime sindiremiyorum. Ayrıca
Kürt çocukların da oyuna getirerek dağa bağa yönlendirenlerden de Allah
razı olmasın. Bunlar Kürt düşmanı kimselerdir. Kürde; eğitimi, sanatı,
bilimi yakıştırmayan bu kimselerin genetik yapısı nereye dayanıyor Allah
Nasıl ki bir zamanlar bir meslek elde etmeyen edemeyen kimseler
uzman çavuş oluyordu, bu gün de tetik çekmekten başka bir şeye
yaramayanları dağa yönlendiriyorlar, sanki bir marifetmiş gibi
çocuklarımızı tongaya düşürüyorlar. Artık yeter deme zamanı geldi de
geçiyor.
1 Kasım seçimlerinde halk HDP’ye %10 oy verilmişse de birilerinin
dediği gibi %5 HDP, %5 de tehdit oyları olduğu ortadayken yaptığı bu
yanlışla HDP’nin oylarını düşüren bu yabancı kimseler, halka ve hakka
meydan okurcasına yine hendek kazanmaya başladı, gariban
insanlarımızın huzurunu kaçırıyorlar.
İşin ilginç yanı HDP kanadından çıt yok, demezler ki yahu bu ne hal,
ne diye insanımızı rahatsız ediyorsunuz. Bu millete ceza çektiriyorsunuz.
Kürt sorunu Abdullah Öcalan üzerinden bir vesileyle hal olacaktı ki
bu işten rant kazanlar her biri bir taraftan hır-cır çıkarmaya başladı. Olan
halka oldu giden canlar geri gelmiyor, halkımız mutsuz ve huzursuz
oldu/oluyor.
Abdullah Öcalan dünyanın gerçekleriyle karşılaşınca, birilerinin
PKK’yi kullanmak istediğinin farkına vardı ve Ülkesine sahip çıkmaya karar
verdi, buna karşı tahammülü kalmayan sinsi düşmanlarımız başka piyonlar
bulmaya çalıştılar, maalesef bir derce başarılı da oldular bu arada sayıları
binleri aşan insanların ölmesine, gereksiz yere bombaların patlatılmasına
sebep olup kamuoyunu perişan ettiler.
Kazanan kim oldu? sadece bu milletin bu devletin düşmanları tabi.
Üstelik Kandil de bu süreçte şimdiye kadar hiç görmediği kadar zarar
gördü.
13 yıldır eksisiyle artısıyla ülke yönetimini elinde tuttuğu halde AK
pati halkın teveccühünü kazandı, bu aynı zamanda barış sürecine ve
operasyonlara devam gibi algılandı.
Netice olarak,
Bu hendek zanlardan memnun değiliz,
Operasyonların da en kısa zamanda durmasından yanayız,
Barış süreci mili birlik ve kardeşlik adıyla da olsa devam etmesini
istiyoruz,
HDP’nin canı istiyor diye AK Partiyle uğraşarak barış sürecini
yavaşlatmaya hakları yoktur, Cumhurbaşkanına yaptıkları her saygısızlık
barış sürecine birere takozdur, Meclise son gidişleri olan bu vekillerin,
barışa ellerinde geldiği ölçüde katkı vererek tarihe hayırla geçmelerini
bekliyoruz.
Barış sürecinin mimarı olan ülkemize huzur ve güven kazandıran
Cumhurbaşkanıyla uğraşmaktan vazgeçilmelerini istiyoruz,
Başkasını eleştirerek eksiklerini kapatma siyaseti bir sefer tuttu bir
daha tutmayacağını bilmelerini istiyoruz.
Son cümlelerde çoğul kelimesinin kullanmamın nedeni şehrimizde
kimin ağzını açtıysam buna benzer yorum ve değerlendirme yaptıklarından
kaynaklanıyor.
Mutlu ve huzurlu günleri yaşamak dileğiyle hep beraber.