AK Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan adayı Necdet Takva’nın HDP ziyaretinin haberini ilk gördüğümde aklıma gelen şey geçtiğimiz seçimlerdi.

Daha doğrusu geçtiğimiz yerel seçimler.

Hatırlayanlar, Van’da olanlar bilir.

Belki de partizanlığın ve politik şiddetin zirveye çıktığı zamanlardı.

Çözüm süreci gibi ılıman bir havadan sonra ülkede bir anda her şey tersine dönmüştü.

Önce süreç bozulmuş.

Sonra gerilim tırmanmış.

Nihayetinde de patlak veren olaylar seçim sürecinde ciddi bir negatif hava yaratmıştı.

Hatırlıyorum.

İnsanlar sokakta birbirlerini başka partinin bayrağı ile gördüğünde saldırıyor, partizanlık almış başını gidiyordu.

O süreç hem bize hem partilere çok zarar verdi.

Öyle bir hale geldi ki partilerin gerilimi korku salmaya başladı.

Söylemler nasıl olursa olsun tansiyon bir türlü düşmüyordu.

Korku ortamı oluşmuş, Ak Parti seçim ofisi bile bulmakta zorlanır hale gelmişti.

Siyasetçiler de bunu dile getiriyor ve bu ortamdan dert yanıyorlardı.

Bu durum aşırı tedbirler alınmasına neden oluyor, bu kez de ziyaretlerde asker, polis ile gezilmesi ayrı bir eleştiri konusu oluyordu.

Yani anlayacağınız ciddi bir kaygı ve korku ortamı vardı.

O dönem partilerin ortamı yumuşatma algılarına rağmen sıkıntılar bitmiyordu.

Ak Parti milletvekili de bir keresinde HDP teşkilatını ziyaret etmiş ve bu algıyı kırmak için uğraşmıştı.

Seçim de sonuçta gergin başladı gergin bitti.

Seçim sonrası işin ortası bulunamadı.

2015’te aynı şeyler yaşandı.

Şiddet yeniden tırmandı.

Bir seçim daha yapıldı.

Bu seçimde de kaygı vardı.

Oylar dalgalandı, değişiklik gösterdi, farklılaştı.

En nihayetnide kimse iki seçimde de istediğini sandığa yansıtamadı.

Bu da siyasi tercihlerin yerini bulma noktasında bir yorum yapmamızı zorlaştırdı.

2018 seçimleri diğer seçimlere göre biraz daha kavgasızdı.

Şimdi ise önümüzde seçimler var.

Yerel seçimler.

İşte tam bu noktada hataya düşmememiz gereken yerdeyiz.

Birincisi bunun yerel seçim olduğunu unutmayacağız.

Yerel seçim ifadesinin altını çizecek ve bize en iyi hizmeti yapacağına inandığımızı seçtiğimiz seçim olduğunu idrak edeceğiz.

Elbette ki bu seçim yarışı siyasi partiler ile yapılıyor ama bunun bir siyasi savaş olmadığını yansıtmamız gerekiyor.

İşte bu yönüyle Takva’nın HDP ziyareti önemliydi ve dikkatimi çekmişti.

Yaşanan onca olaydan sonra bize garip gelse de aslında olması gereken budur.

Partilerin karşılıklı tahammülü olacak ki insanların da olsun.

Partiler kavga etmeyecek ki insanlar farklı partileri destekleseler bile sokakta konuşup anlaşabilsin.

Yerel yönetim konusunda projeler yarışacak ki vatandaş da bu projelerin en iyisini yapabileceğine inandığına destek versin.

Ortamı germenin, gerilim yaratmanın anlamı yok.

Takva’nın yaptığını herkes yapmalı.

Bu seçimi bir siyasi kurtuluş olayına çevirmemeli.

Bizim geleceğimizin seçimi olduğunu ama bu seçimin siyasi bir gelecek olmadığını herkes herkes anlatmalı.

Sonuçta seçim bitecek ve biz bu kentte yaşamaya devam edeceğiz.

Seçim öncesi asıp kestiğimiz diğer partili herkes ile aynı şehirde yaşamaya devam edeceğiz.

Öyle ya da böyle birileri bu kenti yönetecek.

Madem öyle yönetecek insanlar ehil olsun, yönetme kapasitesi olsun.

Siyasetin 31 Mart gecesi bitmesi gerektiğinin farkında olsun.

Biz de bilelim ki seçeceklerimiz bize hizmet edecek.

Biz aş, iş, üretim sağlayacak.

İnanın olaya böyle bakmak herkesi rahatlatacak.

Her seçimde aşırı kutuplaşmış kitleler görmek artık beni rahatsız ediyor.

Biliyorum ki toplum da rahatsız.

Siyasilere tavsiyemdir.

Ne olur tansiyonu yükseltmeyin.

Bu tempoyla devam.