Gidişat kötü...
Hem de çok kötü...
Çocuklarımız...
Geleceğimiz...
Umutlarımız gözlerimizin önünde tükenip gidiyor!
Farkında mısınız?
Bir zamanlar mahalledeki çocuklarla misket, saklambaç, köşe kapmaca, çamurdan ev yapmaca oynayan çocuklarımız şimdi mavi balinaların, ne üdüğü belli olmayan oyunların peşinde koşuyor.
Sadece peşinden koşmak mı?
Ölüyorlar.
Ölüme gidiyorlar.
Daha bir kaç gün önce Van’da yaşandı.
14 yaşında bir kız çocuğu, birilerinin zevk için yazdığı bir oyun yazılımı yüzünden canından oldu.
Ve neredeyse bir kaç arkadaşı da onunla birlikte gidecekti.
Bu kadar kolay oldu.
“Pikniğe gidelim derken.” Ölüme yürüdüler.
Peki nasıl oluyor bu iş?
Bu oyunlar ne yapıyor çocuklara böyle?
Anne, babasının bile yaptırmadığını yaptırıyor.
Çocuklardan küçük fedakarlıklar isteyerek başlıyor.
Önce küçük görevler veriyor.
Vücudunda ufacıkta olsa bir çizik çizmesini istiyor, onu yaptırıyor, bunu yaptırıyor, sonra işi ileriye taşıyor.
“Öldür” diyor.
“Öl nasıl olsa yeniden doğacaksın.” Diye talimat veriyor.
14 yaşında bir çocuk öldükten sonra yeniden doğacağına inanıyor.
Peki bunlara neden inanır hale geliyor?
İşte sebep burada.
Çocuklar artık hayal dünyasında yaşıyor.
Eskilerin deyişiyle “Zamane çocukları artık lise mezunu olarak doğuyor.”
Anne balaların bilmediği şeyleri biliyorlar.
Youtube kanallarındaki sanal hayatlarla büyüyorlar.
Çocuklarla oynamıyorlar.
Sanalda oynuyorlar oyunları.
Sokak nedir bilmiyorlar.
Başkalarının sallandığı sallancağı izleyip sallandığını düşünüyor, şiddet içerikli oyunlarla çocukken büyüklerin bile tahammül edeceği oyunların içinde buluyorlar.
Bu sırada aileler ne yapıyor?
Hiç.
Çocuk telefonuna hapsoluyor.
Saatlerce sus pus telefona bakıyor.
Etrafında onunla ilgilenen yok.
Herkes bir alemde.
Anne baba ağlamasın diye çocuğunun suskun halini tercih ediyor.
Daha bebek yaştaki çocuklar ellerinde telefonlarla susturuluyor.
Minik videolarla başlayan süreç.
Önüne gelen her şeyi izleyen çocuklardan oluştuğu bir sürece evriliyor.
Sonra ise mavi balina dedikleri ve diğerleri.
Olayı sadece bu oyunun ölümcül olduğu gerçeği ile sınırlamayalım.
Burada görev bizlere düşüyor.
Geçen gün canını yitiren kızcağın babası hiç bir şey fark etmemiştim diyor.
Anne babalar farketmiyor bile.
Ama çocuklar göz göre göre ölüme gidiyor.
Çare belli.
Bu çocukların ilgiye ihtiyacı var.
Eve girdikten sonra aile ile zaman geçirmeye, okumaya, sohbet etmeye ihtiyacı var.
Gençlerimiz aile ortamını unuttu.
Akrabalığı unuttu.
Tek akrabaları, arkadaşları, dostları telefonlar.
Oradan gülüp oradan eğleniyorlar.
Ama bazen böyle de ölümcül noktalara varabilecek bir noktaya kadar gelebiliyor işte.
Aman diyim.
Aman dikkat.
Çocuklarınıza sahip olun.
Anneler.
Babalar.
Çocuklarımız gidiyor.