Elçiye Zeval olmaz diye bir deyim var. Ortadoğu menşeli. Oradan bütün dünyaya yayılmış. Ama Ortadoğu’nun tarihi de elçilerin acımasızca zeval bulduğu bir arenadır.

Ortadoğu bu. Bugün dünyada etkin olan hemen hemen bütün dinlerin, başta başlıktaki deyim olmak üzere neredeyse uluslararası tüm kuralların ana rahmi, buna karşılık bu kuralların her gün çiğnendiği bir coğrafya. İslamiyetin, Hristiyanlığın, Yahudiliğin hali pür melalini hepimiz görüyoruz. Bunlar semavi dinler ve herkes derin bir saygıyla kutsiyet atfediyor bunlara, buna rağmen bütün değerleri bizzat kutsiyet atfedenlerin eliyle delik deşik. Beşer aklının, tecrübesinin ürünü bir deyim mi ayakta kalacak! Elçiye zeval oldu.

Tahir Elçi, Diyarbekir dört ayaklı minarenin yanında “silahlar sussun, çatışmalar sona ersin, barış gelsin bu topraklara” dedikten birkaç dakika sonra ensesine isabet eden bir kurşunla susturuldu. Açıklama yapmak için seçtiği yer son derece önemli. Dört ayaklı minarenin yanı. Birkaç gün önceki bir çatışmada isabet eden kurşunlardan dolayı ayakları tahrip olmuş. Minarenin dört ayağı İslamın dört sünni mezhebini temsil ediyor. Bu dört ayağın yanı başına serilmiş cansız bedeniyle Tahir Elçi dini, mezhebi, insani, etnik ve ahlaki bütün değerlerin tahrip edildiğini sembolize ediyor. Şiddetin, terörün sadece insana değil, dine, mezhebe, tarihe ve çevreye de zarar verdiğini anlattı ve sonra bizzat bedel ödeyerek tanıklık etti.

Yakın akrabası Şerafettin Elçi zamanın Başbakanı Erdoğan’a “biz, diyalog kurabileceğiniz son kuşağız. Bizden sonra bir kuşak geliyor ki bütün diyalog kanalları kapalı” mealinde bir açıklamada bulunmuştu. Tahir Elçi son bir çabayla diyalog kapısının açılmasına çalıştı, ama Şerafettin elçi haklı çıktı. Diyalog kapısının açılmasını istemediler.

Ne olacak şimdi? Ümitlerimizi rafa mı kaldıralım? Savaş baronlarına teslim mi olalım? Yoksa bize ümitsizlik dayatmak için gerçekleştirilen bir eylemin kimsenin tahmin edemediği ümitlere kapı aralayabileceğini mı söyleyelim? Önümüzde Hrant Dink örnekliği de var üstelik.

Hrant Dink cinayetine benzerliği var Tahir Elçi cinayetinin. Hrant Dink üzerinden mesaj vermek, ümitlerimizi kırmak isteyenler beklemedikleri bir tepkiyle karşılaştılar ve karanlık odaklar sonraki gelişmeler neticesinde bir daha bellerini doğrultamayacak hale geldiler. Türkiye’de bir çok olumlu değişim bu cinayetin ardından gerçekleşti.

Tahir Elçi’yi Kürtler asla ve kat’a şiddetle aralarına mesafe koymasın diye katledenler, beklemedikleri bir barış dalgasıyla karşılaşabilirler. Kürtler tarihsel haklılıklarının şiddete bulandırılarak kriminalize edildiğinin farkına varabilirler ve bu da yepyeni ufukların belirmesine, önemli değişimlerin gerçekleşmesine yol açabilir.

Kim bilir? Burası Ortadoğu. Değerlerin çiğnendiği bir coğrafya, ama değerlerin doğduğu bir coğrafyadır da.

Elçiye zeval verenler kendi zevallerini de hazırlamış olabilirler.